Bu soruya hepimizin gönlünden geçen cevabın 'hayır' olduğundan şüphem yok.
Bir terör örgütünün Türkiye gibi köklü bir devleti alt ettiği nerede görülmüş?
Tek başına olan bir terör örgütü Türkiye'yi elbette alt edemez. Ama karşımızda arkasında Türkiye düşmanlarının tamamının desteğini alan bir ya da birkaç örgüt varsa ne yapacaksınız?
Türkiye'nin halihazırda verdiği savaşta ön safta terör örgütleri görünüyor olsa da arkadaki Haçlı destek yıllardır bu terörü ayakta tuttu ve tabii ki içeride verilen mücadeledeki gaflet de terörün palazlanmasına olanak sağladı.
ABD Savunma Bakanlığı Pentagon'un eski yetkilisi Neo-con yazar Michael Rubin, Türkiye'nin terörle mücadelesini bir yazısında ele almış ve şunları ifade etmiş:
"Türkiye artık PKK'ya karşı yürütülen savaşta yenilen taraf olabileceğini de hesaba katarak düşünmeye başlaması gerekiyor."
"Günümüzde, Türkiye PKK'yla ve daha geniş ölçüde Kürt vatandaşlarıyla bir savaş içerisinde."
"Kürtlerin Irak ve Suriye'de elde ettikleri başarı bu topluluğa şimdiye kadar hiç olmadığı ölçüde uluslararası bir sempati kazandırdı. Kürtler yeni Filistinliler olma yolunda sağlam adımlarla ilerliyorlar."
Rubin, Kasım ayındaki bir başka yazısında ise "Türkler gerçeklerle yüzleşmeliler: Türkiye parçalara ayrılmış durumdadır. Sınırları yakında değişecek; tek mesele bölünme iki ayrı devlet şeklinde mi olacak yoksa Türkiye'ye dâhil bir federasyon mu henüz belli değil" ifadelerine yer vermişti.
Aşağı yukarı bunlara yakın ifadelere müttefik saydığımız Batı ülkelerinin neredeyse hepsinde rastlamak mümkün.
Türkiye'nin 30 küsur yıldır mücadele ettiği bölücü terör örgütüyle ilgili geçmişte söylenmeyen böyle sözlerin şimdi sarf ediliyor olması, gelecekte ülkemiz için nelerin planlandığının işaretini veriyor.
Son söyleyeceğimiz sözü şimdiden söyleyeyim; ya terörü Türkiye bitirmeli, ya da terör Türkiye'yi bitirecek.
Terörle mücadele nasıl olmalı?
"Terörün nedenleri isabetli belirlenmeli.
Türkiye'yi tehdit eden terörde dış bağlantılar her zaman söz konusudur. Bu bağlamda istihbarat servisleri başrol oynamaktadır. Doğrudan olmasa da var olan terörün daha hızlı ülke bünyesine sirayet etmesine neden olan iç faktörler de söz konusudur. Ekonomi, işsizlik, mahrumiyet, eğitim yetersizliği gibi konular terörü beslendiği kaynaklardan bazılarıdır. Güvenlik ve istihbarat konularında yaşanabilecek zafiyetler de teröre zemin hazırlamakta ve bizleri gafil avlamasına neden olmaktadır.
"İç ve dış etkenlerle mücadelede yöntem
Türkiye terörün arkasındaki gerçek failleri doğru teşhis edemediğinden olsa gerek terörle mücadele ederken bu fail devletlerle istihbarat paylaşımı gibi işbirlikleri yapmış, bu yapılanlar terörü bitirmek şöyle dursun Türkiye'nin mücadele azmini yanlış mecralarda heba etmesine neden olmuştur. Buradan hareketle Türkiye, terörle mücadelede yabancı devletlerin yönlendirmesiyle değil, milli bir mantaliteyle hareket etmeli.
