Hükümet duygusal bir şekilde, TL'yi öne çıkarmaya kalktı. Hatta camilerde hutbeler verildi, öğüt ve nasihatlar çekildi.
Fakat unutulan bir şey vardı; ipin ucu başkasının elinde idi. Zira dalgalı kurun anlamı budur. Adam istediği gibi dalga geçer. Bir indirir, bir çıkarır, senin umudunu gırtlağına tıkar.
Yıllardan beri bu hata yapılıyor. Yabancı prensiplerle çözüme gidileceği sanılıyor. Apaçık bir kapitalist kurum olan IMF kural koyuyor, bizimkiler bu kurallara göre oynuyorlar. Sonra bir anda farklı duygular, düşünceler gündeme geliyor. Fakat sonuç hüsran oluyor.
Bu taklitçi anlayış, insanımızı gerçeklerden kopardı. 2001 yılının ilk yarısında büyüme hızımız eksi on ikilere geriledi. Türkiye 56 yıldan beri en kötü noktaya indi. Hala daha durumun iyiye gittiğini söyleyenler var. Hala daha Derviş'in başaracağını söyleyenler var.
Ekonomide bu yanlış tarz devam ettiği sürece, başarıya ulaşmak imkansızdır. Türkiye'nin durup bir durum değerlendirmesi yapması gerekir. Çünkü olaylar giderek sosyal patlamaya götürüyor. Öyle bir zaman gelebilir ki isteseniz de, olayların önüne geçemezsiniz.
Bir de insanımızın çürüdüğünü, bozulduğunu hesaba katınca iş daha da çıkmaza girmektedir.
Yapılan yolsuzluklar, hırsızlıklar, vurgunlar göz önüne alınırsa görülecektir ki, bu işlerin failleri diplomasız, parasız, çoban, çiftçi ve benzeri insanlar değil. Aksine büyük iş adamları, diplomalılar, siyasetçiler başı çekiyor. Bu olaylar, insanımızın çürüdüğünü, bozulduğunu göstermektedir.
Ekonomideki yanlış yol seçimi ve insanımızın çürümesi ülkenin batmasına sebep olmuştur. Yapılacak iş yanlıştan vazgeçmek ve doğru çözüm üretmektir.
Hem eğitim millileşmeli, insanımız kendi yararına kazanılmalıdır. Bunun için ideolojik saplantılardan bir an önce çıkılmalıdır. İmanımızın istediği model tarihten süzülerek ortaya konmalı.
Hem de ekonomide milli çözümlere dönmek gerekir. Artık kapitalist ve sosyalist çözümler terk edilmelidir. Türk toplumu tarihten getirdiği değerlerini çağın yenilikleriyle sentez edip milli çözümler bulmak zorundadır.
Türkiye yer altı ve yer üstü kaynaklarını iyi değerlendirmelidir. Proje mukabili olarak para basıp emisyonu genişletmeli, parayı geniş kitlelere yayarak üretimi ve ihracatı artırmalıdır. Bu konuda Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in teklif ettiği ve ortaya koyduğu projeler orijinaldir. Dikkatle incelenmeli ve uygulamaya konulmalıdır.
Sabit kura geçilmeden TL teklifi havada kalmak zorundadır. Zira Tahtakaleye girecek olan yabancılar, piyasa ile istediği gibi oynayacak, ekonominin yanında umut da tükenecektir.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey, bu konuyu da vukufla ortaya koyuyor. Muvaffak olmak için önce sabit kuru teklif ediyor. Sabit kur olmadan TL'ye itibar kazandırmanın mümkün olmadığını söylüyor.
Evet Türkiye çürüyen insanına acilen bir çare bulmalı ve ekonomide milli çözümlere dönmelidir. Zira elin atına binen çabuk iner.
Fakat unutulan bir şey vardı; ipin ucu başkasının elinde idi. Zira dalgalı kurun anlamı budur. Adam istediği gibi dalga geçer. Bir indirir, bir çıkarır, senin umudunu gırtlağına tıkar.
Yıllardan beri bu hata yapılıyor. Yabancı prensiplerle çözüme gidileceği sanılıyor. Apaçık bir kapitalist kurum olan IMF kural koyuyor, bizimkiler bu kurallara göre oynuyorlar. Sonra bir anda farklı duygular, düşünceler gündeme geliyor. Fakat sonuç hüsran oluyor.
Bu taklitçi anlayış, insanımızı gerçeklerden kopardı. 2001 yılının ilk yarısında büyüme hızımız eksi on ikilere geriledi. Türkiye 56 yıldan beri en kötü noktaya indi. Hala daha durumun iyiye gittiğini söyleyenler var. Hala daha Derviş'in başaracağını söyleyenler var.
Ekonomide bu yanlış tarz devam ettiği sürece, başarıya ulaşmak imkansızdır. Türkiye'nin durup bir durum değerlendirmesi yapması gerekir. Çünkü olaylar giderek sosyal patlamaya götürüyor. Öyle bir zaman gelebilir ki isteseniz de, olayların önüne geçemezsiniz.
Bir de insanımızın çürüdüğünü, bozulduğunu hesaba katınca iş daha da çıkmaza girmektedir.
Yapılan yolsuzluklar, hırsızlıklar, vurgunlar göz önüne alınırsa görülecektir ki, bu işlerin failleri diplomasız, parasız, çoban, çiftçi ve benzeri insanlar değil. Aksine büyük iş adamları, diplomalılar, siyasetçiler başı çekiyor. Bu olaylar, insanımızın çürüdüğünü, bozulduğunu göstermektedir.
Ekonomideki yanlış yol seçimi ve insanımızın çürümesi ülkenin batmasına sebep olmuştur. Yapılacak iş yanlıştan vazgeçmek ve doğru çözüm üretmektir.
Hem eğitim millileşmeli, insanımız kendi yararına kazanılmalıdır. Bunun için ideolojik saplantılardan bir an önce çıkılmalıdır. İmanımızın istediği model tarihten süzülerek ortaya konmalı.
Hem de ekonomide milli çözümlere dönmek gerekir. Artık kapitalist ve sosyalist çözümler terk edilmelidir. Türk toplumu tarihten getirdiği değerlerini çağın yenilikleriyle sentez edip milli çözümler bulmak zorundadır.
Türkiye yer altı ve yer üstü kaynaklarını iyi değerlendirmelidir. Proje mukabili olarak para basıp emisyonu genişletmeli, parayı geniş kitlelere yayarak üretimi ve ihracatı artırmalıdır. Bu konuda Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in teklif ettiği ve ortaya koyduğu projeler orijinaldir. Dikkatle incelenmeli ve uygulamaya konulmalıdır.
Sabit kura geçilmeden TL teklifi havada kalmak zorundadır. Zira Tahtakaleye girecek olan yabancılar, piyasa ile istediği gibi oynayacak, ekonominin yanında umut da tükenecektir.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey, bu konuyu da vukufla ortaya koyuyor. Muvaffak olmak için önce sabit kuru teklif ediyor. Sabit kur olmadan TL'ye itibar kazandırmanın mümkün olmadığını söylüyor.
Evet Türkiye çürüyen insanına acilen bir çare bulmalı ve ekonomide milli çözümlere dönmelidir. Zira elin atına binen çabuk iner.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Baki Bektaş / diğer yazıları
- Gerçek hayat ahiret hayatıdır / 09.09.2003
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002