Irak olayının arkasındaki
gizemler
Irak olayı basit bir bölge olayı değildir. Hatta sadece enerji ve yeraltı zenginlikleri olayı da değildir. Aslında stratejik hazırlıklarda onun da önemi oldukça büyüktür. Ama onun da ötesinde derinlerde yatan büyük hesaplaşmalar sezilmektedir. Öne sürülen kitle imha silahları ve Saddam olayı ise hiç değildir. Bu hadise büyük olayların bir safhası sayılmaktadır. Arkasında büyük ve derin amaçlar mevcuttur. Burada esas olarak yatan, bir medeniyetler çatışmalarını devam ettirmek isteyen ve perde arkasında kalan, gizli güçlerin faaliyete geçmesidir.
Hani bazen derin devlet politikalarından bahsedilmektedir ya! Sanki ABD'nin derinliklerinden esen bir siyasetin başlangıcıdır bu olaylar. Kısacası ABD bu büyük oyunlara hazırlanmak için kendine en uygun kazanımları elde ederek, ilerideki mücadeleler için hazırlıklarını yapmaktadır.
Aslına bakılırsa mister Bush da bu olaylara sanki zorla itilmektedir. Onun için bazen sanki düşüncelerini taksit taksit ifade etmektedir. Ama ne olursa olsun şu anda baş oyunculuğa o soyunmuş durumdadır. Başrol ona verilmiştir. Bakalım bu rolü sonuna kadar başarılı bir şekilde yerine getirebilecek mi? Pek öyle gözükmemektedir. Çünkü daha ikinci adımda (Birincisi Afganistandaydı) müttefikler arasında kopmaların oluşacağı sinyali alınmaktadır.
Türkiye ise bu oyunların mümkün olduğu kadar zararsız bir şeklide atlatması gerekmektedir. Onun için çok basiretli bir dış politika gütmesi, çok dikkatli ve dengeli hareket etmesi gerekmektedir.
Irak harekatı ve
mister Bush'un tutumu
Mister George W.Bush bu sıkıntılar içinde kıvranadurmaktadır. Halbuki ise Türkiye şu ana kadar ki durumlarda, her zaman çok uysal davranıyordu. Şimdi ne oldu da Türkiye bu duruma geldi?
Evet ben bu saldırı için başka yollar da bulurum dese de bunun ne kadar yüksek maliyeti olacağını da düşünmeden edememektedir. Acaba blöf yapsam tutar mı, onu da herhalde düşünmekten kendini alamamaktadır!
Neyse lafın kısası sayın büyük devlet adamı Bush büyük sıkıntı geçirmektedir. Halbuki ise O, Saddam'ı sıkıntıya sokmak istiyordu. Sıkıntıya koymak istiyordu ki onu korkutup kaçırmak ve oraya savaşsız gelmek istiyordu. Ama şu Saddam da bir türlü korkmadı. Üstelik kendi milleti tarafından ve Arap alemi kamuoyu tarafından, kahraman ilan edilecek duruma geldi. Her gün TV'lerde şov yapmaktadır. Her gün değişik şekilde Bush'a laf atmaktadır.
Mister Bush'a silah denetçilerinden de galiba fayda olamadı. Onları iki defa oraya Birleşmiş Milletler marifetiyle gönderdi ama kendine uygun rapor hâlâ elde edemedi. Ne kadar da büyük beceriksizlik oldu. Şimdi acaba ne yapmalıydı? Aleyhte kamuoyu çığ gibi büyümekte. "Ben her tarafa asker yığdım artık geri de dönmem mümkün olamaz" diye de düşünmektedir!
