Tarihi opera

Opera, içinde görsel sanatların tümünü barındırabilen tiyatral forumda bir sahne eseridir. Operasyon sonrasında iki tarafın yandaş basınlarının da dahil olduğu restleşme de buna dönüşmüş durumda. Bu şekilde nitelememizin sebebi ise yıllardır gerçekleşen daha büyük bir talana yönelik asıl operasyonun yapılacağına dair en ufak bir ipucu göremeyişimizdir. Basında gördüğümüz ise halka asıl gerçeği unutturan opera formatında iki tarafın kavgası. Son günlerde yaşanan yolsuzluk operasyonuna Türkiye'nin en büyük operasyonu nitelemesi yapılması tamamen bir saptırma. Türkiye'nin en büyük yolsuzluk operasyonu daha başlamadı. Asıl talana göre bu operasyon devede kulak misali niteliğindedir. Zira gerçeğin daha yanına bile yaklaşılmadı.İşte gerçek veriler:2002 yılında 6 milyon civarında bulunan Türkiye genelindeki derdest icra dosyası sayısı 2012 yılsonu itibariyle 15 milyon sınırına dayandı. TÜİK verilerine göre Türkiye'de 19 milyon hane var. Bu da demektir ki, neredeyse her aile icralık olmuş.TOBB 2012 istatistiklerine göre, 2012 yılı kapanan şirket sayısı bir önceki aya göre 89.54 arttı.Eğer istatistik bilimi de operaya dahil değilse bu veriler Türkiye'de vatandaşın da işverenin de iflasta olduğunun açık bir göstergesidir.Diğer taraftan aşağıda açıklayacağımız veriler bu işte bir terslik var denilecek cinsten. Biz batarken birileri yükseliyor.Türkiye'de 2012 yılı sonu itibariyle uluslararası sermayeli şirket sayısı 2002 yılından beri artarak 32 bin 604'e ulaşmış. Neden artmasın ki Türkiye'nin yeraltı kaynaklarını işleten bu şirketler, biz batarken kâr üstüne kâr etmekte. İstikrar sürsün derken aslında kastedilen bu şirketlerin düzeninin devam etmesidir.Türkiye'de bulunan bu yabancı şirketlerden 645'i madencilik ve taş ocaklığı faaliyeti ile uğraşmakta. İşte bu noktada Türkiye'nin asıl talanın vatandaşlarının milli kaynaklarına karşı yapılmakta olduğu gerçeği ortaya çıkıyor. Türkiye'de 26 tane yabancı şirket, maden çıkarıyor. Türkiye'nin her tarafı adeta delik deşik edilmektedir. Bu durum Türkiye'nin yeraltı kaynaklarının, yabancı şirketler tarafından sömürüldüğünün en açık göstergesi. MTA raporlarına göre ülkemizde şu ana kadar tespit edilen 328 ton altın rezervi, 5 bin740 ton gümüş, 1 milyon 462 bin 580 ton bakır rezervi var.  Türkiye'de bulunan altın, gümüş ve bakır madenlerini yabancı bir kuruluş olan Anatolia Minerals Development Şirketi işletiyor. Şirket Sivas, Malatya ve Tunceli ile ovacık bölgesindeki altın, gümüş ve bakır yataklarını işletiyor. Bu alanlar Gümüşhane, Artvin ve Kayseri'ye kadar uzanıyor. Altın rezervini ise Kanadalı Eldorado Gold şirketi işletiyor. İzmir Efem Çukuru bölgesindeki altın madeni yataklarının işletmesini de yine Eldorado Gold Şirketi almış durumda.  Türkiye yer altı zenginlikleri bakımından dünyanın en önde gelen ülkelerinden birisi. Bu şirketlerin yaptığını Türk şirketleri yapsa %89 şirket kapanması şöyle dursun; açılan şirket sayıları %100 ü bulması gerekirdi. 10 yılda 15 milyon icra dosyası birikmesi şöyle dursun; herkes zengin olurdu.İşin başka bir yönü bu yabancı şirketler çıkardıkları madenlerini hammadde olarak ihraç ediyor. Yani üretiyoruz, hamallığını yapıyoruz, çıkarıyoruz ve hammadde olarak çok ucuz fiyatlarla madenlerimizin yurtdışına gitmesine izin veriyoruz. Şimdiki yolsuzluk iddialarının binlerde katı büyüklüğündeki boyutta devam eden bu talana operasyon düzenlenmemesinin sebebi seçip vekil tayin ettiğimiz kişilerin oyuyla Meclis'ten geçen:* Petrol kanun ile,* Maden kanun ile,* Tapu kanun ile,Bu tarihi talanın yasal yolunu bulmalarıdır. Kelepçeyi bizi soyanlara değil kendi elimize takmış durumdayız.Neticede millet olarak yıllarca soyuluyoruz. Ancak bu en büyük soyulmaya karşı operasyonun anahtarı yine millette. Millet bu operasyonu başlatmadığı takdirde soyulmaya ve aralarda da opera seyretmeye devam edeceğiz.Son sözümüz, "biz bunu zaten biliyorduk" diyenlere: Biliyordunuz da ne yaptınız?