"Fenerbahçe Spor Kulübü tarihindeki az sayıda sıkıntılı dönemlerinden birisini yaşıyor. Son maçını kazanamadığı takdirde de ligin devre arasını da son 3 çizgisi altında tamamlaması muhtemel.
Fenerbahçe'nin durumu aslında büyük takımların işinin artık hiç de kolay olmadığının göstergesi. İlk 10'da yer alan takımlar arasındaki az puan farkı Anadolu takımlarının ligdeki başarılarının da artık bir tescili. Futbolumuz topyekûn çağ atlamasının bu gururu hepimize ait…"
… demek isterdim!..
Evet, bu cümleleri kurmayı gerçekten isterdim ama aslında ne futbol kalitesi gelişen Anadolu kulüpleri var ne de futbolun çağ atladığı.
Tamamen göreceli bir durumu sergileyen bir tablo bu.
Büyük kulüplerin kalitesi düşüp de maalesef diğer kulüplerin seviyesine doğru hızla inmeye başladıkça lige çekişme geldiğini düşünüp kalite artmış gibi kendi kendimize seviniyoruz hatta daha da tuhafı böyle olmadığını bildiğimiz halde buna inanmak da istiyoruz, inandırılmak da.
Türkiye'nin, Türk siyasetinin de aslında durumu da tam olarak bu.
Fenerbahçe Kulübü ve Türk futbolu tam da bu noktada aslında büyük havuzdan alınan bir numune misali.
Siyaset kalitemiz adeta yerlerde sürünüyor.
Liderler seviyesinde dahi devletimi, milletimi dünyanın gıpta edeceği refah seviyesine taşımanın ekonomik ya da sosyal planları yok maalesef.
Medya önünde de sadece bu liderler olunca 'lider de herhalde böyle olur' zannediyoruz.
Öyle ki açlık ve yoksulluk sınırı hızla artarken, gelir adaletsizliği gitgide daha da büyürken iktidar ve ortakları kanadından Türkiye ekonomisinin ne kadar büyüdüğünü dinliyoruz. Böylesi bir paradoksa muhalefetin de sessiz kalmasını hayretler içerisinde izliyoruz.
Ne hikmetse her alanda büyüyoruz, ilerliyoruz, gelişiyoruz, iyiye gidiyoruz, çağ atlıyoruz ama bunu Türkiye'nin asıl sahipleri olarak bizler bir türlü yaşayamıyoruz. Yine ilginçtir ki muhalefetin cılız da olsa itirazlarını göremiyoruz.
Liderleri böyle olan partilerin kadrolarının yaptıklarını, dediklerini düzeltebilmek adına yanıt vermeye yetişebilmek bile mümkün değil.
Lider görmesem belki ben de 'lider herhalde böyle olur' zannedeceğim.
"Tam Bağımsız Türkiye" diye adeta haykıran, bunu da sözde bırakmayıp Milli Ekonomi Modeli ile dünyaca kabul gören tezi ile gerçeğe dönüştüren Prof. Dr. Haydar Baş'ı bilmesem belki ben de 'liderlik böyle olur' zannedeceğim.
Peki, Fenerbahçe nasıl kurtulur?
Ben diyorum ki Tam Bağımsız Türkiye'de Fenerbahçeler kurtulur.
Cem Kayalı / diğer yazıları
- Borsa İstanbul’da yeni düzenleme şart / 11.02.2021
- Borsa İstanbul’un küçük yatırımcıları / 06.01.2021
- Atı alan İngiltere sadece Üsküdar’ı geçmedi! / 05.01.2021
- Hemen barış, şimdi barış; savaşma barış! / 22.10.2020
- Buğdayda beklenmeyen düşüş / 31.08.2020
- Diyanet İşleri Başkanlığı çalışanlarına çağrı-III / 05.08.2020
- Türkiye, KKTC ve Doğu Akdeniz / 23.07.2020
- Tartus’u anlamadan Akdeniz’i anlamak / 12.07.2020
- Sadece ‘O’ bıkmadı! / 24.04.2020
- Kimdir Sayın Prof. Dr. Haydar Baş? / 17.04.2020
- Borsa İstanbul’un küçük yatırımcıları / 06.01.2021
- Atı alan İngiltere sadece Üsküdar’ı geçmedi! / 05.01.2021
- Hemen barış, şimdi barış; savaşma barış! / 22.10.2020
- Buğdayda beklenmeyen düşüş / 31.08.2020
- Diyanet İşleri Başkanlığı çalışanlarına çağrı-III / 05.08.2020
- Türkiye, KKTC ve Doğu Akdeniz / 23.07.2020
- Tartus’u anlamadan Akdeniz’i anlamak / 12.07.2020
- Sadece ‘O’ bıkmadı! / 24.04.2020
- Kimdir Sayın Prof. Dr. Haydar Baş? / 17.04.2020