Ülkemiz yer altı kaynakları yönünden de zengindir. Ne yazık ki ülkemizin bu özelliğini bizden çok yabancı şirketlerin bildiği bir gerçek. Anımsıyorum da belki yirmi, belki otuz yıl önce yabancı petrol şirketlerinin ülkemizde petrol aradıklarını ve açtıkları kuyuları kapadıklarını da o günün haber kaynaklarından okumuştum ve inanmıştım da.Kapitalist sistem, küreselleşme ve sınırları kaldırma projesini ince ince uygulamaya sokmak istemektedir. O zaman her türlü girişime karşı savunmasız ve ellerinden kaynakları alınmış ve kendi ülkelerinde varlık içinde yokluğu yaşayan uluslar oluşturulmak istenmektedir. Düşünün ki dünyanın en çok elmas kaynağına sahip olan Sierra Leona, yıllık 450 dolarla geçinmek zorunda bırakılmıştır.Nijerya, Yemen gibi nice ülke yer altı kaynakları bakımından zengin ülkelerdir; ama gelir düzeyleri dünya standartlarının çok altındadır. Neden mi? Zengin kaynaklarını dünyayı sömüren şirketlere kaptırdıkları için. Bu şirketler, hammadde olarak kendi ülkelerine götürdükleri bu kaynakları, işlenmiş olarak değerinin kat kat üzerinde o ülkeye veya diğer ülkelere geri döndürmektedirler.Yabancı bir petrol şirketi Genel Müdürü, "Türkiye, petrol kaynakları üstünde yüzmektedir" diye itiraf etmiştir. Petrol kaynaklarının bol olduğu bir coğrafyada yer alan ülkemizde de Petrolun olması kadar doğal ne olabilir ki! Bugünün küresel güçleri, gelişmekte olan veya az gelişmiş ülkelerdeki yer altı kaynaklarının ulusal olanaklarla aranmasının önü kesilmektedir. Yeri geldiğinde ve gereksinim duyulduğunda o kaynaklar, küresel ülkelerce ucuza alınır çıkarılır ve ederinin çok üstünde işlenmiş olarak başka ülkelere satılır. İşte ülkemizdeki bakır, altın, bor kaynakları buna örnek gösterilebilir. Çünkü son zamanlarda çıkarılan yasalar ile iktidar, kaynaklarımızı Global ülkelerin önüne altın tepsiyle sunmuştur. Ne yazık ki bu yasalarla hem yer altı hem de yer üstü kaynaklarımız yabancılara peşkeş çekilmektedir.Türkiye, bor madeni bakımından zengin bir ülkedir. Aynı zamanda çok önemlidir de. NATO'nun bor madeninin stratejik madde olmasını duyurması üzerine, iştahı kabaran yabancı şirketler, önce; Türkiye'de bor madeninin tükendiğini ilan ettiler. Sonra 20 bin, daha sonra 400 bin ton rezervden söz ettiler. Halbuki ulusal şirketimiz MTA son araştırmalarına göre ülkemizde bir milyar ton rezervin olduğunu açıkladı. "Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu". Neden saklandı? Elbette ki sömürü sisteminin bir sonucu. Dünya nüfusunun 0/015'ini oluşturan ABD ve AB hayati önem taşıyan madenler açısından 0/060 dışa bağımlıdırlar. Öyle ise bizim gibi gelişmekte olan ülkeler, onlar için bulunmaz kaynaktır. Hele bor madeninin 0/067'si ülkemizdedir. Altın yönünden de dünya ikicisi olan ülkeyiz. Bizler, devleti yönetenler bu kaynaklarımızı ülke çıkarına kullanması durumunda bizi dışa bağımlı olmaktan kurtarır.Ne yazık ki bu kaynaklar, yabancı şirketlerin elindedir. Bizce, bir ülkenin kaynakları o milletindir. Biz sosyal bir devletsek bu kaynaklar devletin öncülüğünde kendi milletimiz tarafından işletilmedir. BOP denilen talan kuruluşa sığınan kapitalizm, dinimizi ve mezhepleri kullanarak yalnız ülkemizi değil, demokrasi getirmek adı altında ulusları bölmekte ve yeraltı kaynaklarını sömürmektedir. Irak, Libya bu tezimize örnek gösterilebilir.Ülkemin yöneticileri, bu ayak oyununa gelmemesini ne kadar isterim.
Ekrem Yazar / diğer yazıları
- Atatürk Gençlik ve Spor Bayramı / 20.05.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023