Skandal TAYA raporundan haberiniz var mı?

Son günlerde yaşanan olaylar neticesinde herkesin ortak kanaati toplum olarak cinnet noktasına geldiğimizdir. Ancak bir kısım medya; "Avrupa ülkelerinde bile oluyor", "Amerika'da daha vahşi cinayetler işleniyor." Yorumları ile bunun bir gelişmişlik düzeyi olduğuna topumu inandırmaya çalışıyorlar. 13 yıldır iktidarda olan AKP Hükümeti ise yolda yayaya çarpıp kaçan ve daha sonra kalabalık arasına karışıp halkla birlikte "vah vah kim ezmiş, vay hain vay" diyen fail kurnazlığına soyunmuş durumda. Ancak elimizde hükümetin uyguladığı ekonomi politikaları ile toplumun nasıl iflas ettiğini ortaya koyan resmi belge var. TAYA raporu. Söz konusu araştırma üniversite veya bir anket şirketine ait çalışma değil; bildiğimiz resmi devlet raporu. Rapor 2013 yılında yayınlandı ama rapordan çıkan sonuçlar basında yayınlanmaya başladıkça başka bir deyişle hükümetin ekonomi politikalarının toplumu nasıl sürünür hale getirdiği ortaya çıktıkça hükümet de bildik görmezlikten gelme yoluyla bu skandalı örtbas etmeye çalıştı. Bazı yandaş basın organları raporun asıl kısmını es geçip evlilik eğilimleri gibi kısımlarını magazinleştirerek perdeleme yöntemi ile durumu kurtarmaya çalıştıysa da vahameti gizleyemedi.          Bir günlük bir olayla ilgili bile basın açıklamaları yapan, AKP Hükümetinin ne Başbakan'ı, ne ilgili Bakan'ı, ne de hükümet sözcüsü iki yıllık bir çalışmanın bir ürünü olan bu rapordan şimdiye kadar tek kelime etmedi. Ellerinden gelse bu raporu yok edecekler! Ama yayınlanmıştı bir kere. Raporun ne anlama geldiği yayınlandıktan sonra fark edildi.Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca iki yıllık bir araştırmadan sonra tamamlanıp 2013 yılında yayımlanan "Türkiye'de Aile Yapısı Araştırması" raporu tam anlamı ile iflasın resmi belgesi niteliğinde. Meğer gemi çoktan dibe çökmüş.  Bakanlığa bağlı Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğü'ne ait internet sitesinden ulaşacağınız rapordan çıkan sonuca göre: Her 100 aileden 93,4'ünün gelir düzeyi 2 bin 500 liranın altında.  Türk-İş'in açıkladığı Eylül 2014 verilerine göre dört kişilik ailenin açlık sınırı bin 190,04 TL yoksulluk sınırı ise 3 bin 876,37 TL'dir. Bu verileri rapordaki sonuçlarla birleştirdiğimizde ortaya şu vahim tablo ortaya çıkıyor: Ülkemizdeki ailelerin yüzde 77'si açlık sınırının altında, 93.4'ü yoksulluk sınırının altında bir gelirle yaşıyor.Rapora göre Türkiye'de her 100 aileden 10'u yani iki milyona yakın kişi de "Sosyal Yardım" alıyor. Hükümetin açıklamalarına göre; Kişi başı milli gelir 10 bin dolar ise, Türkiye büyüyor ise; halkın 93,4'ü yoksulluk sınırının altında olduğunu tescil eden bu taya raporu da neyin nesi. Rapor, bir Afrika ülkesi için hazırlandı da haberimiz mi yok? Bu resmi rapor hükümeti yalanlıyor. Türkiye seçime giderken bunları konuşmalı. Aileler, kapısına elinde poşetle gelen siyasilere bunun hesabını sormalı. Yarıyıl tatilinde evine bir dersten bile zayıf not ile gelen öğrenciye hesap üstüne hesap soran bir aile; 13 yıldır sürekli sıfırın altında notla karşısına çıkan, kendisini bu hale sokan hükümete bunun hesabını da sorması gerekmez mi? Bir dönem daha diyerek kapısına gelen AKP'li siyasilere; bırakın hayali vaatleri ve başkanlık sistemini de bana bu karnenin hesabını ver demesi gerekmez mi? Halk şimdiye kadar bu hesabı sormadığı gibi; Milli Ekonomi Modeli ile "elveda fakirlik, uğurlar olsun yoksulluk, hoş geldin zenginlik"in formülünü ortaya koyan Prof. Haydar Baş'a da kulak tıkadı. Şimdi 7 Haziran'daki seçimde iki gerçek karşı karşıya gelecek. Bir taraf; "Ey insanlar sizi fakirlikten kurtaracağım, sizi zengin edeceğim, benim yanımda mısınız ?" diyor; diğer taraf ise resmi devlet raporu ile "ey insanlar sizin % 93.4'ünüzü ben fakirleştirdim beni tekrar seçecek misiniz?" diyor. Siz olsanız kimin yanında olursunuz? Herkes olmak istediğini seçsin.