‘Tasavvuf ehli cimri olmaz’
Ey aklı az, her şeyi derinliğine düşün, anla, sonra al. Allah yolcuları halka karıştı, öğrendi; sonra onlardan ayrıldı
03.06.2025 00:05:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Ey aklı az, her şeyi derinliğine düşün, anla, sonra al. Allah yolcuları halka karıştı, öğrendi; sonra onlardan ayrıldı.
Yanlış anlama; kalpleri ile ayrıldılar. Halkın ıslâhı için onlar halkla olur, dış yönlerini halka verirler. İç âlemlerini ise Hakk'a hizmet için harcarlar.
Onlar, hikmet icabı halkla yaşar, onlarla olur ve onlarla tevbe ederler; ama kalp âlemleri onlardan tamamen ayrıdır.
O zâtların kalbi, halktan ve bütün eşyadan soyunmuştur. Zahirdeki meşgaleleri, hikmetlerin hükmüdür. Her ne zaman giydikleri kirli olsa yıkarlar, temizler ve koku sürerler. Ve her ne zaman bir yerleri yırtık olsa, diker ve iliştirirler.
Onlar halk arasında hoştur. Sanki düz ovada yükselen bir dağ... Kalpleri daima Yaratan ile... Kendilerini Hakk'ın kudret eli önüne serer, O'nun ilim deryasında yüzerler.
Allah'ım, gıdamız zikrin olsun. Zenginliğimiz ise yakınlığın. Âmin!
Sen ölü kalplisin; keza sohbetin, kalbi ölmüşlerle. Sana diriler, necib insanlar ve varlığını bir başka varlığa değiştirenler lazım.
Bir mezara benzersin; gittiğin kimseler de senin gibi... Ölüsün, senin gibi ölüye gidersin. Ayakların kötürüm, aynı şekilde bir kötürüm kişiye gidersin. Körsün, seni yola götüren de kör.
Bu hâllerden kurtulmak için iman, ikan sahibi ve sâlih kimselerle ol. Onlardan gelen acı söze dayan. Sözlerini tut, dediği ile amel et, iflah olursun. Büyüklerin sözünü dinle. İşlerini ona göre ayarla. Onlara saygı göster, saygı göstermekte kusurlu olma. Kurtuluş istersen yol budur.
Benim bir büyüğüm var. Hangi iş beni güç duruma soksa ve kalbime bir şey gelse, onların yolunu bana anlatır, söz etmeme hacet bırakmaz. Bu hâl, ona karşı edepli ve saygılı olmamdan ileri geliyor.
Tasavvuf ehli cimri olmaz. Çünkü cimrilik yapması için elinde bir şeyi yoktur. Çünkü o, her şeyi bıraktığı iddiasındadır. Birine bir şey verse Hakk'ın rızası için verir; kendisi için değil. Onun kalbi, varlıklardan ve suretlerden temizlenmiştir.
Tasavvuf ehlinin verdiği kendi malı olsa cimrilik eder. Hâlbuki o, bütün varını bir başkasına adamıştır. Kendisine ait olmayan şeyde nice cimrilik eder?
Onun dostu da, düşmanı da olmaz; bu yüzden ne övenin sözüne sevinir, ne de sövene üzülür. Vermek, almak onun için bir mâna taşımaz; zarar ve kâr onun için önemli değildir. Hepsini Allah'tan bilir.
Yaşamakla ferahlık duymadığı gibi ölümle de üzüntü çekmez. Ona göre ölmek Hakk'ı darıltmaktır, hayat ise onu hoşnut etmek manasını taşır.
Halk arasına girdiği zaman sıkılır, çekinir, yalnız kaldığı zaman ferahlar ve Hak ülfetine geçer. Onun gıdası Hakk'ın zikri olup içkisi ise ülfet şarabıdır.
Şüphesiz o, dünya malı için cimrilik etmez. Çünkü onun yanında dünya malından çok üstün şeyler var; onlarla zengin olur.
"Rabb'imiz, bize dünyada iyilik ver; âhiret âleminde de ver. Ve bizi ateş azabından koru." (Bakara, 201)
Daha ne kadar ilme çalışacak ve ameli unutacaksın? İlim defterini biraz dür; amel defterini açmaya başla.
Yaptığın işler ihlâslı olsun; olmazsa, felah bulamazsın. Bilgi toplamanın yeterliğine inandın; onu yeter bildin.
Sen, Hakk'a kafa tutar oldun; yaptığın işler bunu gösteriyor. Gözlerinden hayâ duygusunu attı. Hak daima seni görmekte iken, uzaktan bakıp göremeyen eyledin; zannın böyle oldu.
Boş arzularını ele aldın. Bir şeye mâni olmak için, kötü arzularına kapıldın. Ve o arzunun emriyle hareket eder oldun. Bu hâle göre o boş arzular seni yıkacak; bunda şüphen olmasın.
Bütün hâllerinde Allah'tan utan, O'nun hükmüne göre amel et. Zahir hükümlere göre işlerini yürütecek olursan o amel, seni Allah'a yakın kılar.
