Parklarda gezerken çekirdek yemenin, kabuklarını çevreye rahatça atabilmenin özgürlük, Boyluboyunca çimlere uzanarak çevrede hiçkimse yokmuş gibi hareket etmenin özgüven olduğunu zanneden çoğu insan çevreye ne kadar zarar verdiğinin farkında değil.Hafta sonları alışık olduğumuz İstanbul genelindeki bu görüntüler hafta içinde de yoğunluk kazanmış bulunuyor maalesef.Dünyanın dörtbir yanından gelerek İstanbul'un tarihini solumak, mistik dokusunu incelemek ve Türk insanını daha yakından tanımak isteyen binlerce turistin karşısında sergilenen bu tablo size göre de rahatsız edici değil mi?Kırmızı ışıkta geçen gençler mi dersiniz, vapura iskele verilmeden kendini rıhtıma atmanın telaşını tehlikeli şekilde yaşayanlar mı dersiniz, kaba saba konuşmalarla aile ortamındaki muhabbetleri mi dersiniz...Size göre çevreye yakışan davranış ve tavırlar önemli değil mi?Hükümetlerimiz can havliyle Avrupa trenine atlamaya çalışırken insanımızın kendini dışlar hareketler sergilemesi size de tuhaf gelmiyor mu?Otoyoluyla, caddesiyle, parkıyla, belediyesiyle, zabıtası ve polisiyle Avrupa yolunda koşma gayreti gösterilirken,Türk insanı nasıl oluyor da hergeçen gün daha lakayıt bir pozisyona geçiyor.Bırakalım turistik imajları, kendimiz için, kendi çevremiz için neden bu sağduyuyu göstermiyoruz?Gariban edebiyatı yaparak denize gidememekten şikayet ederek , geçim sıkıntısını bahane ederek şehrin parkına sığınan insanların parklara,sahillere, denize yaptıklarına bakar mısınız?Hele hele belediyelerin konuya olan duyarsızlıkları...(!)Önce birey olarak sahip olmamız gereken duyarlılığın resmi kurumlar tarafından da edinilmemiş olması garip değil mi size göre?İstanbul'un göbeğinde, İstanbul'u İstanbul yapan denizi kirletmeye es geçilebilir mi?İstanbul caddelerini delik deşik ederek sözde güzellik makyajı yapan Büyükşehir belediyesi ve diğer şehir belediyelerinin daha güvenli parklar, meydanlar, alışveriş merkezleri tesis etmesi gerekmekte.Başkaları için değil , bizim için.İstanbul'u İstanbul yapan değerlerden biri de Türkiye'nin dörtbir yanından insanın burada yaşıyor olması.Ağrılısı, Erzurumlusu, Sivaslısı, Tokatlısı, İzmirlisi, Ankaralısı...Binbir çeşit zenginlik içinden ayrı bir güzellik çıkarmak varken; mevcut güzelliklerden çirkinlik çıkarmanın anlamı var mı size göre?Annenizle, akrabalarınızla, kız arkadaşınızla ya da tek....İstanbul'da gezmenin güzelliğini hiçkimse katletmemeli.Ve buna asla müsaade edilmemeli.İstanbul, benim olduğu kadar sizin, bizim olduğu kadar da başkalarının.İstanbul bir dünya kenti.Dünya vatandaşlığından sözedenlerin kulakları çınlasın.Necip Fazıl, Nazım Hikmet, Orhan Veli boşa İstanbul dememişlerdi mısralarında.Osmanlı boşa başkent seçmemişti İstanbul'u.Atatürk Dolmabahçe'de ölmüştü.Hatırlayın bunları....Size göre ya da bize göre.Yapılanlar İstanbul'a göre hiç değil.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005