"Tehdit algılama mekanizması
'Ülkelerin güvenliği sınır ötesinden başlar' tespitinin de işaret ettiği gibi Türkiye, gelecekte ülkeye tehdit oluşturabilecek tüm gelişmelerden ortaya çıktığı anda haberdar olabilmelidir. Tehdit görünür bir vaziyete geldiğinde bunu istihbarat mekanizması tespit etmelidir. Ama henüz tehdit oluşturmayan ama gelecekte tehdit oluşturabilecek oluşumlar için de bir erken uyarı sistemine ihtiyaç duyulmaktadır. Bundan dolayı bugün masum gibi görünen gelişmelerin gelecekte Türkiye'ye doğurabileceği tehdit ve tehlikeler üzerine fikir yürütecek tehdit algılama mekanizmaları kurulmalıdır.
"Birlik ve beraberliğin temin edilmesi
Terörle mücadelenin etkili ve kalıcı olabilmesi ancak toplumda birlik ve beraberliğin temin edilebilmiş olmasıyla mümkündür. Devlet ile milletin barışması bunun için olmazsa olmazdır. 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' düsturundan hareketle 'sosyal devlet' anlayışı bu raddeden sonra lafta kalmamalıdır.
Terör konusunda şüphesiz çok daha fazla şey söylenebilir. Burada altını çizdiğim adımların hepsini at başı yürütmek zorunda Türkiye.
Asıl zor olan da bu.
Ekonomide aklı IMF'den, askeri alanda aklı NATO'dan, dış politikada Washington ve Brüksel'den alan Türkiye'de bu saydıklarımın başarılabilmesi hiç ama hiç mümkün değildir.
Bugüne kadar yapılan ve bugün bulunduğumuz çıkmaza girmemizin nedeni de olmayacak duaya amin dememizdir.
Oysa Türkiye bu çıkmazlara mahkûm olmak zorunda değil.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş,
Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet /Milli Devlet tezleriyle A'dan Z'ye terörün kökünü kazıyacak, milli birlik ve beraberliği temin edecek, Michael Rubin'in ifade ettiği hayli mesafe kat etmiş bölünmeyi de sona erdirecek kapsamlı ve orijinal bir terörle mücadele projesi ortaya koymuş durumda.
Türkiye'nin Prof. Dr. Baş'ın tezlerine, sorunları kesin çözüme kavuşturmak için ortaya koyduğu bütüncül ve milli projelere her zamankinden çok daha muhtaç durumdadır.
Bir terör örgütünün Türkiye gibi köklü bir devleti alt ettiği nerede görülmüş?
Tek başına olan bir terör örgütü Türkiye'yi elbette alt edemez. Ama karşımızda arkasında Türkiye düşmanlarının tamamının desteğini alan bir ya da birkaç örgüt varsa ne yapacaksınız?
Türkiye'nin halihazırda verdiği savaşta ön safta terör örgütleri görünüyor olsa da arkadaki Haçlı destek yıllardır bu terörü ayakta tuttu ve tabii ki içeride verilen mücadeledeki gaflet de terörün palazlanmasına olanak sağladı.
ABD Savunma Bakanlığı Pentagon'un eski yetkilisi Neo-con yazar Michael Rubin, Türkiye'nin terörle mücadelesini bir yazısında ele almış ve şunları ifade etmiş:
"Türkiye artık PKK'ya karşı yürütülen savaşta yenilen taraf olabileceğini de hesaba katarak düşünmeye başlaması gerekiyor."
"Günümüzde, Türkiye PKK'yla ve daha geniş ölçüde Kürt vatandaşlarıyla bir savaş içerisinde."
"Kürtlerin Irak ve Suriye'de elde ettikleri başarı bu topluluğa şimdiye kadar hiç olmadığı ölçüde uluslararası bir sempati kazandırdı. Kürtler yeni Filistinliler olma yolunda sağlam adımlarla ilerliyorlar."
Rubin, Kasım ayındaki bir başka yazısında ise "Türkler gerçeklerle yüzleşmeliler: Türkiye parçalara ayrılmış durumdadır. Sınırları yakında değişecek; tek mesele bölünme iki ayrı devlet şeklinde mi olacak yoksa Türkiye'ye dâhil bir federasyon mu henüz belli değil" ifadelerine yer vermişti.
Aşağı yukarı bunlara yakın ifadelere müttefik saydığımız Batı ülkelerinin neredeyse hepsinde rastlamak mümkün.
