Ermeni isyanları özellikle Doğu Anadolu'dan başlayarak diğer bölgelere yayılmıştır. Erzurum ve çevresinde Rus işgalinin genişlemesiyle Ermeniler, "Müslüman halkın kanını kendilerine mubah" görmüşler ve bir Alman generalinin ifadesiyle, "Bu bölgedeki Müslüman halkı silip, süpürmeye başlamışlardır."Bunun üzerine Osmanlı Hükümeti 1915'te, "Erzurum, Van ve Bitlis vilâyetlerinde yaşayan Ermenilerin, Musul vilâyetinin Güney kısmı, Zor sancağı ve Merkez hariç olmak üzere Urfa sancağına; Adana, Halep, Maraş civarında yaşayan Ermenilerinse Suriye vilâyetinin Doğu kısmı ile Halep vilâyetinin doğu ve güneydoğusuna sevk ve iskân edilmelerini" istemiştir.Göç esnasında oluşturulan kafilelere, vasıta veya binek hayvanı sağlanmış. Kadın, yaşlı ve çocuklara, hastalara özel ilgi gösterilmiştir. Dönemin İçişleri Bakanlığınca yayınlanan yönetmeliğin 2. maddesinde, "nakledilen Ermenilerin taşınabilecek bütün mallarını ve hayvanlarını birlikte götürebilecekleri?"3. maddesinde ise "yerleştirilecekleri yerlere sevk edilen Ermenilerin yolculuk sırasında canlarının korunması, yiyeceklerinin temini ve istirahatlarının, geçtikleri yerlerde bulunan yönetim makamlarına ait olduğu; bu konuda meydana gelecek gevşeklik ve ilgisizlikten sırasıyla bütün memurların sorumlu olduğu?" ayrıntılı bir şekilde açıklanmıştır.Ermenilerin yeni yerleşim bölgelerine gönderilmeleri 8 Şubat 1916'da durdurulmuştur. Birinci Dünya Savaşı'nın bitmesinin ardından yer değiştirmeye tabi tutulan Ermenilerden isteyenlerin eski yerlerine dönebilmeleri için bir kararname çıkarılmıştır. İçişleri Bakanı Mustafa Paşa'nın, 4 Ocak 1919'da Başbakanlığa gönderdiği yazıda, dönmek isteyen Ermenilerin eski yerlerine nakledilmeleri konusunda ilgili yerlere talimat verildiği ve gereken tedbirlerin alındığı ayrıntılı bir şekilde belirtilmiştir. Tarih boyunca sayısız göç ve sürgün olayına maruz kalan Ermeniler, bunların hiç birini gündeme getirmeden sadece 1915'te Osmanlı devleti tarafından son derece haklı gerekçelerle yer değiştirmeye tabi tutulmalarını sözde soykırım adı ile sorun haline getirmeye çalışmaktadırlar.Amaçları, sözde iddialarını tüm dünyaya "tanıtmak", Türkiye'yi bu temelsiz iddiaları "tanımak" zorunda bırakmak, sözde soykırımdan dolayı Türkiye'den "tazminat" ve "toprak" almak ve "Büyük Ermenistan" rüyasını gerçekleştirmektir.Bu sorun sadece tarihçilerin çözebileceği bir sorun değildir. Hiçbir tarihi belgeye dayanmayan soykırım yalanı tamamen Ermeni Diasporasının, Büyük Ermenistan hayalini kurmak için planlı siyasi bir çalışmadır. Böyle bir çalışma ile sadece tarihi belgelerle mücadele edilemez. 7 milyonluk Ermeni toplumunun, 76 milyonluk Türk Milletini suçlaması, Türk Milletinin ve Devletinin içerisine düştüğü zafiyetten kaynaklanmaktadır. Bu zafiyet ortadan kalktığı takdirde hiçbir millet, bu yalanı söyleme cesaretinde bulunamaz.
Tahsin Aydın / diğer yazıları
- Devlet ve Hüseyin Baş / 26.09.2022
- Tarihi dizilerden öğrenmek / 07.12.2020
- Baba acısı nasıl tarif edilebilir ki! / 20.04.2020
- Terhis edilen ordu / 28.05.2019
- 31 Mart Vakası / 27.05.2019
- ‘Bozkurtların Ölümü’ / 21.05.2019
- Devlet nasıl yıkılır? / 16.05.2019
- İstibdat / 14.05.2019
- O, tarihi çok iyi analiz ederdi / 08.05.2019
- Atatürk diyor ki / 07.05.2019
- Tarihi dizilerden öğrenmek / 07.12.2020
- Baba acısı nasıl tarif edilebilir ki! / 20.04.2020
- Terhis edilen ordu / 28.05.2019
- 31 Mart Vakası / 27.05.2019
- ‘Bozkurtların Ölümü’ / 21.05.2019
- Devlet nasıl yıkılır? / 16.05.2019
- İstibdat / 14.05.2019
- O, tarihi çok iyi analiz ederdi / 08.05.2019
- Atatürk diyor ki / 07.05.2019