logo
18 NİSAN 2024

Türk askeri Ortadoğu'ya gitmemeli

29.07.2006 00:00:00
Selçuk Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Birol Akgün, Radikal'de yeralan yazısında, Türk askerinin Lübnan'a gönderilmesinin hata olduğunu kaydediyor İrail'in Güney Lübnan'a yönelik başlattığı saldırı ikinci haftasında da tüm hızıyla devam ediyor. Bölgede tam anlamıyla bir insanlık trajedisi yaşanıyor. Irak'ta ABD işgali ertesinde başlayan çatışmalar giderek bir iç savaşa doğru evrilirken; İran'la ABD arasındaki nükleer kriz BM'ye taşınırken, İsrail'in aniden Filistin'e ve Lübnan'a saldırması Ortadoğu'da barış adına son çeyrek asırda elde edilen tüm kazanımları alıp götürdü. Bölge bir kez daha kan, vahşet ve gözyaşına boğulurken, siyasi durum 1980'lerin başına dönmüş gibi görünüyor. Üstelik bu gelişmeler kendisini Ortadoğu'ya barış, demokrasi ve insan hakları getirmeye adamış Bush yönetiminin gözleri önünde ve hatta açık desteğiyle yapılıyor. Lübnan hükümetinin resmi açıklamalarına göre, ölü sayısı şimdiden 600'ü geçti. Bombalama ve çatışmalar nedeniyle evlerini terk edenlerin sayısı ise 750 bini buldu. İçlerinde Türklerin de bulunduğu binlerce yabancı zor şartlarda tahliye edilirken, çatışan tarafların açıklamaları ve büyük güçlerin ilgisizliği nedeniyle savaşın İran ve Suriye'yi de içine alacak biçimde genişleme riski her geçen gün artıyor. Bölgedeki dengeler göz önüne alındığında, taraflar arasında sağlıklı diyalog kurabilecek ülkelerin başında ise Türkiye geliyor. Aşağıda İsrail Hamas ve Hizbullah arasında tırmanan krizin küresel ve bölgesel yansımaları ve muhtemel sonuçları değerlendirilecektir. 'Önleyici savaş' kavramı Öncelikle ortaya çıkan krizin hangi uluslararası konjonktürde geliştiğini irdelemek gerekir. 11 Eylül olayları sonrasında Bush doktrini diye bilinen ve ülke güvenliğine yönelik potansiyel tehditleri aktif hale gelmeden kaynağında kurutmayı hedefleyen 'önleyici savaş' kavramı ABD tarafından dünyaya yeni güvenlik politikası olarak ilan edilmiştir. Nitekim bu çerçevede ABD, 2003 yılında tek taraflı bir kararla Birleşmiş Milletler ve uluslararası toplumun rızası olmaksızın egemen bir devlet olan Irak'ı işgal etmiştir. Bu uygulama ise yerleşmiş uluslararası hukuk düzeninin kuvvete dayanılarak değiştirilmesi demektir ki, bugün İsrail'in Lübnan'a yönelik askeri harekâtı Ehud Olmert hükümetince aynı gerekçelerle temellendirilmektedir. Bush yönetimi İsrail'in saldırılarını sıcak takip ve terörle mücadele gerekçeleriyle açıkça ve resmen desteklediğini ilan ederken, ABD Kongresi de hem senatoda hem de Temsilciler Meclisi'nde İsrail'i destekleyen ve çatışmanın sorumlusu olarak Hizbullah ve Hamas'ı gösteren kararlar aldı. Dahası savaş devam ederken Amerikan yönetimi İsrail'in acilen satın almak istediği ve Lübnan'daki Hizbullah sığınakları için kullanılacağı açıklanan kritik önemdeki bazı güdümlü silahların satışına da jet hızıyla onay verdi. Masumlar hedef alınıyor Son olaylarda görüldüğü gibi, bazı sınır olaylarının bahane edilerek Lübnan topraklarına 10 günde 1500 sortilik hava akımı düzenlenmesi ve bir asker için tüm Gazze halkının topluca cezalandırılması karşısında, taraflara sağduyu ve ateşkes önermek yerine masum halkın yaşam alanlarını harabeye çeviren ve etrafı duvarlarla çevrili bir bölgede onları adeta toplu biçimde açlık ve ölüme terk eden İsrail'in yanında yer almak, ABD gibi hegemonik bir güç için rasyonel bir temelde izah edilmesi güç bir dış politika tercihidir. Bu, olsa olsa ABD stratejik aklının işbaşındaki