Ben çocukken,İkram edilmeyen bir şeye, kimse uzanmazdı.Kendisine ait olmayana dokunmazdı.Bir lokma daha fazla yemek için birbirini ezmezdi.Çalışmak çok önemliydi.Hatırlıyorum, normalde hiç konuşmayan rahmetli dedem, çalışkan insanları methederdi.Hırsız yok muydu vardı ama toplumun geneli değil. Hele hırsıza hırsızlığa sahip çıkan acık da bizimkiler yesin diyen hiç yoktu. Adı ne olursa olsun haksız kazanç sağlayana değer verilmezdi.İnsanlar kolay zengin olmasalar da çalışan, çoluğunun çocuğunun karnını doyurabiliyordu. Yeni tayin gelmiş memurlar hariç herkes çiftçiydi, toprak önemliydi.Gerçekten çalışıp alın terini toprağa dökenlere toprak da sahip çıkar, kimseye muhtaç etmezdi.Akşam olup ışıklar yandığında, herkesin mahremi kendineydi.Kimse kimsenin evinin içini bilmezdi.Babam bize "yok" dedirtmezdi. Ona göre "param yok" demek suçtu. Sadece yabancılara değil kendi aramızda bile konuşamazdık. O kendi dünyasının zenginiydi, acizlenmeye hiç tahammülü yoktu.Şimdi düşünüyorum da küçükken anlamadan depoladığım bu veriler meğer benim özgürlüğümmüş.Minnet etmemek, bir lokma daha fazla yemek için fikrini inancını satmamak, satılık insan olmamak, doğru bildiğini söyleyebilmek, insan olabilmek hep o küçük şifrelerde saklıymış.Bir milleti millet yapan değerler yüzlerce yılda otururken yirmi- yirmibeş senede toplumun bütün değerlerini hak ile yeksan ettiler. Önce aç bırakıp sonra oyu karşılığı verdiler. İşsiz bırakıp çocuğunun işi için ricacı ettiler. Sınavlar icat edip elediler sonra seçim yatırımı olarak bir kısmını atadılar. Sahipsiz hissettirip sonra sırtını parti kimliği ile sıvazladılar. Çiftçinin emeğini alın terini kıymetsiz kılıp boş arazilere sadaka mukabili toprak parası verdiler.Ben 17 yaşımda gördüm ilk dilenciyi. Şimdi her yer dilenci, af buyurun ama şimdi nerdeyse herkes dilenci. Herkesin dilendiği farklı kimi" iş" kimi "aş" dileniyor. Tek bir umudum var milletim için; işini ve aşını halkının namusunu, onurunu koruyarak temin edip bu milleti esaretten kurtarabilecek tek kişi ve tek bir yol, Prof. Dr. Haydar Baş ve O'nun dâhiyane buluşu Milli Ekonomi Modeli...Son umut, her şeyimizi kaybetmeden, vatan cüda olmadan, bölünüp liğme liğme edilmeden önce son umut...İzin verin yüz elliyi aşkın ülkede kadına, çocuğa, işçiye, emekliye, çiftçiye, memura umut olan, çözüm olan MEM benim insanıma da size de faydalı olsun. Yardım edin artık MEM mecliste temsil edilsin. Herkesin devlet babasının kanatları altında namusu ile yaşama hakkı, eğitim hakkı, üretim hakkı, namusu ile kazanma hakkı olsun. Babamın dünyasındaki gibi "yok" demek suç olsun. Her TC vatandaşının hem gönlü hem cebi zengin olsun. İşte o zaman ruhlar özgür kalır, kalem gerçeği yazar, dil gerçeği söyler, el helale uzanır. Nesillerimiz insanlığa izzeti şerefi, namusu, din ve vicdan hürriyetini doya doya yaşatır.Unutmayın hala milletinden umudu olan ve hala bu milletin umudu olan tek Haydar Hocası var...
Seçil Mumcuoğlu / diğer yazıları
- Hüseyin Baş ile adım adım Anadolu ve Çanakkale Destanı… / 29.08.2023
- Hüseyin Baş ile adım adım Anadolu / 21.07.2023
- Özlemle / 14.04.2023
- Asgari ücret müjde mi, hayal kırıklığı mı? / 26.12.2022
- Kader / 18.10.2022
- Şaka değil, kapıdaki açlık / 25.07.2022
- Allah’ım afetsiz ver / 11.07.2022
- Haydar Baş Üniversitesi -II- / 23.04.2022
- Haydar Baş üniversitesi / 14.04.2022
- Ata’nın huzurunda / 25.03.2022
- Hüseyin Baş ile adım adım Anadolu / 21.07.2023
- Özlemle / 14.04.2023
- Asgari ücret müjde mi, hayal kırıklığı mı? / 26.12.2022
- Kader / 18.10.2022
- Şaka değil, kapıdaki açlık / 25.07.2022
- Allah’ım afetsiz ver / 11.07.2022
- Haydar Baş Üniversitesi -II- / 23.04.2022
- Haydar Baş üniversitesi / 14.04.2022
- Ata’nın huzurunda / 25.03.2022