Pazar günü evimizde güncel konular üzerine konuşurken oğlum Emre birden meraklı bakışlar altında bana dönerek, "Baba sosyal medyada bir haber var. Çok iğrenç. Gördün mü diye sordu?" ben de hayırdır ne haberi diye soruya soru ile karşılık verdim.
Emre'nin gözleri cep telefonuna kilitlenmişken dikkatle iki eli arasındaki telefonundan bir şeyler söylenip durdu.
Biraz sonra öfkelenerek şaşkın bakışları altında özetledi bizlere yapılan yorumları?
Masum insanların üzerine mermi yağdıran bir hainin yılbaşı gecesi İstanbul Reina'daki kanlı terör saldırısını meşru gösterme gayretinde olan vicdansızların yazdıklarını duyunca tepem attı.
"Evladım her daim bu ülkenin vatansever evlatları çoktur. Ancak haini de yok değildir. Sosyal medyada klavye kahramanlığı yapıp teröristin ekmeğine yağ sürmeye çalışan birçok vicdansız var" dedim.
Cihan harbinden Kurtuluş Savaşına varıncaya kadar ecdadın her karışını kanıyla yoğurduğu bu coğrafyada ayakta kalabilmek için çok bedeller ödendiğini anlattım oğluma. Ne yazık ki bedel hala ödenmeye devam ediyor.
Ama artık bu saatten sonra terörle mücadelede ekranlardan izlediğimiz uzmanların görüşlerini de referans alarak ülkemizin somut adımlar atması gerekir.
Her saldırı sonrası kaybettiğimiz şehitlerimizin ardından sözde dostlarımızın terörü kınama açıklamaları artık karın doyurmuyor. Hiç inandırıcıda değil.
Bence yapılması gerekenler şunlardır:
- Bu anlamda idarecilerimizin bu ülkelere dönüp "Madem kınıyorsunuz ülkeniz sınırları içerisinde faaliyet gösteren teröristlerin bürolarını kapatın. Elimizdeki listede isimleri bulunan şu şu isimleri bir hafta içerisinde bize teslim edin" denmeli.
- Türkiye; Büyük Ortadoğu Projesi'ndeki aktif görevini kısa sürede bitirmelidir.
- Yetmedi İncirlik hava üssü uluslararası uçuşlara kapatılmalıdır.
- Hiçbir faydasını ve desteğini görmediğimiz NATO üyeliği gözden geçirilmelidir.
- Milli birlik oluşumuna çok büyük katkı sağlayacağına inandığım meclis içindeki ve dışındaki siyasi partilerin genel başkanları bir araya gelerek ortak yol haritasını kamuoyuna göstermelidirler.
- Etnik ve mezhepsel bölünmenin önüne geçilebilmesi için hepimizin (Alevisi, Sünnisi, Caferisi, Bektaşisi) ortak paydasının Ehl-i Beyt olduğu gerçeği öne çıkarılmalıdır.
- IŞİD terör örgütünü besleyen siyasi sebeplerdir ama arazide zemin bulmasının önüne geçmek için yüce dinimiz İslam ile hiçbir ilgisinin bulunmadığı yönünde Diyanet İşleri Başkanlığı medyayı daha aktif kullanarak inisiyatif almalıdır.
- Resmi rakamlara göre içimizde bulunan 3 milyon Suriyelinin yakın zamanda toplumsal fay hattında kırılmalara sebep olmaması için ciddi rehabilite edici çalışmalar yapılmalıdır. Bu konuda zaman aleyhimize işliyor.
- Son zamanlarda komşumuz Rusya ile kurulan güçlü birliktelik dış politikamızda en doğru iş. Ancak Fırat Kalkanı Operasyonunda birlikte mücadele ettiğimizi Özgür Suriye Ordusu maalesef Rusya tarafından terör örgütü olarak görülüyor. Ayrıca sözde müttefikimiz olan ABD, PKK/PYD'ye silah ve mühimmat yardımı yaptığı ortada iken bu çarpık durumun düzeltilmesi gerekir.
