Türk sanayisinde maliyet krizi derinleşiyor
Sanayicilerin en büyük yarası, girdi maliyetlerindeki patlama. Eylül verilerine göre, enerji ve hammadde fiyatları yıllık yüzde 80 arttı. Sanayiciler direnmeye çalışıyor ama çarklar daha ne kadar döner belli değil
14.11.2025 09:32:00
Eyüp Kabil
Eyüp Kabil





Türkiye'nin sanayi sektörü adeta bir fırtınanın ortasında. TÜİK'in son verilerine göre, Eylül ayında sanayi üretimi yıllık bazda yüzde 2,9'a gerileyerek beklentilerin altında kaldı; bu, üst üste aylar süren yavaşlamanın en net göstergesi.
Sanayiciler, özellikle tekstil, otomotiv ve kimya gibi temel sektörlerde, artan girdi maliyetleri ve eriyen talep karşısında hayatta kalma mücadelesi veriyor.
TOBB'un son raporunda vurgulandığı üzere, 2025'in ilk dokuz ayında sanayi işletmelerinin yüzde 60'ından fazlası zarar etti; enflasyonun yüzde 70'leri aşması ve TL'nin dolar karşısında değer kaybetmesi, ithal hammaddeleri adeta zehirledi.
X platformunda sanayicilerin paylaşımları, "Maliyetler bizi boğuyor, siparişler eriyor" diye haykırıyor.
Bu kriz, sadece rakamlardan ibaret değil; binlerce işçinin işsizlik korkusuyla yüzleştiği bir gerçeklik. Hükümetin "yerli üretim" hamlesi umut verse de, küresel tedarik zincirindeki aksamalar ve Avrupa'daki resesyon sinyalleri, ihracat kapılarını aralamayı zorlaştırıyor. Sanayiciler, acil kredi finansmanı ve vergi indirimi talep ederken, sessiz bir panik hâkim.
Girdi maliyetleri ve talep darboğazı
Sanayicilerin en büyük yarası, girdi maliyetlerindeki patlama. Eylül verilerine göre, enerji ve hammadde fiyatları yıllık yüzde 80 arttı; doğalgaz ve elektrik zamları, fabrikaların elektrik faturalarını ikiye katladı.
Tekstil devi firmalar, pamuk ithalatındaki kur farkından dolayı üretimi yüzde 20 kısma noktasına geldi.
X platformunda bir sanayici, "Bir metre kumaş maliyeti, sattığımız fiyattan fazla" diye isyan etti. İmalat PMI'sının Ekim'de 46,5'e düşmesi, sektörün resesyona girdiğini gösteriyor; yeni siparişler yüzde 15 azaldı, stoklar birikiyor.
Otomotivde ise çip krizi devam ederken, Avrupa Birliği'nin yeşil mutabakatı, karbon vergileriyle ihracatçıları köşeye sıkıştırıyor. Güneydoğu Anadolu'da bir araya gelen sanayiciler, istişarelerde "lojistik maliyetleri ve bürokrasi"yi ana sorun olarak sıraladı; Karadeniz'deki liman tıkanıklıkları, ihracatı geciktiriyor.
Bu darboğaz, en çok KOBİ'leri vuruyor: Banka kredi faizleri yüzde 50'leri aşarken, sermaye yetersizliği iflas dalgasını tetikliyor. İki gün önce Bursa'da bir metal fabrikası kapılarını kapattı, 500 işçi işsiz kaldı.
Çözüm arayışları ve gelecek senaryoları
Sanayiciler, çözüm için hükümete sesleniyor: Acil hammadde stoklama fonu, KDV iadesi hızlandırma ve yeşil enerji teşvikleri.
Sanayi Bakanı'nın 12 Kasım'daki açıklaması, "Dijital dönüşüm paketi"yle umut verdi; ancak uzmanlar, yapısal reformlar olmadan toparlanmanın zor olduğunu söylüyor.
X tartışmalarında, "Sanayi 4.0'a geçiş şart" diyenler çoğunlukta; robotik otomasyon, maliyetleri düşürebilir ama başlangıç yatırımı ağır. Küresel boyutta, Çin'in ucuz malları rekabeti kızıştırırken, Türkiye'nin avantajı nitelikli işgücü, fakat eğitim eksikliği bunu eritiyor. Eğer Kasım ayı PMI'sı 45'in altına inerse, büyüme tahmini yüzde 2'ye revize edilebilir; bu da bütçe açığını derinleştirir.