Neo-Con'ların (yeni muhafazakârlar) körü körüne İsrail aşkına kurban edilmesidir. Hamas ve HizbullahABD ve İsrail'in son çatışmaların İran ve Suriye tarafından kışkırtıldığı iddiası ise tartışmalıdır. Öncelikle, Ortadoğu'daki sorunların anası Filistin sorunudur. Filistinlilere kendi devletlerini kurma hakkı tanınmadan Ortadoğu'da silahların susmasını, şiddet sarmalının sona ermesini ve kalıcı barışın tesisini beklemek hayalcilik olur. Hamas ve Hizbullah tipi silahlı örgütler İsrail'in kuruluşundan beri benimsediği yayılmacı dış politikasını durdurmaya yönelik toplumsal direnişi örgütleyen hareketlerdir. Hamas'ın intihar saldırılarının ve Hizbullah'ın gerilla taktiklerinin İsrail'e karşı geçmişte başarılı olduğuna ilişkin örnekler de vardır. Bu nedenle, son iki yılda açıkça ABD tarafından savaşla tehdit edilen İran ve Suriye'nin ABD ve onun bölgedeki jandarması olarak algılanan İsrail'e karşı söz konusu örgütleri harekete geçirmek istemeleri ise kuvvetle muhtemeldir. Ancak bu örgütlerin İran ve Suriye'nin emrinde olduğunu iddia etmek gerçeği tam olarak yansıtmamaktadır. Hem Hizbullah'ın hem de Hamas'ın kendi siyasi gündemleri ve askeri amaçları vardır. Ancak parasal kaynak, siyasal, lojistik ve silah desteği sağlama gibi konularda ise İran ve Suriye ile işbirliği yaptıkları da doğrudur. Açıkçası, bu işbirliği göründüğünden daha karmaşık bir simbiyotik ilişkiler ağına sahiptir.
3 ilçede okullar tatil edildi
Tokat depremle sarsıldı
Katil İsrail'de siyasi kriz
'Savaş Kabinesi feshedilsin'
Öyle büyük bir bela ki
Kansere yakalanma oranını katlıyor
Hayır çeşmesi yaparken toprak kaydı
2 kişi hayatını kaybetti
Çinlilerden 5G çıkarması
Teknoloji avcıları İstanbul'da buluşacak
'Almanya bizi kıskanıyor mu' dediniz?
Türkiye enflasyonda Nijerya'yı ikiye katladı
CHP parlamenter sistem hedefinden vaz mı geçti?
Yeni anayasada kritik düğüm
3 kişi gözaltına alındı
İşletme belgesi iptal edildi
'Sanki ülkeyi yöneteceklerini zanneden zavallılar'
CHP'ye seçim mesajı
TFF Başkanlığı için ilk aday çıktı
"Söz veriyoruz sizi mahcup etmeyeceğiz"
Milletvekili Bursalı'ya 'ıstakoz' tepkisi sürerken
Türkiye'deki fiyatları araştırdık
Cari işlemler 3.2 milyar dolar açık verdi
Temel neden: Altın ve enerji ithalatı
İhracatta 'miktar' arttı, 'değer' düştü
Emeğimiz daha ucuza gidiyor!
Nimbus Projesi ile İsrail ne yapmak istiyor?
Google çalışanları protesto etti
Sivas-İstanbul yüksek hızlı tren seferleri başlıyor
7 saat 18 dakika sürecek
3 ilçede okullar tatil edildi
Tokat depremle sarsıldı
Katil İsrail'de siyasi kriz
'Savaş Kabinesi feshedilsin'
Öyle büyük bir bela ki
Kansere yakalanma oranını katlıyor
Hayır çeşmesi yaparken toprak kaydı
2 kişi hayatını kaybetti
Çinlilerden 5G çıkarması
Teknoloji avcıları İstanbul'da buluşacak
'Almanya bizi kıskanıyor mu' dediniz?
Türkiye enflasyonda Nijerya'yı ikiye katladı
CHP parlamenter sistem hedefinden vaz mı geçti?
Yeni anayasada kritik düğüm
3 kişi gözaltına alındı
İşletme belgesi iptal edildi
'Sanki ülkeyi yöneteceklerini zanneden zavallılar'
CHP'ye seçim mesajı
TFF Başkanlığı için ilk aday çıktı
"Söz veriyoruz sizi mahcup etmeyeceğiz"
Milletvekili Bursalı'ya 'ıstakoz' tepkisi sürerken
Türkiye'deki fiyatları araştırdık
Cari işlemler 3.2 milyar dolar açık verdi
Temel neden: Altın ve enerji ithalatı
İhracatta 'miktar' arttı, 'değer' düştü
Emeğimiz daha ucuza gidiyor!
Nimbus Projesi ile İsrail ne yapmak istiyor?
Google çalışanları protesto etti
Sivas-İstanbul yüksek hızlı tren seferleri başlıyor
7 saat 18 dakika sürecek

