Tam da "Dünya İnsan Hakları Günü" 10 Aralık'ta terör can yaktı. İstanbul'da Dolmabahçe ve Maçka semtlerinde, saldırı sonucu biten hayatlar ve yara almış ruhlar, bedenler.
Bir taraftan, yöntemi ve planlaması, diğer taraftan ağır saldırı niteliği taşıması IŞİD'i işaret etmektedir. Son 15 yıldır terörizm üzerine yapılan hemen her incelemede 11 Eylül öncesi ve sonrası ayırımı yapılmasına iyice alıştık. Yine de mesele ceza hukuku açısından incelendiğinde, bu karşılaştırma çok kritik bir önem kazanıyor. 11 Eylül'ün ardından ceza hukukunun "terörün önlenmesi" hedefinin peşinde bir dönüşüm geçirdiği, bu tarihin neredeyse bir "milat" olarak kabul edildiği, artık herkesçe bilinen bir hadise. Ne var ki Batı, ABD' deki 11 Eylül saldırısını bahane ederek, ezelden beri beslediği İslâm düşmanlığını pervasızca şiddet boyutuna taşımıştır ve çıkar amaçlı emelleri için kullanmıştır.
İslâm düşmanlığının ötesinde özelikle ABD'nin stratejilerini gözden geçirdiğimizde, karşımıza IŞİD gerçeği çıkmaktadır.
IŞİD, Irak-Şam İslâm Devleti'nin kısaltmasıdır. Örgütün özgün adı "Devlet el İslâmiye fi Irak ve el İslâmiye". Diğer adları "Irak İslâm Devleti", "Irak ve Suriye İslâm Devleti" veya "Irak ve Doğu Akdeniz İslâm Devleti".
IŞİD'in, önceleri El Kaide'nin bir parçası olduğu söylenmektedir. İngiltere İçişleri Bakanlığı'nın ilgili raporuna göre IŞİD 2014 Haziran'ında yasaklı terör örgütleri arasında sayılmış. 2 Şubat 2014 tarihine kadar IŞİD, resmi makamlarca El Kaide içerisinde yer alıyor olarak görüldüğünden, bu tarihten önce yasaklanması söz konusu değildi. Ancak El Kaide'nin 2 Şubat 2014 tarihli resmi açıklamasına göre IŞİD ile El Kaide'nin bağları açık biçimde kopmuştur. Dolayısıyla, 2 Şubat 2014 tarihiyle 2014 Haziran arasındaki dönemde, en azından İngiliz Devleti açısından, IŞİD yasaklı terör örgütleri arasında yer almamıştır.
ABD ve IŞİD'e gelince;
Amerikan stratejisi, 2. Dünya Savaşı'ndan beri sabittir, önce bölgesel güçlerin birbiri ile rekabet ve güç dengelemesini beklemek, bu olmazsa mümkün olduğu kadar az riskle ve en küçük kuvvetle müdahale etmek. Bu yüzden sürekli bölge içi düşmanlıklar beslenir ve büyük gücün masrafları en aza indirilir. Stratejinin gereklerini anlamayanlar ya da yerine getirmeyenler cezalandırılır, en sonunda egemenliklerini kaybederler. Bugün IŞİD'e karşı oluşturulan strateji de arkasında gene kendisinin ve bölgesel ortaklarının olduğu terör örgütleri ile yeni bir stratejik güvenlik ortamına geçiş ve şekil verme çabasıdır. İşin taktik boyutunda ise terörle mücadele veya yerel halkın baskıcı bir rejime karşı direnişi ya da sivil savaş yalanı kullanılmaktadır.
ABD'nin terörle mücadelesi başından beri yalanlarla doludur. IŞİD'in başı olan Bağdadi, 2004-2009 arasında Irak'taki ABD'nin Bucca Kampında tutuklu idi. Bugün IŞİD'in lider kadrosu içinde yer alanlar, tutuklu oldukları dönemde ABD istihbaratı tarafından devşirildi.
IŞİD, ABD'nin kısa ve uzun vadeli çıkarlarına hizmet etmesi için barbar ve orta çağ özentisi içinde bir örgüt olmalı idi ki, daha çok "cihatçı" çeksin. Frankeştayn yöntemi ile oluşturulan IŞİD, ne ülke sınırı tanımakta ne de saldırılarını durdurmaktadır. Özetle IŞİD, Ortadoğu'nun dizaynındaki rolü için meydana getirildi ve Batı müdahalesine yeni zemin hazırladı.
