Barzani, Talabani ve Öcalan 70'li yıllardan beri planladıkları adımları şimdi hızla atıyorlar.Aradan geçen 43 yılda her gelişme bu üçlünün işine geldi.Şüphesiz bu bir tesadüf değildi. İslam coğrafyasını Büyük Ortadoğu Projesi ve Arap Baharı gibi projelerle dönüştürmek isteyen güçler bu üçlü üzerine oynuyorlardı.Bundan dolayıdır ki, bu üçlü en iyi dönemlerini ABD, Ortadoğu'ya ayak bastığında yaşadı.İlk olarak Öcalan 1999 yılında paketlenip, kargoyla Türkiye'ye teslim edildi.1984 yılından bu yana Türkiye'ye yönelik terör faaliyetinde bulunan PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan ise İmralı'daki cezaevinde uygun konjonktürün sağlanacağı, yeniden etkin aktör olacağı dönemi beklemeye başladı.Celal Talabani, 2005 yılında Irak'ın cumhurbaşkanı oldu.Mesut Barzani ise aynı yıl ABD'nin üstüne titrediği Kuzey Irak'ın bölge başkanı oluverdi.Artık yeni döneme girilmişti.O güne kadar Irak'ı yöneten Saddam'la mücadele eden Talabani ve Barzani'ye bütün bir Irak teslim edilmişti. Ve Avrupa Birliği'nde bir devlet adamının "ABD'nin Irak'ta silahla yaptığını biz Türkiye'de Kopenhag Kriterleri'yle yapıyoruz" dediği bir dönemin kapılarını Türkiye'de açacak, Atlantik ötesinden icazetli AKP hükümeti 2002'de iş başına geldi.Başbakan Erdoğan'ın 2005'te Diyarbakır'da 'Bu ülkede Kürt sorunu vardır" demesiyle Türkiye'yi bugünlere getiren süreç daha da hızlandı.Sözde demokratik açılım ve çözüm süreciyle iyice olgunlaşan Türkiye süreci, bugün 40 bin vatan evladının katili Öcalan'ın hapisteki şartlarının iyileştirilmesine, canı sıkılmasın diye arkadaş gönderilmesine, televizyon imkânı verilmesine ve hatta basın toplantısı yapmayı bile isteyebilecek bir noktaya taşındı.Son olarak Pazartesi günü Kuzey Irak'ın Selahattin kentinde bir toplantı düzenleyen Barzani, yeni bir dönemin başladığını dile getirdi.Her yeni dönem başladığında büyük kazanımlar elde eden Talabani-Barzani-Öcalan'dan oluşan bu tehlikeli üçlü, bu yeni dönemde de hedeflerine yaklaşmakta büyük ilerleme kaydedecekleri söylemek zor değil.Üstelik bu yeni dönemde artık silahla değil, ehlileştirilmiş, dizginleri ele geçirilmiş hükümetle yönetilen ülkelerden "demokrasi" yoluyla istediklerini alacaklarını ifade eden Barzani, "Yeni dönemde en güçlü silah, demokratik yöntemlerdir" dedi.Konuşmasında Öcalan'ın özgür kalmasını isteyen Barzani, "Temennim, Talabani bir an önce sağlığına kavuşur, Öcalan da özgürleşir. Yaşasın Kürdistan" diyerek tamamladı.Demokrasi artık bölücüler için en etkili silah haline gelmiştir. Dün silahlarıyla Türkiye sınırları içerisinde yapamadıkları şeyleri şimdi "demokrasi" söylemleri altında rahatlıkla yapmaktadırlar.Bu bağlamda bölücü terörün silah bıraktığını iddia etmek abes olacaktı.Çünkü bölücü terör silah bırakmamasının yanında artık demokrasi taleplerini bir kaleşnikoftan daha etkili bir şekilde kullanır hale gelmiştir. Elinde silah olan PKK'lı teröristlere yıllarca "terörist" demeyen Avrupalı dostlarımıza(!) demokrasi nutukları atan ve eskisinden daha tehlikeli olan teröristleri nasıl anlatacak Türkiye merak ediyorum doğrusu?