"Dünya tarihi, dünyanın mahkemesidir" sözünü oldum olası benimserim. Bir ulus kendi tarihini bilmezse veya iyi irdelemezse her zaman ya yanlışa veya söylediği sözün arkasına düşer. 2015 yılına damgasını vuran söz veya söz öbeği, "Dersim İsyanı" olmuştur. Neden geçmiş kaşınıyordu, o olaydan kimler ne çıkarlar bekliyordu? Bir türlü çözemiyordum, çözemiyorum da.
Dersim İsyanı, durup dururken mi başlamıştı? Bu isyana keyfi olarak mı müdahale edilmişti? 1937 yılında olan bir olayı 2015 yılına taşımanın ne anlamı vardır? Bugün Tunceli'de yaşayan insanların büyük dedelerinin kandırılarak girdikleri başkaldırının bugünün Tunceli Halkına ne yararı olabilir? Bundan daha önemlisi bu olayı kaşımanın nedeni nedir?
Bildiğimiz kadarı ile Dersim İsyanı, Şeyh Said, (Kürt Said) aynı zamanda İngiliz ajanı olan bu kişinin kışkırtması ve Dersimde yaşayan aşiret ağalarının devlete baş kaldırışıdır. O insanları, yine dini sömürerek, yöre halkını genç Cumhuriyetimize karşı isyan ettirmenin altında yatan koskoca vatan hainliğidir. Ama 2015 yılı boyunca yetkililer Dersim İsyanı'nı işlediler hatta özür bile dilediler.
Bu ne tesadüftür ki Lozan Anlaşması'na göre Musul petrollerinin bir kısmının bize verileceği tarih yaklaşınca bu isyan başlatılmıştır. Mimarı İngilizler, sahnedeki koro şefi Kürt Said, maalesef oyuncular Ağalar halk ise figürandı. Evet, bu olayda 13 bin civarında insan ölmüştür. Ama devlet otoritesi sağlanmış ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti tüm Anadolu'nun devleti olabilmiştir.
Evet, "Dünya tarihi dünyanın mahkemesidir" sözüne. Bugün geldik zurnanın zırt dediği yere. Aynı ordu, aynı güvenlik güçleri aynı amaçla Güneydoğu'da savaşıyor. Devlete karşı isyan etmiş kişilere, Anadolu'yu bölmeye çabalayanlara karşı 1937'de olduğu gibi devlet güçlerimiz ulus bütünlüğünü, ülke bütünlüğünü korumak için canlarını veriyor. 1990'lardan bugüne kadar binlerce isyancı öldürüldü, binlerce İsyancılara karşı olanlar hayatlarından oldu. Ölenler de öldürenler de bizim insanımızdır. Çanakkale'de Kurtuluş Savaşı'nda omuz omuza savaşanların torunları ne yazık ki bugün birbirlerini öldürmektedirler.
1937 Dersim isyanı ve Savaşı ile 2015 yılındaki isyan ve isyancılarla savaşın ne farkı vardır? Demek politika yapmak ve birkaç oy almak için tarihi gerçekleri kenara atıp, 1937 İktidarını suçlamanın anlamı yok. Çünkü aynı hareketi şimdi gerçekleştiriyoruz ki bu hareketi gerçekleştirmek bizim meşru hakkımızdır. Demek ki gerekiyorsa ulus çıkarı doğrultusunda gereken işlemler yapılır ve yapılmalıdır. Bunu iç politika malzemesi yapmanın anlamı da yok.
Osmanlı tarihini iyi okuduğumuz zaman görürüz ki o dönemde de Anadolu'da yönetime karşı birçok iç isyan olmuştur. Bu isyanların tümüne "Celali İsyanları" demişiz. O isyanlarda da binlerce isyancı veya savaşçı ölmüştür. O savaşlar da devletin geleceği için yapılmıştır. Celali İsyanları bastıranlara karşı gerek Osmanlı gerekse Cumhuriyet döneminde hiçbir yönetim kimseyi suçlamamış ve birilerinden özür dilememiştir.
"Amaç vatansa gerisi detaydır" demiş Atatürk. Ders verici ne güzel bir özdeyiştir bu. Amaç vatanın bütünlüğüdür. Ulusal bilinçtir. Dil, din, ırk ayırımı yapmadan bu ülkede kardeşçe yaşamaktır. Yönetimlerin temel görevi de vatanseverlik olmalıdır. Kışkırtıcılık, bölücülük, din, mezhep ayırımcılığı kimseye yarar sağlamaz ama ülkemize, ulusumuza zarar verir.