Üç ilçede eğitim ve öğretime 1 gün ara verildi

Tokat merkezli 2 depremin merkez üssü olan Sulusaray ile depremden etkilenen Artova ve Yeşilyurt ilçelerinde eğitime ara verildi.
18.04.2024 07:12:00
Haber Merkezi
Üç ilçede eğitim ve öğretime 1 gün ara verildi
Üç ilçede eğitim ve öğretime 1 gün ara verildi
Tokat Valiliği gece yaşanan 2 depremin merkez üssü olan Sulusaray ile depremden etkilenen Artova ve Yeşilyurt ilçelerinde eğitime ara verildiğini açıkladı.

Yapılan açıklamada "Tokat ilimiz Sulusaray ilçemizde 4,7 ve 4,1 büyüklüğünde meydana gelen 2 deprem nedeniyle Sulusaray, Yeşilyurt ve Artova ilçelerimizde eğitim ve öğretime 1 (bir) gün ara verilmiştir" denildi.


Anayasa Mahkemesinden bir tartışılacak karar daha

 
 
Anayasa Mahkemesi, CHP'nin açtığı iptal davası üzerine, terör suçlarından tutuklu veya hükümlü bulunanların duruşmalara belirli kıyafetler giyerek katılmasını zorunlu tutan düzenlemeyi iptal etti.
17.04.2024 23:00:00
AA
Anayasa Mahkemesinden bir tartışılacak karar daha
Anayasa Mahkemesinden bir tartışılacak karar daha

Anayasa Mahkemesi, CHP'nin açtığı iptal davası üzerine, terör suçlarından tutuklu veya hükümlü bulunanların duruşmalara belirli kıyafetler giyerek katılmasını zorunlu tutan düzenlemeyi iptal etti. Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, CHP, 7079 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun'un bazı maddelerinin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesinde iptal davası açtı. Yüksek Mahkeme, Kanun'un 97. maddesiyle 5275 sayılı Kanun'a eklenen ek 1. maddenin (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin ve 117. maddesiyle 375 sayılı KHK'ya eklenen ve terör suçlarından tutuklu veya hükümlü bulunanların duruşmalara belirli kıyafetler giyerek katılmasını zorunlu tutan ek 21. maddenin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verdi.

