Adolf Hitler Almanya'nın tek kurtuluş çaresini sanayileşmede ve ırkçı Alman Militarizminde bulduğunu gizlemedi ve devamlı olarak o konuyu işledi. Almanya'nın resmi amblemi de böylece Camalı Haç oldu. Hakikaten de Alman ekonomisi o berbat durumdan kısa zamanda çıkış buldu ve Avrupa'nın en güçlü sanayi tesislerini süratle kurmuş oldu.
Bundan sonra silah sanayiine el atarak 1938-39 yıllarında artık kendi kabuğuna sığamaz oldu ve etraftaki ülkeleri işgale başladı. İlk yaptığı dayatma Avusturya'ya oldu. Einslutz dediği Avusturya'ya girdi ve birleşme ilan etti. O zamandaki dünya büyük güçleri İngiltere-Fransa-Sovyet Rusya ve ABD buna nispeten seyirci kaldı.
Hitler bundan güç aldı ve kısa zamanda Avrupa'yı işgal planları kurmaya başladı. Önce Polonya'ya saldırdı. Bahane olarak da Gdansk Baltık Denizi'ndeki küçük bir bölgenin Polonya'nın elinde olmasını ileri sürdü.
Polonya 1 ay kadar Alman güçlerinin bütün hışmına dayanabildi ve sonunda doğu kısmına Sovyetler'in de girmesiyle, pes etmek zorunda kaldı. Böylece Almanya, Avrupa'nın işgaline resmen başlamış oldu.
O tarihlerdeki
Avrupa'nın durumu
O tarihlerde İtalya'da da kriz devam ediyordu. Krizden etkilenen İtalya'nın başına Benitto Mussolini geçmişti. O da İtalya'da bir nevi Faşist (Kara gömlekliler) idaresini kurmuştu. Zaten Hitlerin nazi idaresi ve Mussolini'nin faşist rejimi çok iyi uyuştu ve Uzakdoğu'dan Japonya ile anlaşarak 2. Dünya savaşına dolu dizgin girmiş oldular.
Diğer taraftan zaten o yıllarda İtalya Habeşistan'la savaştaydı. Yeni Kolonilerin işgali peşinde savaşıyordu.
Polonya saldırısından sonra diğer Avrupa ülkeleri Fransa-İngiltere ve ABD ülkeleri, ittifak kurmak için çalışmalara başladılar. O zamanları İngiltere'nin başında Churchil, ABD'nin başında Roosvelt, Fransa'nın başında ise Degaul vardı. Türkiye'de ise rahmetli İsmet İnönü başbakandı.
Diğer taraftan Sovyetler Birliği'nde komünizmin kökleşmesi için kendi halkıyla uğraşan Josef V. Stalin iktidardaydı. Rusya komünizm devrimi 1917'de başlatmıştı ama içerdeki karışıklar hâlâ tam olarak durulmuş değildi. Rejimin bel kemiğini oluşturan Kolektivizmi köylerde hâlâ yerleştirmeye çalışıyorlardı.
Halk arasında pasif ve aktif direnmeler, kısmen de olsa hâlâ devam ediyordu. Stalin gaddar bir hükümdardı. Milyonlarca insanı katletti ve yine milyonlarcasını da sürgüne, Sibirya'ya göndermişti. Ama yerlerine hâlâ istedikleri gibi rejime bağlı kimseleri tam olarak bulamıyordu.
İşte bu durumdaki Avrupa ve dünyada, 1939-40 yıllarında 2. Dünya savaşı başlamış oldu. Almanya üstün sanayi ve askeri gücünü kullanarak hızlı bir şekilde Avrupa'nın bütün bölgelerine girmeye başladı. Belçika, Hollanda ve Lüksemburg hiçbir mukavemet göstermedi. Polonya zaten işgal edilmişti. Macaristan, Romanya'da da büyük bir mukavemet oluşamadı.
Almanlar Fransa'ya girdiğinde Fransa direnmeye başladı-savaştı. Fransa'nın Almanlar'a karşı inşa ettiği meşhur Majino Hattı'na çok güveniyordu. Ama Almanlar'a karşı zayıf kaldı, çünkü Almanlar Hollanda'dan ve Belçika üzerinden kolayca Fransa'ya ulaşmıştı. Fransa bir ay geçmeden işgal edildi. Almanlar Paris'e girdiler.
