Merhaba değerli okurlar,
Bundan sonra köşemizin adı "Mahalle Kahvesi" olacak.
Çünkü, çok kıymetli Prof. Dr. Haydar Baş hocamız "Mahalle Kahvesi" programımızın en sıkı takipçisi olduğunu her fırsatta söyler, etrafında bulunanlara da mutlaka izlemelerini tavsiye ederdi.
Kültürümüzdeki mahalle kahvelerinin toplumun aynası olduğunu belirttiği, Bana ve Okan beye göndermiş olduğu mektubunda, "Toplumun bütün meseleleri; işleri, güzellikleri, çirkinlikleri hülasa her şey burada dile getirilir. Mahalle Kahvesi toplumun aynasıdır" ifadelerini kullanmıştı.
28 Ekim 2016 tarihli mektubunu "Kadim dostunuz, Haydar Hocanız" diyerek bitirmişti.
İşte bu sebepten dolayı bundan sonra bu köşenin adı "Mahalle Kahvesi" olacak ve toplumun bütün meselelerini 'Mahalle Kahvesi' çerçevesi içerisinde ele almaya çalışacağız. En önemlisi de değerli Hocamızı yad etmiş olacağız.
Mahalle Kahvesi'nin iki kurucusundan biri olarak bulunduğum her yerde bu ismi kullanmayı kendime vazife kabul ediyorum. Allah'tan hayırlısı…
* * *
Neyse, Türkiye gündemine dönebiliriz artık.
Malumunuz bir süredir denizlerdeki müsilaj sorunu gündemimizi meşgul ediyor. Yıllarca Marmara denizinin altına pompalanan pislikler yüzünden koca deniz kusmaya başladı. Deniz salyası, deniz sümüğü, deniz kusmuğu… ne derseniz deyin, deniz pislikten geçilmiyor; balıklar ölüyor, denizdeki yaşam son nefesini veriyor…
Cumhurbaşkanı Erdoğan "Haliç'i daha önce nasıl temizlediysek Marmara denizini de öyle temizleriz" dedi. Ancak iktidara geldiklerinde tertemiz olan denizimizin bu hale nasıl geldiği konusuna hiç değinmedi. Denizlerimizin niye ihmal edildiğini, nelerin yapılması gerektiğini ve yapılmadığını açıklamadı.
İşin ilginç olanı, deniz bu hale gelmeden önce yapılan uzman uyarılarını hiç dikkate almayanlar şimdi denizi temizlemekten bahsediyor!
Kompulsif Biriktirme Hastalığı yani Dispozofobi'si olan bir kişi nasıl ki kendi evini temizleyemez, mutlaka uzmanından destek alması gerekir, şu an yaşadığımız durum biraz da buna benziyor. Hastalığa sebep olanların hastalığı tedavi etmesi asla mümkün değildir.
* * *
Aslına bakarsanız Türk siyaseti de bir müsilaj sorunu yaşıyor. Her gün bir yerden bir sorun fışkırıyor. İlk belirgin "siyasi müsilaj" olayını FETÖ ile yaşamıştı bu millet. Oysaki bilge adam, Prof. Dr. Haydar Baş 1998 yılından beri Sayın Cumhurbaşkanı da dahil olmak üzere herkesi uyarıyor fakat uyarılar dikkate alınmıyordu. Sonuç, "siyasi müsilaj" oldu.
Siyaset yapması, Meclis'e girmesi, Türkiye'ye bilgeliği ile katkı sağlaması el birliği ile engellenen Prof. Dr. Haydar Baş hocamız, ta o yıllarda Türkiye'nin 3 katrilyon Dolar değerinde yeraltı zenginlikleri olduğunu söylemişti. Bugün 128 milyar Dolar'ın hesabını soranlar, 3 katrilyon Dolar değerindeki zenginliğimizin yabancılara peşkeş çekilmesine hiç ses çıkarmıyorlar!
Oysaki 3 katrilyon Dolar, 23 bin 438 tane 128 milyar Dolar yapar!
Diğer yandan 2 yıl öncesine kadar Türkiye'de petrol yok, doğal gaz yok, maden yok diyen iktidar sahipleri, bugün neredeyse gün aşırı petrol bulduk, doğal gaz bulduk, maden bulduk diye müjde veriyor! Fakat hala kapanan iş yerlerine, çalışamayan tüm kesimlere hibe yok, faizsiz destek yok, para yok!
Kısaca sevgili okurlar Türkiye her sahada, "müsilaj" yaşıyor. Bir kişinin insafına terk edilmiş koca bir ülke, iki-üç partiye mahkûm edilmiş bir TBMM, çözüm ve çare üretenlere kapılarını kapatan bir siyasi anlayış!
Bağımsız Türkiye Partisi'nin olmadığı, çözüm ve çare üretenlerin bir kenara itildiği siyasetten Türkiye'ye hayır gelmez. Denizlerdeki "müsilaj" bize "siyasi müsilaj"ı da görmemiz gerektiğini hatırlatıyor.
- Asrın ahlaksızlığı / 18.02.2023
- İmar affını ‘kader’ çıkarmadı / 11.02.2023
- EYT’liler ilk maaşı ne zaman alır? / 04.02.2023
- Altılı Masa artık yok! / 28.01.2023
- Avantajları kaybeden seçimi kaybeder / 21.01.2023
- Basit bir ekonomi dersi! / 15.07.2022
- Hz. Ali'yi sevmek / 12.07.2022
- Teşekkürler… / 10.07.2022
- “Sarı bürokratlar”a sesleniş! / 26.05.2022