Trabzonluya da bu yakışırdı

Trabzon'da Cumartesi günü yapılan Bağımsız Türkiye mitinginde alanı dolduran muhteşem kalabalık, anlayana şunu da haykırıyordu; "Prof. Dr. Haydar Baş, düşünceleriyle, tespit ve projeleriyle şöhreti ülke hudutlarını aşmış büyük bir düşünce ve ufuk insanı olsa da aynı zamanda 0 bizim hemşehrimizdir de."Evet alanı dolduran binler bunu, hem de bazı kulakları yırtarcasına haykırdı.Muhteşem bir miting organizesine imza attı Trabzon teşkilatı.İl Başkanı Nihat Hekimoğlu başta olma üzere tüm teşkilat mensuplarına teşekkür ve tebrikler.Düşündüm de.Tarihi şahsiyetlerin kaderi hep "geç anlaşılmak olmuştur" ama anlaşılınca da çok iyi sahiplenilmişlerdir.Açın tarihin sayfalarını bunu göreceksiniz.Neredeyse bütün peygamberler, bütün hak dostları o doğup büyüdükleri yerlerde bazı zorluklarla karşılamışlar, ama o zor anlaşılma sonrası sağlam kabullenme devri başlamıştır.Fikir ve aksiyon mensupları da o "zor ve biraz geç anlaşılmayı" yaşayanlardan olmuşlardır.Çünkü onlar tek düzeliğe meydan okuyan, mutlaka bir şeyler, hatta çok şeyler yapmanın gereğine, ne pahasına olursa olsun inanan ve sadece söylemeyip yapan insanlar olmuşlardır.Tekrar mitinge gidelim.Mitingin en dikkat çeken bir başka yönü çok farklı bir katılımın sergilenmesiydi..Çok farkı bir kitle vardı Atatürk Meydanı'nda.Geçmişi çok farklı düşünce ve görüşten katılımcı vardı mitingde.Ama hepsinin ortak düşüncesi ülkenin çok ciddi bir tehdit ve tehlikeyle karşı kaşıya olduğunu, iç gaflet ve ihanetin dış ihtiras ve işgal özlemcileriyle yekahnek gazel misali tam bir uyum halinde dans ettiğini ve bir koroda aynı şarkıyı söylediğinin farkındaydılar.Bir de şunun farkındaydı, Trabzonspor gibi, ülke de aynı hali yaşıyordu ve ne ilginç bir tesadüftü ki, her iki vahametin sorumluları da çok eski ahbaplardı.Miting sürerken hükümet istifa sloganlarına miting sonrası Nuri Albayrak istifa sloganlarının eklenmesi bundan olsa gerekti.Prof. Dr. Haydar Baş hocam, peşpeşe gelen mitinglerin o yorucu temposuna aldırmadan, değme delikanlıları cebinden çıkartacak bir dinçlikle ve dirilikle Trabzon mitinginde de muhteşemdi.Kürsü hakimiyetine, meselelere olan hakimiyet de eklenince katılımcıların coşkusu arttıkça arttı.Her zaman şu hususun sorgulanmasını isterim ve beklerim.Ülkemizde kırkın üstünde siyasi parti var. İsim partilerini de ekleyince bu sayı biraz daha artar.Bütün bu siyasi parti liderlerinden kaçı Prof. Dr. Haydar Baş'ın dillendirdiklerini dillendiriyor?Hiçbiri.Aynı feryatı başka yapan var mı?Yok.Aynı projeleri başka anlatan var mı?Yok.Aynı kararlığı sergileyen var mı?Yok.  