(Devam edecek...)
Bundan sonra silah sanayiine el atarak 1938-39 yıllarında artık kendi kabuğuna sığamaz oldu ve etraftaki ülkeleri işgale başladı. İlk yaptığı dayatma Avusturya'ya oldu. Einslutz dediği Avusturya'ya girdi ve birleşme ilan etti. O zamandaki dünya büyük güçleri İngiltere-Fransa-Sovyet Rusya ve ABD buna nispeten seyirci kaldı.
Hitler bundan güç aldı ve kısa zamanda Avrupa'yı işgal planları kurmaya başladı. Önce Polonya'ya saldırdı. Bahane olarak da Gdansk Baltık Denizi'ndeki küçük bir bölgenin Polonya'nın elinde olmasını ileri sürdü.
Polonya 1 ay kadar Alman güçlerinin bütün hışmına dayanabildi ve sonunda doğu kısmına Sovyetler'in de girmesiyle, pes etmek zorunda kaldı. Böylece Almanya, Avrupa'nın işgaline resmen başlamış oldu.
O tarihlerdeki
Avrupa'nın durumu
O tarihlerde İtalya'da da kriz devam ediyordu. Krizden etkilenen İtalya'nın başına Benitto Mussolini geçmişti. O da İtalya'da bir nevi Faşist (Kara gömlekliler) idaresini kurmuştu. Zaten Hitlerin nazi idaresi ve Mussolini'nin faşist rejimi çok iyi uyuştu ve Uzakdoğu'dan Japonya ile anlaşarak 2. Dünya savaşına dolu dizgin girmiş oldular.
Diğer taraftan zaten o yıllarda İtalya Habeşistan'la savaştaydı. Yeni Kolonilerin işgali peşinde savaşıyordu.
Polonya saldırısından sonra diğer Avrupa ülkeleri Fransa-İngiltere ve ABD ülkeleri, ittifak kurmak için çalışmalara başladılar. O zamanları İngiltere'nin başında Churchil, ABD'nin başında Roosvelt, Fransa'nın başında ise Degaul vardı. Türkiye'de ise rahmetli İsmet İnönü başbakandı.
Diğer taraftan Sovyetler Birliği'nde komünizmin kökleşmesi için kendi halkıyla uğraşan Josef V. Stalin iktidardaydı. Rusya komünizm devrimi 1917'de başlatmıştı ama içerdeki karışıklar hâlâ tam olarak durulmuş değildi. Rejimin bel kemiğini oluşturan Kolektivizmi köylerde hâlâ yerleştirmeye çalışıyorlardı.
Halk arasında pasif ve aktif direnmeler, kısmen de olsa hâlâ devam ediyordu. Stalin gaddar bir hükümdardı. Milyonlarca insanı katletti ve yine milyonlarcasını da sürgüne, Sibirya'ya göndermişti. Ama yerlerine hâlâ istedikleri gibi rejime bağlı kimseleri tam olarak bulamıyordu.
İşte bu durumdaki Avrupa ve dünyada, 1939-40 yıllarında 2. Dünya savaşı başlamış oldu. Almanya üstün sanayi ve askeri gücünü kullanarak hızlı bir şekilde Avrupa'nın bütün bölgelerine girmeye başladı. Belçika, Hollanda ve Lüksemburg hiçbir mukavemet göstermedi. Polonya zaten işgal edilmişti. Macaristan, Romanya'da da büyük bir mukavemet oluşamadı.
Almanlar Fransa'ya girdiğinde Fransa direnmeye başladı-savaştı. Fransa'nın Almanlar'a karşı inşa ettiği meşhur Majino Hattı'na çok güveniyordu. Ama Almanlar'a karşı zayıf kaldı, çünkü Almanlar Hollanda'dan ve Belçika üzerinden kolayca Fransa'ya ulaşmıştı. Fransa bir ay geçmeden işgal edildi. Almanlar Paris'e girdiler.
(Devam edecek...)
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006