Yazmak istedim, yazarak doğruları anlatmak. Susmak istedim, susarak güzele yönlendirmek. Yapmak istedim, yaparak iyiliğin yanında olmak. Ama en çok söylemek istedim. Seni söylemek, seni anlatmak…
Bazen anlattıklarını anlatarak, bazen de senin ölçülerinle olayları yorumlayarak, ışık olmak karanlıkta kalanlara, yol olmak yolunu kaybedenlere. Çünkü her kaybolduğumda yönümü seninle buldum ben. Karanlıkta güneşim, zayıf kaldığımda sırtımı yasladığım dağım oldu fikirlerin.
Seni anlamak, seni yazmak, sana yazmak, seninle yapmak ve hissetmek… Kalplerin karardığı, bencilliğin hayat tarzı olduğu, samimiyetsizliğin soğuk yüzünün her yeri dondurduğu şu dünyada, iyiliğin ve doğruluğun mütevazı sıcaklığı ile ısınıp Hakk'a doğru koşmak oldu gayretim.
"Rahmeten lil âlemin" ile başladı yolculuğum. Peygamberimi anlamada rehberim oldun. "Mektubat", "Makalat"ta öğrendim aslında uzun ince bir yoldaki yolcu olduğumu. "İmam Ali"yi okuyunca anladım Ehl-i Beyt kimdir, Allah katındaki durumları nedir. Ve O'nun hayatında gördüm bir insan en haklı iken en büyük haksızlıklara yol arkadaşları tarafından nasıl uğratılır. Hz. Fatıma'dan öğrendim, bir kadın, Hakk'ın ve hakikatin yanında nasıl durur. "Hoş Geldin Atatürk" ile tanıdım Ata'mı ve O'nda gördüm, kararlı bir Türk gencinin kelle koltukta iftiralara, dedikodulara, cephelerde yitip giden hayatına, bozulan sağlığına ve hatta hakkında çıkarılan idam fermanına dahi aldırmadan, nasıl hem kendi onurunu, hem de koskoca bir milletin onurunu ve geleceğini kurtardığını.
"Milli Ekonomi Modeli" ile anladım fakirliğimizin kaderimiz olmadığını.
Ve bir gün "söylemediğim söz, anlatmadığım konu kaldı mı ki benim" dedin, anlamadım gitmek istediğini. Sözlerinin ne anlama geldiğini çözmeye çalışırken "yok dedik anlatmadığınız bir konu yok." İstek yaptın bir gün "yolun sonu görünüyor" hiçbir sesin nağme ile buluşması bu kadar acı gelmemişti bana "Hayır" dedim, "Hocam ne demek istiyordu?" gözlerim anlamış salmıştı yaşlarını, kulağım anlamıştı, bu ezginin boşuna olmadığını, kalbim anlamıştı ama beynim "hayır" dedi, kabullenmedi ve o anı unutmak istedi, unuttum.
Unutmak acıyı ertelese de gerçeği değiştirmedi...
72 yıla nasıl sığmıştı bu kadar eser, derken anladık ki Haydar Hocanın eserleri sadece kitapları değildi. Aydınlattığı milyonlarca insan ve onların arasından "kendimi 29 yaşında Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlığına adıyorum" diyen bir lider.
Hocam, şimdi yaktığın meşaleyi taşıyan eserin, bu millete umut oluyor. En güzel tespitleri O yapıyor. Duruşu, yaklaşımları ve açıklamaları ile kırk yıllık siyasetçilere siyaseti öğretiyor. O önde, biz onun arkasında, yanında, bize gösterdiğin hedefe Ata'mızın izinde büyük bir kararlılıkla yürüyoruz.
Ve bu coğrafyada yaşadığımız fakirliğin, Genel Başkanımız Hüseyin Baş'ın müthiş tespitinde olduğu gibi, "kaderimiz değil tercihimiz" olduğunu anlatıyoruz, gençlerimize.
Hocam teşekkür ediyorum, bize bıraktığın tüm eserlerin için, hayatıma kattığın bütün güzellikler için ve eserin Hüseyin Baş için.
- Hüseyin Baş ile adım adım Anadolu / 21.07.2023
- Özlemle / 14.04.2023
- Asgari ücret müjde mi, hayal kırıklığı mı? / 26.12.2022
- Kader / 18.10.2022
- Şaka değil, kapıdaki açlık / 25.07.2022
- Allah’ım afetsiz ver / 11.07.2022
- Haydar Baş Üniversitesi -II- / 23.04.2022
- Haydar Baş üniversitesi / 14.04.2022
- Ata’nın huzurunda / 25.03.2022