Peki eğer ülkede bu anlatılan tehlikeler varsa, bu ülkenin sevdalısı olduğunu söyleyenler niye başka şeylerle meşgul?Yıl 1980'den bu yana 27 sene geçti.Dile kolay çeyrek asırdan 2 sene fazla.Evet 27 sene oldu Prof. Dr. Haydar Baş ile olan birlikteliğim.Bu çeyrek asırlık zaman dilimi içinde ben iki şeyi bolca dinledim kendilerinden.Allah'a kul olun,Vatanı sevin.Ne yaptıysa, ne yazıp ne söylediyse hep bu iki ana sütunun üzerine bina edilen şeylerdi.Hiçbir şeyi fis-kos kabilinden konuşmayı sevmeyecek kadar sözünün eri bir insandır üstat.Bugün söylediğini yarın, birilerinin alışkanlık haline getirdiği bir anlayışla "çok afedersiniz heyecanlanmıştım" türü mazeretlerle çiğneyip yutmayacak kadar mert mi mert, doğru bildiğini ne pahasına olursa olsun haykıracak kadar da gözü kara bir insandır üstat.Banisi olduğu kurum ve kuruluşlarda hiç kimseye, ne din aleyhinde, ne de vatanın bölünmez bütünlüğünü olumsuz etkileyecek bir cümleyi ne söyletmiş, ne de yazdırmıştır."Dinî ve Millî Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler" isimli muhteşem eseri hem muhteva olarak hem de eşsiz olması açısından bu iddiamıza en sağlam delillerden bir başkasıdır.Bir derdin ve sevdanın ürünüdür o eser. Ülkenin parsel parsel satıldığı bir zamanda, duruma göre bazen seyirci, bazen de oyuncu olanların, bu tehlikeli gidişi hançeresini yırtarcasına haykıran insanı bölücü ilan etmesinin sebebi şu olabilir.Prof. Dr. Haydar Baş'ın gönüllere çaldığı maya tutmuştur.Prof. Dr. Haydar Baş'a kadar, kaç kişinin ağzından; "sivil-asker, devlet-millet barışmalıdır, var olmamızın yekane şartı budur, eğer bu husumeti sürdürürsek Allah belamızı verir" gibi bir cümle işittiniz?İşitmediniz.Ben işitmedim.Birileri bu kavganın sürmesini istiyor.Çünkü var olmaları bu kavganın var olmasına bağlı. Bu kavga biterse biz de biteriz korkusudur onları müfteri yapan.Şu tarihe kadar uğradığı sayısız haksızlıklara rağmen Prof. Dr. Haydar Baş'ı devlete hakaret ettiremeyenler kuduruyordu aslında.Bunun bir uzantısıydı iftira atmak.Gereken cevabı miting konuşmasında vermişti."BTP kurulduğu gün bir dedikodu başladı. Bu partiyi derin devlet kurdurdu, asker kurdurdu. Bu devam etti. Sonunda BTP mayası tutunca, bu sefer de derin devlete, askere mesaj veriyorlar. Dün asker kurdurdu diyenler bugün şu mesajı veriyorlar: Sakın ha bununla beraber olmayın, bu tarikatçıdır. Bunu söyleyen mihraklara diyorum ki, siz dün mü doğru konuştunuz, bugün mü? Siz hiçbir zaman doğru konuşmadınız. Sizin maksadınız devlet ile milleti, sivil ile askeri karşı karşıya getirmek. Ama yüce Türk milleti sizin kurduğunuz planı, projeyi çok iyi biliyor ve kısmet olursa önümüzdeki seçimde bunun cevabını çok iyi verecektir. Biz elhamdülillah Müslümanız. Biz fundemantalist değil dindarız, şovenist değil milliyetçiyiz, vatanın, milletin, devletin, sivilin askerin, topyekun Türk milletinin sahibiyiz. Türk milletinin kendisiyiz."Hem vatanı seveceksin, hem dindar olacaksın hem de milliyetçi olacaksın, sonra da iftiralara maruz kalmayacaksın, ne gezer.İşin kaderi bu.Şurası çok iyi bilinmeli ki, dindarlığı devlete husumette bulanla, devleti koruma iddiasıyla dine hakaret edenlerin hiçbiri iyi niyet taşımıyor.  Gelinen noktaya bakmak kafi.