Bir taraftan, yöntemi ve planlaması, diğer taraftan ağır saldırı niteliği taşıması IŞİD'i işaret etmektedir. Son 15 yıldır terörizm üzerine yapılan hemen her incelemede 11 Eylül öncesi ve sonrası ayırımı yapılmasına iyice alıştık. Yine de mesele ceza hukuku açısından incelendiğinde, bu karşılaştırma çok kritik bir önem kazanıyor. 11 Eylül'ün ardından ceza hukukunun "terörün önlenmesi" hedefinin peşinde bir dönüşüm geçirdiği, bu tarihin neredeyse bir "milat" olarak kabul edildiği, artık herkesçe bilinen bir hadise. Ne var ki Batı, ABD' deki 11 Eylül saldırısını bahane ederek, ezelden beri beslediği İslâm düşmanlığını pervasızca şiddet boyutuna taşımıştır ve çıkar amaçlı emelleri için kullanmıştır.
İslâm düşmanlığının ötesinde özelikle ABD'nin stratejilerini gözden geçirdiğimizde, karşımıza IŞİD gerçeği çıkmaktadır.
IŞİD, Irak-Şam İslâm Devleti'nin kısaltmasıdır. Örgütün özgün adı "Devlet el İslâmiye fi Irak ve el İslâmiye". Diğer adları "Irak İslâm Devleti", "Irak ve Suriye İslâm Devleti" veya "Irak ve Doğu Akdeniz İslâm Devleti".
IŞİD'in, önceleri El Kaide'nin bir parçası olduğu söylenmektedir. İngiltere İçişleri Bakanlığı'nın ilgili raporuna göre IŞİD 2014 Haziran'ında yasaklı terör örgütleri arasında sayılmış. 2 Şubat 2014 tarihine kadar IŞİD, resmi makamlarca El Kaide içerisinde yer alıyor olarak görüldüğünden, bu tarihten önce yasaklanması söz konusu değildi. Ancak El Kaide'nin 2 Şubat 2014 tarihli resmi açıklamasına göre IŞİD ile El Kaide'nin bağları açık biçimde kopmuştur. Dolayısıyla, 2 Şubat 2014 tarihiyle 2014 Haziran arasındaki dönemde, en azından İngiliz Devleti açısından, IŞİD yasaklı terör örgütleri arasında yer almamıştır.
ABD ve IŞİD'e gelince;
Amerikan stratejisi, 2. Dünya Savaşı'ndan beri sabittir, önce bölgesel güçlerin birbiri ile rekabet ve güç dengelemesini beklemek, bu olmazsa mümkün olduğu kadar az riskle ve en küçük kuvvetle müdahale etmek. Bu yüzden sürekli bölge içi düşmanlıklar beslenir ve büyük gücün masrafları en aza indirilir. Stratejinin gereklerini anlamayanlar ya da yerine getirmeyenler cezalandırılır, en sonunda egemenliklerini kaybederler. Bugün IŞİD'e karşı oluşturulan strateji de arkasında gene kendisinin ve bölgesel ortaklarının olduğu terör örgütleri ile yeni bir stratejik güvenlik ortamına geçiş ve şekil verme çabasıdır. İşin taktik boyutunda ise terörle mücadele veya yerel halkın baskıcı bir rejime karşı direnişi ya da sivil savaş yalanı kullanılmaktadır.
ABD'nin terörle mücadelesi başından beri yalanlarla doludur. IŞİD'in başı olan Bağdadi, 2004-2009 arasında Irak'taki ABD'nin Bucca Kampında tutuklu idi. Bugün IŞİD'in lider kadrosu içinde yer alanlar, tutuklu oldukları dönemde ABD istihbaratı tarafından devşirildi.
IŞİD, ABD'nin kısa ve uzun vadeli çıkarlarına hizmet etmesi için barbar ve orta çağ özentisi içinde bir örgüt olmalı idi ki, daha çok "cihatçı" çeksin. Frankeştayn yöntemi ile oluşturulan IŞİD, ne ülke sınırı tanımakta ne de saldırılarını durdurmaktadır. Özetle IŞİD, Ortadoğu'nun dizaynındaki rolü için meydana getirildi ve Batı müdahalesine yeni zemin hazırladı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023