Dersim İsyanı, durup dururken mi başlamıştı? Bu isyana keyfi olarak mı müdahale edilmişti? 1937 yılında olan bir olayı 2015 yılına taşımanın ne anlamı vardır? Bugün Tunceli'de yaşayan insanların büyük dedelerinin kandırılarak girdikleri başkaldırının bugünün Tunceli Halkına ne yararı olabilir? Bundan daha önemlisi bu olayı kaşımanın nedeni nedir?
Bildiğimiz kadarı ile Dersim İsyanı, Şeyh Said, (Kürt Said) aynı zamanda İngiliz ajanı olan bu kişinin kışkırtması ve Dersimde yaşayan aşiret ağalarının devlete baş kaldırışıdır. O insanları, yine dini sömürerek, yöre halkını genç Cumhuriyetimize karşı isyan ettirmenin altında yatan koskoca vatan hainliğidir. Ama 2015 yılı boyunca yetkililer Dersim İsyanı'nı işlediler hatta özür bile dilediler.
Bu ne tesadüftür ki Lozan Anlaşması'na göre Musul petrollerinin bir kısmının bize verileceği tarih yaklaşınca bu isyan başlatılmıştır. Mimarı İngilizler, sahnedeki koro şefi Kürt Said, maalesef oyuncular Ağalar halk ise figürandı. Evet, bu olayda 13 bin civarında insan ölmüştür. Ama devlet otoritesi sağlanmış ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti tüm Anadolu'nun devleti olabilmiştir.
Evet, "Dünya tarihi dünyanın mahkemesidir" sözüne. Bugün geldik zurnanın zırt dediği yere. Aynı ordu, aynı güvenlik güçleri aynı amaçla Güneydoğu'da savaşıyor. Devlete karşı isyan etmiş kişilere, Anadolu'yu bölmeye çabalayanlara karşı 1937'de olduğu gibi devlet güçlerimiz ulus bütünlüğünü, ülke bütünlüğünü korumak için canlarını veriyor. 1990'lardan bugüne kadar binlerce isyancı öldürüldü, binlerce İsyancılara karşı olanlar hayatlarından oldu. Ölenler de öldürenler de bizim insanımızdır. Çanakkale'de Kurtuluş Savaşı'nda omuz omuza savaşanların torunları ne yazık ki bugün birbirlerini öldürmektedirler.
1937 Dersim isyanı ve Savaşı ile 2015 yılındaki isyan ve isyancılarla savaşın ne farkı vardır? Demek politika yapmak ve birkaç oy almak için tarihi gerçekleri kenara atıp, 1937 İktidarını suçlamanın anlamı yok. Çünkü aynı hareketi şimdi gerçekleştiriyoruz ki bu hareketi gerçekleştirmek bizim meşru hakkımızdır. Demek ki gerekiyorsa ulus çıkarı doğrultusunda gereken işlemler yapılır ve yapılmalıdır. Bunu iç politika malzemesi yapmanın anlamı da yok.
Osmanlı tarihini iyi okuduğumuz zaman görürüz ki o dönemde de Anadolu'da yönetime karşı birçok iç isyan olmuştur. Bu isyanların tümüne "Celali İsyanları" demişiz. O isyanlarda da binlerce isyancı veya savaşçı ölmüştür. O savaşlar da devletin geleceği için yapılmıştır. Celali İsyanları bastıranlara karşı gerek Osmanlı gerekse Cumhuriyet döneminde hiçbir yönetim kimseyi suçlamamış ve birilerinden özür dilememiştir.
"Amaç vatansa gerisi detaydır" demiş Atatürk. Ders verici ne güzel bir özdeyiştir bu. Amaç vatanın bütünlüğüdür. Ulusal bilinçtir. Dil, din, ırk ayırımı yapmadan bu ülkede kardeşçe yaşamaktır. Yönetimlerin temel görevi de vatanseverlik olmalıdır. Kışkırtıcılık, bölücülük, din, mezhep ayırımcılığı kimseye yarar sağlamaz ama ülkemize, ulusumuza zarar verir.
Ekrem Yazar / diğer yazıları
- Atatürk Gençlik ve Spor Bayramı / 20.05.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023