Allah'ım, bizi gafiller gibi unutma; koru. Âmin! (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethu'r Rabbani eserinden)
Yanlış anlama; kalpleri ile ayrıldılar. Halkın ıslâhı için onlar halkla olur, dış yönlerini halka verirler. İç âlemlerini ise Hakk'a hizmet için harcarlar.
Onlar, hikmet icabı halkla yaşar, onlarla olur ve onlarla tevbe ederler; ama kalp âlemleri onlardan tamamen ayrıdır.
O zâtların kalbi, halktan ve bütün eşyadan soyunmuştur. Zahirdeki meşgaleleri, hikmetlerin hükmüdür. Her ne zaman giydikleri kirli olsa yıkarlar, temizler ve koku sürerler. Ve her ne zaman bir yerleri yırtık olsa, diker ve iliştirirler.
Onlar halk arasında hoştur. Sanki düz ovada yükselen bir dağ... Kalpleri daima Yaratan ile... Kendilerini Hakk'ın kudret eli önüne serer, O'nun ilim deryasında yüzerler.
Allah'ım, gıdamız zikrin olsun. Zenginliğimiz ise yakınlığın. Âmin!
Sen ölü kalplisin; keza sohbetin, kalbi ölmüşlerle. Sana diriler, necib insanlar ve varlığını bir başka varlığa değiştirenler lazım.
Bir mezara benzersin; gittiğin kimseler de senin gibi... Ölüsün, senin gibi ölüye gidersin. Ayakların kötürüm, aynı şekilde bir kötürüm kişiye gidersin. Körsün, seni yola götüren de kör.
Bu hâllerden kurtulmak için iman, ikan sahibi ve sâlih kimselerle ol. Onlardan gelen acı söze dayan. Sözlerini tut, dediği ile amel et, iflah olursun. Büyüklerin sözünü dinle. İşlerini ona göre ayarla. Onlara saygı göster, saygı göstermekte kusurlu olma. Kurtuluş istersen yol budur.
Benim bir büyüğüm var. Hangi iş beni güç duruma soksa ve kalbime bir şey gelse, onların yolunu bana anlatır, söz etmeme hacet bırakmaz. Bu hâl, ona karşı edepli ve saygılı olmamdan ileri geliyor.
Tasavvuf ehli cimri olmaz. Çünkü cimrilik yapması için elinde bir şeyi yoktur. Çünkü o, her şeyi bıraktığı iddiasındadır. Birine bir şey verse Hakk'ın rızası için verir; kendisi için değil. Onun kalbi, varlıklardan ve suretlerden temizlenmiştir.
Tasavvuf ehlinin verdiği kendi malı olsa cimrilik eder. Hâlbuki o, bütün varını bir başkasına adamıştır. Kendisine ait olmayan şeyde nice cimrilik eder?
Onun dostu da, düşmanı da olmaz; bu yüzden ne övenin sözüne sevinir, ne de sövene üzülür. Vermek, almak onun için bir mâna taşımaz; zarar ve kâr onun için önemli değildir. Hepsini Allah'tan bilir.
Yaşamakla ferahlık duymadığı gibi ölümle de üzüntü çekmez. Ona göre ölmek Hakk'ı darıltmaktır, hayat ise onu hoşnut etmek manasını taşır.
Halk arasına girdiği zaman sıkılır, çekinir, yalnız kaldığı zaman ferahlar ve Hak ülfetine geçer. Onun gıdası Hakk'ın zikri olup içkisi ise ülfet şarabıdır.
Şüphesiz o, dünya malı için cimrilik etmez. Çünkü onun yanında dünya malından çok üstün şeyler var; onlarla zengin olur.
"Rabb'imiz, bize dünyada iyilik ver; âhiret âleminde de ver. Ve bizi ateş azabından koru." (Bakara, 201)
Daha ne kadar ilme çalışacak ve ameli unutacaksın? İlim defterini biraz dür; amel defterini açmaya başla.
Yaptığın işler ihlâslı olsun; olmazsa, felah bulamazsın. Bilgi toplamanın yeterliğine inandın; onu yeter bildin.
Sen, Hakk'a kafa tutar oldun; yaptığın işler bunu gösteriyor. Gözlerinden hayâ duygusunu attı. Hak daima seni görmekte iken, uzaktan bakıp göremeyen eyledin; zannın böyle oldu.
Boş arzularını ele aldın. Bir şeye mâni olmak için, kötü arzularına kapıldın. Ve o arzunun emriyle hareket eder oldun. Bu hâle göre o boş arzular seni yıkacak; bunda şüphen olmasın.
Bütün hâllerinde Allah'tan utan, O'nun hükmüne göre amel et. Zahir hükümlere göre işlerini yürütecek olursan o amel, seni Allah'a yakın kılar.
Allah'ım, bizi gafiller gibi unutma; koru. Âmin! (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethu'r Rabbani eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.