Ama, avını parçaladıktan sonra? Timsahlar da ağlar ama, bulunduğu arazide gayet sinsi bir şekilde gizlenerek ve kilitlendiği avının çırpınmasına dahi fırsat vermeden midesine indirdikten sonra? Aslında timsahların ağlaması, timsahların göz yaşı, midesine indirdiği avını hazmetme zorluğundan, zahmetinden kaynaklanmaktadır. İnsanlar aleminde, milletlerin- toplumların hayatında da benzer sahnelere zaman zaman şahit olmaktayız. Kale kapısını içerden açmak için düşmandan rüşvet almış, bir takım vaatler almış olan iş birlikçiler, içinde yaşadıkları topluma ihanet eden karaktersizler, içerden kapıları açarak baskın yapılmasında birinci derecede rol aldıkları halde, içerde çığlık atanlarla, yakınlarını kaybedip feryad eden acılı insanlarla beraber rol icabı ağlarlar. Bunlar timsah karakterli insanlardır. İçinde yaşadıkları, hatta yönettikleri toplumların, düşmanlar tarafından, bölünüp-parçalanması ve kolay lokma haline gelmesi için gereken bütün adımları atarlar, düşmanın ekmeğine sürülmedik yağ bırakmazlar, tehlikeyi ört-bas etmek için ne gerekiyorsa yaparlar,düşmanı dost göstermek için milleti n gözüne perde çekerler, iş işten geçtikten sonra da milletle beraber oturup ah-vah ederler. Bunlar hiç tartışmasız timsah karakterli tiplerdir. Milletler,toplumlar içlerinde saklanan bu timsah tipli insanları şerlerinden, ihanetlerinden emin olacak kadar tanımadıkça, her devirde,her dönemde en sevdiklerini, en kutsal değerlerini kurban vermeye devam edeceklerdir. Elinde Kur'an gibi bir kitap, arkasında on dört asırlık bir İslam tarihi tecrübesi olan Müslüman Türk milletinin bu gün hala bu tür timsah numaralarını çözemiyor olması, hala türlü türlü oyunlara gelmesi acınacak bir durumdur. Eldeki ışıktan, tarihi tecrübeden istifade edemeyip her defasında kayalara toslamak, elbette bir millet için büyük bir talihsizliktir. Talihsizliği talihe çevirmek de elbette milletlerin kendi elindedir. "Sizden, sözü saklayan da açıklayan da geceye sığınıp gizlenen de gündüz yol alan da onun için birdir. "
"Her biri için onu önünden ve arkasından izleyen gözcüler vardır ki, kendisini Allah'ın emrine bağlı olarak koruyup denetlerler. Gerçek şu ki Allah, bir toplumun mâruz kaldığı şeyleri, onlar, birey olarak içlerindekini/birey olarak kendilerine ilişkin olanı değiştirmedikçe, değiştirmez. Allah bir topluma bir perişanlık dileyince de artık onu geri çevirecek bir güç yoktur. Ve onlar için Allah'ın berisinden koruyucu bir dost da olamaz." R'ad: 10-11)
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Tüketilen sadece kaynaklar mı? / 25.04.2024
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024