Türkiye'nin güneyinde, Suriye'nin kuzeybatısında yer alan Cisr El Şuğur vilayetinde, tarihler Mart 2011'i gösterirken yüz elliyi aşkın devlet memurunun uzuvlarının kesilip paramparça edilip Asi Nehri'ne atılmasıyla başlayan kaosta dört yılı doldurmak üzereyiz.Özellikle ana akım medya tarafından "Barışçıl Gösteriler" olarak lanse edilen Suriye'deki protestolar başta düşük ölçekli idi. Hatta sahadan aldığımız bilgilere göre kolluk kuvvetleri güvenlik önlemleri almak gereği bile duymamıştı. Fakat "demokrasi havariliği" yapan ve coğrafyada kanın ve gözyaşının müsebbibi olan Batı, bunu yeterli görmemiş olacak ki başını Devlet Başkanı Sn. Beşar Esad'ın öz amcası Rıfat Esad ve ordudan ayrılan muvazzaf subayların çektiği "Özgür Suriye Ordusu" adı verilen oluşumlarla katliamlara başladı.Ardından Suriye'de Amerika ve muadili ülkeler, 1979 Afgan?Sovyet Savaşı'na benzer bir komplo tezgahladılar. Dünyanın dört bir yanından "kutsal savaş/cihad" naraları ile yüz binlerce ruh hastası, katil Suriye topraklarına taşındı. Şu anda Suriye Enformasyon Bakanlığı'nın verdiği rakamlara göre toplamda seksen üç ülkeden yüz binden fazla terörist mevcut, kardeş Suriye topraklarında.Her şey doğal seyrinde ilerlerken, dönemin Başbakanı Erdoğan "Şam Emeviyye Camii'nde namazımızı kılacağız" derken, beklenmedik bir olay cereyan etti ve "Arap Baharı" entrikası Suriye topraklarında tıkandı. Bu oyunun bertaraf edilmesinde halkın meşru devlet başkanına sahip çıkması ve, "Ülkemizin Yugoslavya modeli tarzı bölünmesinin önüne geçmek istedik" diyen Putin Rusya'sının maddi ve politik desteği etkili oldu.Olayın bu boyutunu bir kenara bırakırsak, bu kanlı savaşın Türk kamuoyunda anlaşılmasında ve yanlış telakkilerin def edilmesinde BTP Genel Başkanı Sn. Prof. Dr. Haydar Baş Beyefendi'nin ve kadrosunun çalışmaları fevkalade mühimdir. Öncülük ettiği Ehl?i Beyt kongreleri, panelleri ve sempozyumları ile coğrafyamızda mezhebî taassupları yok eden Sn. Baş, böylece okyanus ötesinin mutfağından çıkma, kardeşin kardeşi kırması, katletmesi projesinin de önüne geçmiş, set olmuştur.Son yaşanan gelişmeler de göstermektedir ki Suriye Ordusu, Batı'nın öncülük etmiş olduğu bu vekalet savaşında sona gelmek üzere. Halep merkeze tüm hızıyla ilerleyen ordu, tekfirci teröristleri her mevzide bertaraf etmekte ve onları teslim olmaya zorlamaktadır.Ezcümle, bâtıl ne kadar gece karanlığı gibi çökmüş olsa da, ayın ondördü gibi parlayan ve hakikati her daim haykıran seçilmiş, seçkin insanların varlığı, bu dünya için büyük bir nimettir ve onlara da haklarını teslim etmek, onları hak etmiş oldukları makama taşımak bu nimetin şükrünün bir ifadesidir.
Mehmet Fatih Erata / diğer yazıları