Soma maden faciası ve işçi kardeşlerimizin ölümü günlerdir gündemin sıcak maddesini oluşturmaktadır. Ne yazık ki Soma ne ilktir ne de son olacağa benziyor. Ortalama; günde 5 ile 8 kişinin maden kazalarında öldüğü düşünülürse ateş düştüğü yeri yakıyor. Ama ölen o insanların, kimse farkında bile olmuyor. Çocuklarının karnını doyurmak, insanca yaşamak için madenin derinliklerine iniyor işçilerimiz. İş kazalarını "kader" olarak nitelemek kaçınılmaz bir son olarak düşünmek, bizi, özellikle ölen işçi kardeşlerimizin yakınlarının yüreğini yakıyor.Umut Yayınları'nda çıkan "İŞ CİNAYETLERİ ALMANAĞI 2013" isimli kitap okunursa başlıkta belirttiğim gibi Soma'nın ilk cinayetimizin olmadığını ayrıntısı ile öğrenmiş oluruz. 31 Ocak 2008'de Davutpaşa'daki ruhsatsız ve kaçak maytap atölyesinde patlama sonucu hayatını kaybeden 20 işçimizin ailelerinin başlattığı adalet arama çabaları sonucu kurulan "Adalet Arayan Destek Grubu Almanağı" var. İş cinayetlerinde mağdurlara gönüllü destek veren bir grup bunlar. Yerinden yurdundan edilmiş veya taşeronların veya dayıbaşlarının insafına terk edilmiş bu insanlar, iş cinayetlerinde hayatlarını kaybeden kişileri kardeş kabul etmektedir. Bu kuruluş aileleri ile birlikte davaları izliyor, nöbetlerine katılıyor, anma törenlerinde birlikte oluyorlar. Kısaca tek başlarına mücadele eden aileleri yalnız bırakmıyorlar. Bu insanların "kader ve kaza" sonucu ölmediklerini ve sahipsiz olmadıklarını haykırıyor ve yetkililerden de hesap sormak çabasını gösteriyor bu kuruluş.2012 yılında iş cinayetlerinde 878 kişi öldü. 2013 yılında ise bu sayı maalesef bin 235 kişiye ulaştı. Umarız Soma Milat olur ve bundan böyle bir işçimiz ölse bile yetkililerce hesabı sorulur ve hakkı aranır.Emekli olduğu halde maaşı yetmediği için çalışanlar, okulda olması gereken küçük çocuklar, kredi kartını ödeyemediği için intihar eden insanlar ülkesiyiz biz. Bu ülkede 13 yaşında ve haftada 100 lira karşılığı çalışan ve hayatını işyerinde yitiren insanları unutmamak gerekir. Yasalarımıza göre yasak olan bu tür çalışmaların devletçe sıkı takip edilmesi o iş yerlerinin "İş Müfettişleri" tarafından sık sık denetlenmesi gerekirken olay ölümle bitince ayaklanıyor ve sonunda zamana bırakıp unutturuluyor. Vay ölene oluyor, ateş düştüğü yeri yakıyor.Bir Çerkez Atalar sözümüz vardır: "Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz; ancak saray ahır olur." Yönetim kadrolarının olayları saptırarak, kızarak, bağırarak çözüme gitmesi alt kademedeki insanlara da yansımakta ve çözüm yerine şiddet ön plana çıkmaktadır. Çözülebilir bir düğümü kolayına geldiği için keserseniz aslında geçici çözüm üretmiş olursunuz. Her dönemde ölümler oldu, hatalar oldu ama bu olumsuzluklar savunulmadı çözüm yolları arandı.Bir maden işçisi doktora gider ve doktor muayene eder ve:"-Kaç yıldır sigara içiyorsun?" diye sorar."-Hiç sigara içmedim Doktor Bey!""-Ama ciğerlerin kapkara!""-Beş yılım yerin altında kömür ocağında geçti."Şaşmamak gerek. Maden ocağında çalışan insanlarımızın ciğerleri kapkaradır. Onlar ya ocakta veya akciğer hastalığından ölürler. Sonunda o insanlara, "Toprağı bol olsun" derler. Bilmezler ki madenci yaşarken de orada ölünce de tonlarca toprak vardır sırtında?
Ekrem Yazar / diğer yazıları
- Atatürk Gençlik ve Spor Bayramı / 20.05.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023