AKP iktidarı, tek başına ve ezici çoğunluğuyla 4 yıla yakın zamandan beri iktidarda bulunmaktadır. Buna rağmen, insafı elden bırakmadan söylersek, sağlık alanında evrak bürokrasisini azaltma dışında, milletimizin hiçbir meselesi halledilmiş değildir.Problemler yumağı karşısında siyaset, bizzat Meclis'te "reel tıkanma" yaşamaktadır. Çünkü toplumun sıkıntılarına reel çözümler üretilememektedir. İktidar ile meclis içi muhalefet arasındaki Karagöz-Hacivat orta oyununu andıran ilişkiler yumağı ise, bu çözümsüzlüğe ve tıkanıklığa katalizör etkisi yapmaktadır.Toplumun problemlerine reel çözümler üretilemeyişi, iktidar partisi başta olmak üzere Meclis'teki partilerin sadece "program veya çözümden yoksun" olmalarından kaynaklanmıyor; aynı zamanda "milli duruş ve milli düşünce ameliyesi"nden de mahrum olmalarından kaynaklanıyor.Irak'ın işgalinde Meclis'in "ABD tezkeresi"ni reddettiği bir süreçte, Anayasal ihlali göze alarak Türk hava sahasından Amerikan savaş uçaklarına 4500'ü aşkın sorti imkanı tanımakla öykünen AKP iktidarının, "milli duruş" sahibi olduğunu söylemek abes olsa gerektir. AB ve IMF karşısındaki "omurgasız duruş"lar da, aynı şekilde ma'lûldur; milli olmaktan uzaktır, toplumun menfaatine değildir.İktidar ve Meclis içi muhalefet, az veya çok maalesef bu "manda illeti"ne müpteladır. AKP iktidarı öncesi Meclis'te Başbakanlık ve bakanlık koltuklarını işgal etmiş Meclis dışı muhalefet de, gerçekte "reel çözüm ve milli duruş"tan mahrumdurlar. Lakin BTP'nin açtığı "milli çığır"la birlikte yükselen değer "milli"lik olunca, Meclis dışı birçok muhalefet partisi de konjonktüre ayak uydurma ve esen "milli rüzgar"dan yel kapma namına "milli çözüm" ve "Kuvay-ı Milliye" demeye başladılar. Fakat bu "kopyacı söylem"lerin de içi boştur, altı doldurulmamıştır, yıllardan beri süregelen kronik istismar ve göz boyama ameliyesinin benzeridir... O kadar. ABD, AB, Vatikan, IMF gibi küresel güçlerin ve onların dümen suyundaki yerli besleme medyanın, Kuvay-ı Milliyeyi "çeteci"lik, "milli duruş"u ise "milli veba" olarak takdim ederek oluşturmaya çalıştığı psikolojik baskı karşısında, ne iktidarın, ne de muhalefet partilerinin dik durmasını sağlayacak milli bir programları, milli bir çözümleri vardır. İşte Meclis, tam bu noktada tıkanmaktadır.Meclis'in tıkandığı alanlarda durumda vazife çıkartılması doğaldır.Meclis, milletin meselelerinin çözümünde tıkanırken, küresel güçlerin taleplerinin karşılanmasında tıkır tıkır işlemektedir.Meclis, ekonomik alanda tıkanmıştır. Meclis, 430 milyar doları bulan iç-dış borç yükü hususunda tıkanmıştır. Meclis, işsizlik konusunda tıkanmıştır. Meclis, piyasadaki "para kıtlığı" hususunda tıkanmıştır. Meclis, milletin her geçen gün hızla açlık ve yoksulluğa doğru sürüklenmesi hususunda tıkanmıştır. Meclis, açlık, yoksulluk, işsizlik ve borç batağı sebebiyle intihar eden vatan evlatları ve dağılan aileler hususunda tıkanmıştır.Ne AKP'nin bir çözümü vardır, ne de muhalefetin. BTP'den gayrı "Milli Ekonomi Modeli" bulunan bir başka adres yoktur.Dolayısıyla Türk ekonomisinin vaziyeti, acil ve yakın bir milli güvenlik meselesi halini almıştır. Laiklik tartışmaları gibi sair gündemler ise, sanal gündemlerdir. Süleyman Demirel'in "Laiklik konusunda kaygısı olan varsa, Millî Güvenlik Kurulu'na getirir" şeklindeki 28 Şubat'ı okşayan aklı, milletimizin "gerçek yara"sına tuz basmak, gündemi saptırmak isteyenlerin değirmenine su taşımaktır.Vatan evlatları açlıktan, yoksulluktan ve işsizlikten intihar ediyor; birileri ise klasik ve müflis usullerle toplumu birbirine katacak şekilde laikliği kaşıyor. Halbuki asıl dert, Türk ekonomisinin vahim gidişatıdır, milli çözümden yoksunluktur, milli duruştan mahrumiyettir. Gerisi "milletin karnını doyurmayan sanal atışmalar"dır.Meclis, bu "vahim gidişat"ta tıkamış vaziyette ise, muhalefet de kâğıt üstünde de olsa herhangi bir çözüm sunamıyor ise; doğal olarak ufukta görünen iki yol vardır: Ya BTP iktidarı, ya da durumdan vazife çıkarmaktır.Durumdan vazife çıkartanlar için de "Milli Ekonomi Modeli"ne başvurmaktan başka yol yoktur.Sadece Türk ekonomisinin vahim durumundan vazife çıkartmaya çalışanların değil, tüm dünyada liberal sömürünün vahim işgalleri durumundan vazife çıkartanların, yegâne başucu kitabı BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'dir.Türkiye'nin ve dünyanın yeni "kırmızı kitabı Milli Ekonomi Modeli"dir.AKP iktidarı, Türk Milleti tarafından bu "kırmızı kitap" taş gibi önüne konmadan veya Türk ekonomisinin gidişatı MGK'nin "tek gündem maddesi" haline gelmeden önce BTP Genel Başkanı'ndan ve Milli Ekonomi Modeli'nden dürüstçe istifade etmeyi denemelidir.Meclis'in tıkanıklığını ancak BTP iktidarı açabilir.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019