Bütün bunlardan sonra acaba Bush mu Saddam'dan, Saddam mı Bush'tan daha çok çekiniyor? Bence buna cevap bulmak zor. Çünkü aktif durumda olan Bush, pasif durumda olan ise Saddam'dır. Onun için bocalayan tarafta Bush olmalıdır! (Devam edecek)
gizemler
Irak olayı basit bir bölge olayı değildir. Hatta sadece enerji ve yeraltı zenginlikleri olayı da değildir. Aslında stratejik hazırlıklarda onun da önemi oldukça büyüktür. Ama onun da ötesinde derinlerde yatan büyük hesaplaşmalar sezilmektedir. Öne sürülen kitle imha silahları ve Saddam olayı ise hiç değildir. Bu hadise büyük olayların bir safhası sayılmaktadır. Arkasında büyük ve derin amaçlar mevcuttur. Burada esas olarak yatan, bir medeniyetler çatışmalarını devam ettirmek isteyen ve perde arkasında kalan, gizli güçlerin faaliyete geçmesidir.
Hani bazen derin devlet politikalarından bahsedilmektedir ya! Sanki ABD'nin derinliklerinden esen bir siyasetin başlangıcıdır bu olaylar. Kısacası ABD bu büyük oyunlara hazırlanmak için kendine en uygun kazanımları elde ederek, ilerideki mücadeleler için hazırlıklarını yapmaktadır.
Aslına bakılırsa mister Bush da bu olaylara sanki zorla itilmektedir. Onun için bazen sanki düşüncelerini taksit taksit ifade etmektedir. Ama ne olursa olsun şu anda baş oyunculuğa o soyunmuş durumdadır. Başrol ona verilmiştir. Bakalım bu rolü sonuna kadar başarılı bir şekilde yerine getirebilecek mi? Pek öyle gözükmemektedir. Çünkü daha ikinci adımda (Birincisi Afganistandaydı) müttefikler arasında kopmaların oluşacağı sinyali alınmaktadır.
Türkiye ise bu oyunların mümkün olduğu kadar zararsız bir şeklide atlatması gerekmektedir. Onun için çok basiretli bir dış politika gütmesi, çok dikkatli ve dengeli hareket etmesi gerekmektedir.
Irak harekatı ve
mister Bush'un tutumu
Mister George W.Bush bu sıkıntılar içinde kıvranadurmaktadır. Halbuki ise Türkiye şu ana kadar ki durumlarda, her zaman çok uysal davranıyordu. Şimdi ne oldu da Türkiye bu duruma geldi?
Evet ben bu saldırı için başka yollar da bulurum dese de bunun ne kadar yüksek maliyeti olacağını da düşünmeden edememektedir. Acaba blöf yapsam tutar mı, onu da herhalde düşünmekten kendini alamamaktadır!
Neyse lafın kısası sayın büyük devlet adamı Bush büyük sıkıntı geçirmektedir. Halbuki ise O, Saddam'ı sıkıntıya sokmak istiyordu. Sıkıntıya koymak istiyordu ki onu korkutup kaçırmak ve oraya savaşsız gelmek istiyordu. Ama şu Saddam da bir türlü korkmadı. Üstelik kendi milleti tarafından ve Arap alemi kamuoyu tarafından, kahraman ilan edilecek duruma geldi. Her gün TV'lerde şov yapmaktadır. Her gün değişik şekilde Bush'a laf atmaktadır.
Mister Bush'a silah denetçilerinden de galiba fayda olamadı. Onları iki defa oraya Birleşmiş Milletler marifetiyle gönderdi ama kendine uygun rapor hâlâ elde edemedi. Ne kadar da büyük beceriksizlik oldu. Şimdi acaba ne yapmalıydı? Aleyhte kamuoyu çığ gibi büyümekte. "Ben her tarafa asker yığdım artık geri de dönmem mümkün olamaz" diye de düşünmektedir!
Bütün bunlardan sonra acaba Bush mu Saddam'dan, Saddam mı Bush'tan daha çok çekiniyor? Bence buna cevap bulmak zor. Çünkü aktif durumda olan Bush, pasif durumda olan ise Saddam'dır. Onun için bocalayan tarafta Bush olmalıdır! (Devam edecek)
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006