CHP’de Kurultay Krizi Büyüyor: Lütfü Savaş’tan Mahkemeye Şok Başvuru
CHP’de sular durulmuyor. Eski Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş ve bazı eski parti delegeleri, Ankara 42’nci Asliye Hukuk Mahkemesi’ne başvurarak CHP’nin 39’uncu olağan kurultay sürecindeki tüm seçimlerin iptalini talep etti. Bu başvuru, parti içindeki gerilimi yeni bir boyuta taşıdı
22.10.2025 12:12:00
Ahmet Turan Yiğit
Ahmet Turan Yiğit





CHP'de sular durulmuyor. Eski Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş ve bazı eski parti delegeleri, Ankara 42'nci Asliye Hukuk Mahkemesi'ne başvurarak CHP'nin 39'uncu olağan kurultay sürecindeki tüm seçimlerin iptalini talep etti. Bu başvuru, parti içindeki gerilimi yeni bir boyuta taşıdı.
Dilekçede yer alan iddialar oldukça çarpıcı. CHP Genel Merkez yönetiminin, 38'inci olağan kurultayda kurultay iradesini "organize bir şekilde ortadan kaldırdığı" öne sürülüyor. Bu durumun hem hukuka hem de kamu düzenine aykırı olduğu savunuluyor. İddialar arasında, bazı delegelere Özgür Özel lehine oy kullanmaları için maddi menfaat sağlandığı, belediye başkanlığı ve meclis üyeliği adaylıkları teklif edildiği yer alıyor.
Ayrıca CHP'li belediyelerde işe yerleştirme vaadiyle oy yönlendirmesi yapıldığı ve bu süreçte yüzlerce kişinin yargılandığı hatırlatılıyor. Bu başvuru, sadece bir iç hesaplaşma değil; aynı zamanda kurultay sürecinin meşruiyetine dair ciddi bir sorgulama anlamı taşıyor.
CHP'deki bu hukuk hamlesi, parti içi demokrasi tartışmalarını yeniden alevlendirdi. Gözler şimdi mahkemenin vereceği kararda. Bu süreç, sadece CHP'nin değil, Türkiye siyasetinin geleceğini de etkileyebilir.
CHP'de üst düzey yetkililerin tedbiren görevden uzaklaştırılmalarına karar verilmesi istenen dilekçede şöyle denildi:
"Kamu düzenini ihlal ederek CHP gibi güçlü bir partinin yönetimini ele geçiren bir yapının parti yönetimini de kamu düzenini ihlal edecek şekilde kullanması söz konusudur. Hukukun buna 'dur' demesi kaçınılmaz bir zorunluluktur.
Zira Cumhuriyet Halk Partisi gibi ülkemiz ve demokrasimiz açısından olmazsa olmaz özelliğe sahip bir partinin tüm olanakları kamu düzenini ihlal ederek yönetimi ele geçirenler tarafından, partinin yönettiği belediyelerin sahip olduğu tüm kamu kaynakları, mevcut yönetimin halihazırdaki durumunu korumak ve bu gayrihukuki durumun devamını sağlamak ile İBB'de işlenen suçların organizasyon lideri konumunda itham edilen Ekrem İmamoğlu'nu içinde bulunduğu durumdan çıkarmak için kullanılmaktadır.
Partiye tasallut eden hukuk dışı ve kamu düzenine aykırı anlayış öyle bir noktaya gelmiştir ki görevini yapan yargı mensuplarını, hak arayan avukatları dahi basın ve yayın organları üzerinden duruşma salonlarında tehdit etme cüretini göstermektedir.
Kamu düzenini korumakla görevli yargının yapması gereken şey açıktır. Hukuka aykırı olarak CHP yönetimini ele geçirerek kamu düzenini sarsacak biçimde kullananların elinden Cumhuriyet Halk Partisi'ni kurtarmak ve kamu düzeninin yeniden tesisini sağlamaktır."
Dilekçede yer alan iddialar oldukça çarpıcı. CHP Genel Merkez yönetiminin, 38'inci olağan kurultayda kurultay iradesini "organize bir şekilde ortadan kaldırdığı" öne sürülüyor. Bu durumun hem hukuka hem de kamu düzenine aykırı olduğu savunuluyor. İddialar arasında, bazı delegelere Özgür Özel lehine oy kullanmaları için maddi menfaat sağlandığı, belediye başkanlığı ve meclis üyeliği adaylıkları teklif edildiği yer alıyor.
Ayrıca CHP'li belediyelerde işe yerleştirme vaadiyle oy yönlendirmesi yapıldığı ve bu süreçte yüzlerce kişinin yargılandığı hatırlatılıyor. Bu başvuru, sadece bir iç hesaplaşma değil; aynı zamanda kurultay sürecinin meşruiyetine dair ciddi bir sorgulama anlamı taşıyor.
CHP'deki bu hukuk hamlesi, parti içi demokrasi tartışmalarını yeniden alevlendirdi. Gözler şimdi mahkemenin vereceği kararda. Bu süreç, sadece CHP'nin değil, Türkiye siyasetinin geleceğini de etkileyebilir.
CHP'de üst düzey yetkililerin tedbiren görevden uzaklaştırılmalarına karar verilmesi istenen dilekçede şöyle denildi:
"Kamu düzenini ihlal ederek CHP gibi güçlü bir partinin yönetimini ele geçiren bir yapının parti yönetimini de kamu düzenini ihlal edecek şekilde kullanması söz konusudur. Hukukun buna 'dur' demesi kaçınılmaz bir zorunluluktur.
Zira Cumhuriyet Halk Partisi gibi ülkemiz ve demokrasimiz açısından olmazsa olmaz özelliğe sahip bir partinin tüm olanakları kamu düzenini ihlal ederek yönetimi ele geçirenler tarafından, partinin yönettiği belediyelerin sahip olduğu tüm kamu kaynakları, mevcut yönetimin halihazırdaki durumunu korumak ve bu gayrihukuki durumun devamını sağlamak ile İBB'de işlenen suçların organizasyon lideri konumunda itham edilen Ekrem İmamoğlu'nu içinde bulunduğu durumdan çıkarmak için kullanılmaktadır.
Partiye tasallut eden hukuk dışı ve kamu düzenine aykırı anlayış öyle bir noktaya gelmiştir ki görevini yapan yargı mensuplarını, hak arayan avukatları dahi basın ve yayın organları üzerinden duruşma salonlarında tehdit etme cüretini göstermektedir.
Kamu düzenini korumakla görevli yargının yapması gereken şey açıktır. Hukuka aykırı olarak CHP yönetimini ele geçirerek kamu düzenini sarsacak biçimde kullananların elinden Cumhuriyet Halk Partisi'ni kurtarmak ve kamu düzeninin yeniden tesisini sağlamaktır."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.