Koca bir medeniyetin evlatları olarak Mustafa Kemal'in çizdiği tam bağımsızlık yolunu önümüze koyarak "milli" bir duruştan başka seçeneğimiz maalesef kalmadı.
Milli politikalara dönük adımlar atılmalıdır. Milli paralarla ticaret uygulamasının baş mimarı olan Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in eseri olan ve komşumuz Rusya'nın uyguladığı Milli Ekonomi Modeli değerlendirilmelidir.
Beş parmağımızın beşi de birbirine benzemiyor. Ancak hepsi bir araya geldiğinde yumruk oluyor. Güç oluyor. Bu ülke için çözümü, projesi ve görüşü olan dinlenmelidir.
Bu kutsal vatan için birbirimizi ötekileştirmeden, farklı duygu, düşünce ve görüşlerimizin aslında bir zenginlik olduğunu kabul edip terörle mücadelede elin parmakları gibi bir arada yumruk olmak zorundayız.
Terör belasında karşı alınacak somut önerilerle; analar artık ağlamasın, ocaklar sönmesin istiyoruz. Kan ve gözyaşı akmasın, yürekler dağlanmasın istiyoruz.
Böyle bir 2017 yılı yaşanması dileklerimle yeni yılınızı tebrik ederim.
Emre'nin gözleri cep telefonuna kilitlenmişken dikkatle iki eli arasındaki telefonundan bir şeyler söylenip durdu.
Biraz sonra öfkelenerek şaşkın bakışları altında özetledi bizlere yapılan yorumları?
Masum insanların üzerine mermi yağdıran bir hainin yılbaşı gecesi İstanbul Reina'daki kanlı terör saldırısını meşru gösterme gayretinde olan vicdansızların yazdıklarını duyunca tepem attı.
"Evladım her daim bu ülkenin vatansever evlatları çoktur. Ancak haini de yok değildir. Sosyal medyada klavye kahramanlığı yapıp teröristin ekmeğine yağ sürmeye çalışan birçok vicdansız var" dedim.
Cihan harbinden Kurtuluş Savaşına varıncaya kadar ecdadın her karışını kanıyla yoğurduğu bu coğrafyada ayakta kalabilmek için çok bedeller ödendiğini anlattım oğluma. Ne yazık ki bedel hala ödenmeye devam ediyor.
Ama artık bu saatten sonra terörle mücadelede ekranlardan izlediğimiz uzmanların görüşlerini de referans alarak ülkemizin somut adımlar atması gerekir.
Her saldırı sonrası kaybettiğimiz şehitlerimizin ardından sözde dostlarımızın terörü kınama açıklamaları artık karın doyurmuyor. Hiç inandırıcıda değil.
Bence yapılması gerekenler şunlardır:
- Bu anlamda idarecilerimizin bu ülkelere dönüp "Madem kınıyorsunuz ülkeniz sınırları içerisinde faaliyet gösteren teröristlerin bürolarını kapatın. Elimizdeki listede isimleri bulunan şu şu isimleri bir hafta içerisinde bize teslim edin" denmeli.
- Türkiye; Büyük Ortadoğu Projesi'ndeki aktif görevini kısa sürede bitirmelidir.
- Yetmedi İncirlik hava üssü uluslararası uçuşlara kapatılmalıdır.
- Hiçbir faydasını ve desteğini görmediğimiz NATO üyeliği gözden geçirilmelidir.
- Milli birlik oluşumuna çok büyük katkı sağlayacağına inandığım meclis içindeki ve dışındaki siyasi partilerin genel başkanları bir araya gelerek ortak yol haritasını kamuoyuna göstermelidirler.