Gerekçede, "Kişinin istediği kıyafeti giymek yerine ceza infaz kurumunca verilen kıyafeti giymek zorunda olmasının söz konusu kıyafetin türü de dikkate alındığında kişinin maddi ve manevi varlığının korunması, geliştirilmesi hakkını sınırlandırdığı açıktır" denildi.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminin ardından açılan davalarda yargılananların, badem kurusu ve gri renkte tek tip tulum giyerek duruşmalara katılması kararlaştırılmış, 2017'de yasalaşan düzenlemenin Adalet Bakanlığınca hazırlanacak yönetmeliğin yürürlüğe girmesinin ardından uygulanacağı açıklanmıştı. Ancak süreçte yönetmelik yayımlanmamış, tutuklu ve hükümlülere tek tip tulumlar giydirilmemişti. AA

2 aydır İstanbul Havalimanı'nda yaşıyordu, bir ret daha yedi

Kanada'da oturum süresinin dolmasının ardından vize başvurusu kabul edilmeyince İstanbul Havalimanı'nda yaşamaya başlayan İranlı Dr. Shiva Kaviani, bir aydır Silivri'deki Geri Gönderme Merkezi bekliyor
17.04.2024 17:13:00 / Güncelleme: 17.04.2024 17:18:04
İHA
2 aydır İstanbul Havalimanı'nda yaşıyordu, bir ret daha yedi
2 aydır İstanbul Havalimanı'nda yaşıyordu, bir ret daha yedi
Kanada'da oturum süresinin dolmasının ardından vize başvurusu kabul edilmeyince İstanbul Havalimanı'nda yaşamaya başlayan İranlı Dr. Shiva Kaviani, bir aydır Silivri'deki Geri Gönderme Merkezi bekliyor. İranlı akademisyenin bu süreçte Kanada'ya bir vize başvurusu daha yaptığı ancak bu başvurusunun da reddedildiği öğrenildi.

Kanada'nın Toronto şehrinde yaşayan İranlı akademisyen Dr. Shiva Kaviani, oturum süresinin dolmasının ardından vize başvurusunda bulunmak üzere ülkesi İran'a geri dönmüş ve buradan Kanada'ya gitmek için vize başvurusunda bulunmuştu. Vize başvurusuna ret cevabı alan Kaviani, bunun üzerine geçtiğimiz ocak ayında Gürbulak Sınır Kapısı üzerinden Türkiye'ye giriş yapmıştı. Ancak vize reddi alan akademisyen, Kanada'ya gidememiş ülkesine de gitmek istemeyince İstanbul Havalimanı'nda yaşamaya başlamıştı. İki ay boyunca havalimanında yaşayan ve çalışanların yardımcı olduğu Kaviani, ardından Silivri'deki Geri Gönderme Merkezi'ne teslim edilmişti.

Geri Gönderme Merkezinde kalıyor

Silivri'de bulunan Göç İdaresi Başkanlığına bağlı Geri Gönderme Merkezine götürülen İranlı akademisyen bir aydır burada kalıyor. Yetkililer akademisyenin durumu konusunda İran ve Kanadalı ilgililer ile bir görüşme yaptı. Kanada, İranlı Dr. Shiva Kaviani'nın yeniden yaptığı vize başvurusunu kabul etmedi. Akademisyen de ülkesi İran'a geri dönmek istemediğini yetkililere bildirdi.

AKOM'dan İstanbul için sağanak uyarısı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Afet Koordinasyon Merkezi (AKOM), kentte yerel ve gök gürültülü sağanak geçişlerinin etkili olmasının beklendiğini duyurdu.
17.04.2024 16:30:00
Haber Merkezi
AKOM'dan İstanbul için sağanak uyarısı
AKOM'dan İstanbul için sağanak uyarısı
AKOM'dan yapılan açıklamada, İstanbul başta olmak üzere yurdun batı bölgelerinin Orta Akdeniz üzerinden gelmesi beklenen alçak basınç sisteminin etkisi altına gireceği belirtildi.

İl genelinde yerel sağanak ve gök gürültülü sağanak yağış geçişlerinin yaşanacağının tahmin edildiği kaydedilen açıklamada, 25-28 derece aralığında seyreden sıcaklıkların, perşembe gününden itibaren 16-18 derece aralığına, bahar değerlerine gerileyeceğinin öngörüldüğü bildirildi.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.