Öteden beri, genel olarak İslam coğrafyasında böyle bir algı, böyle bir anlayış var mı, yok mu?
Kerbela faciasında, Peygamberin soyunun kurutulmasını hedefleyen katliamda, özbeöz torunlarının ve torunlarının çocuklarının kılıçtan geçirilmesinden ötürü, Peygamberin acı çekmediğini kim iddia edebilir?
İlim şehrinin kapısı olan Hz. Ali ile, 'babasının anası' diye anılan Hz. Fatıma'nın göz bebekleri Hz. Hüseyin'in, onun oğullarının, Hz. Hasan'ın oğullarının, Hz. Zeyneb'in oğullarının ve diğer kardeşlerinin kılıçtan geçirildiği bir katliamdan ötürü, Ali'nin Fatıma'nın ve dolayısıyla Hz. Peygamberin acı çekmedikleri, ıstırap duymadıkları söylenebilir mi?
Son Peygamberin öte dünyaya rihletinden yaklaşık yarım asır sonra, onun çoluk-çocuğuna, evlad u iyaline, hem de Müslümanlık iddiasındaki nasipsiz bir güruh tarafından reva görülen bu cinayeti yok saymak, hatırlamaktan ve hatırlatmaktan kaçınmak, en azından o Peygambere büyük bir saygısızlık değil midir?
Asırlardan beridir, Ümmet-i Muhammed'e, bu elim hadise karşısında, 'görmedim, duymadım, bilmiyorum' tavrını tavsiye edenler ve büyük ölçüde de başarılı olmuş görünenler kimlerdir ve neyi amaçlamışlardır?
Peygamberin soyunu kurutmaya yönelik böyle bir teşebbüsü, o Peygamberin tebliğ ettiği dinin terim ve kavramlarını kullanarak normal göstermek, sıradanlaştırmak, denilebilir ki ancak şeytanın yapabileceği bir edepsizliktir.
Ta baştan beri, yani asla kabul edilemez bu katliamın hemen ardından, bu korkunç cinayeti hafifletecek, yumuşatacak, sıradanlaştıracak çaışmalar yapılmamış olsaydı, Emevi hanedanını temize çıkaracak sözde ilmi çalışmalar, dinin muhtevasına yedirilmeseydi, bugün bu katliamın her yıldönümünde, iki milyar Müslümanın tamamı, o matemi hisseder, o yası yaşayabilirdi.
Peygamberin ve Ehli Beytin acısına, ıstırabına bigane kalmak, hiç bir şey olmamış gibi davranmak nasıl oluyor da 'sünnilik' diye adlandırılıyor?
Hem sünnet ehli olduğunu iddia etmek hem de sünnetin sahibinin acısına bigane kalmak, sünnetin kaynağının ıstırabını umursamamak, izaha muhtaç bir çelişki değil midir?
- Gül vekilim gül / 12.07.2025
- Yalamış yutmuşlar / 09.07.2025
- Dökülüyoruz dökülüyorsunuz dökülüyorlar / 08.07.2025
- Emeklinin payına bir kez daha hüsran düştü / 07.07.2025
- ‘İçi nasırlanmış elleri de yaz’ / 05.07.2025
- Kalemim elemime tercüman olabilseydi / 03.07.2025
- Ne olur? / 20.06.2025
- "Ben garip eşim garip/ Eşim yoldaşım garip" / 19.06.2025
- “Adana’da Ağustosta bulamadım yazımı Ağrı gibi başı duman kar ararsan işte ben” / 05.06.2025