Türkiye'nin 30 küsur yıldır mücadele ettiği bölücü terör örgütüyle ilgili geçmişte söylenmeyen böyle sözlerin şimdi sarf ediliyor olması, gelecekte ülkemiz için nelerin planlandığının işaretini veriyor.
Son söyleyeceğimiz sözü şimdiden söyleyeyim; ya terörü Türkiye bitirmeli, ya da terör Türkiye'yi bitirecek.
Terörle mücadele nasıl olmalı?
"Terörün nedenleri isabetli belirlenmeli.
Türkiye'yi tehdit eden terörde dış bağlantılar her zaman söz konusudur. Bu bağlamda istihbarat servisleri başrol oynamaktadır. Doğrudan olmasa da var olan terörün daha hızlı ülke bünyesine sirayet etmesine neden olan iç faktörler de söz konusudur. Ekonomi, işsizlik, mahrumiyet, eğitim yetersizliği gibi konular terörü beslendiği kaynaklardan bazılarıdır. Güvenlik ve istihbarat konularında yaşanabilecek zafiyetler de teröre zemin hazırlamakta ve bizleri gafil avlamasına neden olmaktadır.
"İç ve dış etkenlerle mücadelede yöntem
Türkiye terörün arkasındaki gerçek failleri doğru teşhis edemediğinden olsa gerek terörle mücadele ederken bu fail devletlerle istihbarat paylaşımı gibi işbirlikleri yapmış, bu yapılanlar terörü bitirmek şöyle dursun Türkiye'nin mücadele azmini yanlış mecralarda heba etmesine neden olmuştur. Buradan hareketle Türkiye, terörle mücadelede yabancı devletlerin yönlendirmesiyle değil, milli bir mantaliteyle hareket etmeli.
"Tehdit algılama mekanizması
'Ülkelerin güvenliği sınır ötesinden başlar' tespitinin de işaret ettiği gibi Türkiye, gelecekte ülkeye tehdit oluşturabilecek tüm gelişmelerden ortaya çıktığı anda haberdar olabilmelidir. Tehdit görünür bir vaziyete geldiğinde bunu istihbarat mekanizması tespit etmelidir. Ama henüz tehdit oluşturmayan ama gelecekte tehdit oluşturabilecek oluşumlar için de bir erken uyarı sistemine ihtiyaç duyulmaktadır. Bundan dolayı bugün masum gibi görünen gelişmelerin gelecekte Türkiye'ye doğurabileceği tehdit ve tehlikeler üzerine fikir yürütecek tehdit algılama mekanizmaları kurulmalıdır.
"Birlik ve beraberliğin temin edilmesi
Terörle mücadelenin etkili ve kalıcı olabilmesi ancak toplumda birlik ve beraberliğin temin edilebilmiş olmasıyla mümkündür. Devlet ile milletin barışması bunun için olmazsa olmazdır. 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' düsturundan hareketle 'sosyal devlet' anlayışı bu raddeden sonra lafta kalmamalıdır.
Terör konusunda şüphesiz çok daha fazla şey söylenebilir. Burada altını çizdiğim adımların hepsini at başı yürütmek zorunda Türkiye.
Asıl zor olan da bu.
Ekonomide aklı IMF'den, askeri alanda aklı NATO'dan, dış politikada Washington ve Brüksel'den alan Türkiye'de bu saydıklarımın başarılabilmesi hiç ama hiç mümkün değildir.
Bugüne kadar yapılan ve bugün bulunduğumuz çıkmaza girmemizin nedeni de olmayacak duaya amin dememizdir.
Oysa Türkiye bu çıkmazlara mahkûm olmak zorunda değil.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş,
Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet /Milli Devlet tezleriyle A'dan Z'ye terörün kökünü kazıyacak, milli birlik ve beraberliği temin edecek, Michael Rubin'in ifade ettiği hayli mesafe kat etmiş bölünmeyi de sona erdirecek kapsamlı ve orijinal bir terörle mücadele projesi ortaya koymuş durumda.
Türkiye'nin Prof. Dr. Baş'ın tezlerine, sorunları kesin çözüme kavuşturmak için ortaya koyduğu bütüncül ve milli projelere her zamankinden çok daha muhtaç durumdadır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024