- Etnik ve mezhepsel bölünmenin önüne geçilebilmesi için hepimizin (Alevisi, Sünnisi, Caferisi, Bektaşisi) ortak paydasının Ehl-i Beyt olduğu gerçeği öne çıkarılmalıdır.
- IŞİD terör örgütünü besleyen siyasi sebeplerdir ama arazide zemin bulmasının önüne geçmek için yüce dinimiz İslam ile hiçbir ilgisinin bulunmadığı yönünde Diyanet İşleri Başkanlığı medyayı daha aktif kullanarak inisiyatif almalıdır.
- Resmi rakamlara göre içimizde bulunan 3 milyon Suriyelinin yakın zamanda toplumsal fay hattında kırılmalara sebep olmaması için ciddi rehabilite edici çalışmalar yapılmalıdır. Bu konuda zaman aleyhimize işliyor.
- Son zamanlarda komşumuz Rusya ile kurulan güçlü birliktelik dış politikamızda en doğru iş. Ancak Fırat Kalkanı Operasyonunda birlikte mücadele ettiğimizi Özgür Suriye Ordusu maalesef Rusya tarafından terör örgütü olarak görülüyor. Ayrıca sözde müttefikimiz olan ABD, PKK/PYD'ye silah ve mühimmat yardımı yaptığı ortada iken bu çarpık durumun düzeltilmesi gerekir.
Koca bir medeniyetin evlatları olarak Mustafa Kemal'in çizdiği tam bağımsızlık yolunu önümüze koyarak "milli" bir duruştan başka seçeneğimiz maalesef kalmadı.
Milli politikalara dönük adımlar atılmalıdır. Milli paralarla ticaret uygulamasının baş mimarı olan Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in eseri olan ve komşumuz Rusya'nın uyguladığı Milli Ekonomi Modeli değerlendirilmelidir.
Beş parmağımızın beşi de birbirine benzemiyor. Ancak hepsi bir araya geldiğinde yumruk oluyor. Güç oluyor. Bu ülke için çözümü, projesi ve görüşü olan dinlenmelidir.
Bu kutsal vatan için birbirimizi ötekileştirmeden, farklı duygu, düşünce ve görüşlerimizin aslında bir zenginlik olduğunu kabul edip terörle mücadelede elin parmakları gibi bir arada yumruk olmak zorundayız.
Terör belasında karşı alınacak somut önerilerle; analar artık ağlamasın, ocaklar sönmesin istiyoruz. Kan ve gözyaşı akmasın, yürekler dağlanmasın istiyoruz.
Böyle bir 2017 yılı yaşanması dileklerimle yeni yılınızı tebrik ederim.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hüseyin Turhan / diğer yazıları
- Neden dedeler parklarda oturur bilir misiniz? / 02.04.2024
- Bir anketin düşündürdükleri / 26.03.2024
- Ramazanın getirdiği bir demet güzellikler / 12.03.2024
- 106. yıl sonra Eskişehir’de… / 27.02.2024
- Emekliler kervanının yeni üyesi / 20.02.2024
- Perşembe akşamı izlenimlerim! / 13.02.2024
- Yerel seçimler üzerine / 07.02.2024
- Bu bizim insanlık namına görevimiz! / 30.01.2024
- Bir nefes sıhhat / 23.01.2024
- Üç cilt çıkan kitaplarımın öyküsü / 16.01.2024
- Bir anketin düşündürdükleri / 26.03.2024
- Ramazanın getirdiği bir demet güzellikler / 12.03.2024
- 106. yıl sonra Eskişehir’de… / 27.02.2024
- Emekliler kervanının yeni üyesi / 20.02.2024
- Perşembe akşamı izlenimlerim! / 13.02.2024
- Yerel seçimler üzerine / 07.02.2024
- Bu bizim insanlık namına görevimiz! / 30.01.2024
- Bir nefes sıhhat / 23.01.2024
- Üç cilt çıkan kitaplarımın öyküsü / 16.01.2024