24 Ocak Kararları ile birlikte ülkemizde "Sosyal Devlet", "Sosyal Adalet" kavramlarını sanki unuttuk gibi. Özellikle ekonomi alanında bu kavramlar kullanılmıyor kullanılsa da yerine oturmuyor artık.Aşırı kapitalistleşme dürtüsü ve hiçbir kontrol kabul etmeden sistemin uygulanması, ülkemizin yaşadığı temel sorundur. Beyaz Saray'da üretilen bu sistem ülkelerde acımasızca uygulayıcılar bulmuştur. İlk bakışta sanki bu sistemin önünde durulamaz gibi görünüyor. Ancak tarihin derinliklerine indiğimizde bu modeli yok edecek yeni sistemler vardı ve olacaktır.Bugün, Dünya Ticaret Örgütü ve IMF bu serbest ve kontrol edilemeyen sistemin öncülüğünün akıl babalığını yapıyorlar. Kendi meclislerinde aldıkları bu sömürücü kararları, uygulayacak alanlar buluyorlar. Çünkü bunların etkileri halkın etkisinden etkin oluyor.Kurdurulan şirketlerle, holdinglerle sistem yerinde kontrol edilebiliyor. Büyük balıklar her zaman küçük balıkları yuttuğu gibi, büyük şirketler ve onların kurduğu büyük mağazalar yerel ticaret merkezlerini yok ediyor. Mahalle bakkalı, semt nalburiyecisi, tüccar terzisi artık yok gibi. Sistemin kurbanları oldular birer birer.Yer altı kaynaklarının, insan emeğinin rahatça sömürüldüğü bu sistemden ülkemizde yeteri kadar payını almıştır ve inatla da sistem canlı tutulmaya çalışılmaktadır. Biz bunu SOMA faciasında yaşadık. Ölen işçilerin neden öldüklerini, ölen işçilere değil de maden ocağını çalıştıran şirkete nasıl sahip çıkıldığını gördük ve hayretler içinde izledik. Dönemin Başbakanı, "Madencinin fıtratında vardır" diyerek olayı kolayca geçiştirmeye çalıştı ama toplum pek de yutmadı. Sen uluslararası ölçüde yeterli tedbirler aldın mı, insanların çalışma koşullarını iyileştirdin mi? Elbette ki hayır. Burada canlarını yitiren 301 emekçimiz sistemin kurbanıdırlar.Yalnız ülkemizde değil, tüm dünyada kâr ve sermayenin savunmasız insanları ve fakir insanları ve onlara ait yeraltı kaynaklarını sömürmesini engelleyecek bir güç yok. Vatandaş, kıyıların yok edilmesine karşı çıkıyor. Köyünün içinden, kenarından akan ve yöreye can veren dereler üzerine yapılan HES'lere karşı çıkıyor. Yaylaları birleştireceğim diye yok edilmeye çalışılan yeşil alanları korumak için karşı çıkıyor; ama sistem kendi güçleri ile acımasızca insanlara saldırıyor ve kendi bildiğini okuyor. İnanın bu gidişe devlet de karşı çıkamıyor. Çünkü uluslararası sermaye onunda elini kolunu bağlamış durumda.Kapitalizm, enerji ve ağır sanayiinin öne çıkmasını insan faktörünün arka plana itilmesini istiyor. Köylerin boşaltılması ve hayvansal, tarımsal üretimin aza indirilmesi zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapmanın bir göstergesidir. İlk bakışta gelişmiş ülkelerle gelişmemiş ülkeler arasında kıyasıya bir savaş gibi görünen yaklaşım aslında insanlığın hayatta kalma savaşıdır. Gelişmiş ülkeler de gelişmekte olan ülkeler de kendi içlerinde var olma savaşını vermektedirler.Seçimlerde bazı partiler, asgari ücretler, emekli maaşları üzerinde bazı güzel açıklamalarda bulundular. BTP Lideri yeni değil, ta yıllar öncesinden bir ailenin insanca yaşaması için o aile bireylerinin en az 5000 TL asgari ücret alması gerektiğini ve kaynaklarını yazdığı "Milli Ekonomi Modeli" kitabında enine boyuna açıkladı. Toplumun büyük çoğunluğu bu kadar parayı bir arada göremediği için bu yaklaşım onlar için bir masal gibi geldi. Çünkü ortaya atılan tezi okumadılar. Okuyanların da işine gelmediği için kaynakların ne kadar inandırıcı olduğunu toplumdan gizlediler. Çünkü Prof. Haydar Baş, ulusal ekonomiden ve sosyal devletten yana tavrını koymuştur bu eserinde. Kısaca kapitalizme kafa tutmaktadır bu eseri ile. Ama kapitalizm toplumu ahtapot gibi öyle sarmış ki bu toplum kendinden yana olan tezi bile anlayamıyor.Ben mi karamsarım yoksa?
Ekrem Yazar / diğer yazıları
- Atatürk Gençlik ve Spor Bayramı / 20.05.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023