Öte yandan, optimistler ABD'deki faiz indirimlerini fırsat görüyor. İhracat patlaması için kapı aralanabilir. Sonuçta, bu kriz sanayiyi dönüştürme şansı ama ihmal edilirse, "üretim üssü" hayali suya düşer. Sanayiciler direniyor, ama çarklar daha ne kadar dönecek?
Sanayiciler, özellikle tekstil, otomotiv ve kimya gibi temel sektörlerde, artan girdi maliyetleri ve eriyen talep karşısında hayatta kalma mücadelesi veriyor.
TOBB'un son raporunda vurgulandığı üzere, 2025'in ilk dokuz ayında sanayi işletmelerinin yüzde 60'ından fazlası zarar etti; enflasyonun yüzde 70'leri aşması ve TL'nin dolar karşısında değer kaybetmesi, ithal hammaddeleri adeta zehirledi.
X platformunda sanayicilerin paylaşımları, "Maliyetler bizi boğuyor, siparişler eriyor" diye haykırıyor.
Bu kriz, sadece rakamlardan ibaret değil; binlerce işçinin işsizlik korkusuyla yüzleştiği bir gerçeklik. Hükümetin "yerli üretim" hamlesi umut verse de, küresel tedarik zincirindeki aksamalar ve Avrupa'daki resesyon sinyalleri, ihracat kapılarını aralamayı zorlaştırıyor. Sanayiciler, acil kredi finansmanı ve vergi indirimi talep ederken, sessiz bir panik hâkim.
Girdi maliyetleri ve talep darboğazı
Sanayicilerin en büyük yarası, girdi maliyetlerindeki patlama. Eylül verilerine göre, enerji ve hammadde fiyatları yıllık yüzde 80 arttı; doğalgaz ve elektrik zamları, fabrikaların elektrik faturalarını ikiye katladı.
Tekstil devi firmalar, pamuk ithalatındaki kur farkından dolayı üretimi yüzde 20 kısma noktasına geldi.
X platformunda bir sanayici, "Bir metre kumaş maliyeti, sattığımız fiyattan fazla" diye isyan etti. İmalat PMI'sının Ekim'de 46,5'e düşmesi, sektörün resesyona girdiğini gösteriyor; yeni siparişler yüzde 15 azaldı, stoklar birikiyor.
Otomotivde ise çip krizi devam ederken, Avrupa Birliği'nin yeşil mutabakatı, karbon vergileriyle ihracatçıları köşeye sıkıştırıyor. Güneydoğu Anadolu'da bir araya gelen sanayiciler, istişarelerde "lojistik maliyetleri ve bürokrasi"yi ana sorun olarak sıraladı; Karadeniz'deki liman tıkanıklıkları, ihracatı geciktiriyor.
Bu darboğaz, en çok KOBİ'leri vuruyor: Banka kredi faizleri yüzde 50'leri aşarken, sermaye yetersizliği iflas dalgasını tetikliyor. İki gün önce Bursa'da bir metal fabrikası kapılarını kapattı, 500 işçi işsiz kaldı.
Çözüm arayışları ve gelecek senaryoları
Sanayiciler, çözüm için hükümete sesleniyor: Acil hammadde stoklama fonu, KDV iadesi hızlandırma ve yeşil enerji teşvikleri.
Sanayi Bakanı'nın 12 Kasım'daki açıklaması, "Dijital dönüşüm paketi"yle umut verdi; ancak uzmanlar, yapısal reformlar olmadan toparlanmanın zor olduğunu söylüyor.
X tartışmalarında, "Sanayi 4.0'a geçiş şart" diyenler çoğunlukta; robotik otomasyon, maliyetleri düşürebilir ama başlangıç yatırımı ağır. Küresel boyutta, Çin'in ucuz malları rekabeti kızıştırırken, Türkiye'nin avantajı nitelikli işgücü, fakat eğitim eksikliği bunu eritiyor. Eğer Kasım ayı PMI'sı 45'in altına inerse, büyüme tahmini yüzde 2'ye revize edilebilir; bu da bütçe açığını derinleştirir.
Öte yandan, optimistler ABD'deki faiz indirimlerini fırsat görüyor. İhracat patlaması için kapı aralanabilir. Sonuçta, bu kriz sanayiyi dönüştürme şansı ama ihmal edilirse, "üretim üssü" hayali suya düşer. Sanayiciler direniyor, ama çarklar daha ne kadar dönecek?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
















































































