Türkiye, Şanghay sekizlisine niçin üye olamaz?

Şangay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ); Hindistan ve Pakistan'ın da katılımı ile 3 milyarı aşkın insanı bir çatı altında toplayarak, bölgesel bir güç olarak Türkiye'nin iştahını kabarttı. Ancak bölge ülkesi olmasına rağmen AB bataklığındaki Türkiye'nin ŞİÖ'ye üye olması mevcut şartlarda mümkün görünmemektedir.
* AB, kısmen de olsa egemenliğin ulusalüstü kurumlara devrini öngörmesine rağmen ŞİÖ; katılımcı ülkelerin üstünde bir üst kurum öngörmemektedir. 
* ŞİÖ'nün kuruluş amacı bölgesel güvenlik ve teröre karşı işbirliği iken; Batı merkezli kurumlar terörü kendi amaçları doğrultusunda kullanmada ve terör örgütlerine yardım ve işbirliğinde sakınca görmemektedir. 
* AB, hükümetlerin üstünde bir kurum olmasına karşı, ŞİÖ hükümetlerarası bir işbirliği yapısındadır.
* AB bir çatı devlet olmayı amaç edinmişken; ŞİÖ, egemen devletlerin üstünde bir devlet hedeflememiştir.  
* AB yargısı, üye ülkelerin yargısının üstünde bir yargı merci olarak kabul edilirken; ŞİÖ, yargı bağımsızlığına ve egemenliğe saygı olarak göstermektedir. 
* AB, üst mevzuat öngörmekte ve uyum yasaları ile AB mevzuatının üye ülkelerin iç hukukuna dahil edilmesini şart koşmaktadır. Oysa ŞİÖ, sadece hükümetlerarası bir kurum olarak Asya'da güvenliğin sağlanması için karşılıklı işbirliğini esas almaktadır. 
* AB, coğrafyasında olmayan ülkeler için bile AB üst menfaati gereği yükümlülükler getirmektedir. ŞİÖ bölge ülkelerinin menfaatini gözetmektedir. 
* ŞİÖ, 'insani müdahale' veya 'insan haklarını koruma' gerekçesiyle ülkelerin iç işlerine müdahaleye açıkça karşı olduğunu deklare etmiştir. Oysa AB, NATO ve ABD Asya'da; BOP ve Arap Baharı gibi adlarla bu tür müdahaleleri amaç edinmiştir.
* AB, gümrük birliği gibi tek taraflı yükümlülükler getirmesine karşın ŞİÖ, ekonomik işbirliğinde eşitlik ve egemenlik ilkesini benimsemiştir. 
* AB menfaati ile üye ülke menfaati çatıştığında AB menfaati geçerlidir. ŞİÖ ise egemen devletlerin çıkarlarına saygı göstermektedir.
* AB, üst bir kültür, siyasal ve ekonomik birlik hedeflemişken; ŞİÖ bu alanlarda sadece karşılıklı işbirliğini esas almıştır.  
Şanghay Sekizlisine üye olmanın ilk adımı AB ve NATO radarından çıkmak ile mümkündür. Bu ise sadece BTP parti programında MEM ile kurumsallaşmıştır. İktidar ve muhalefet parti programları, yönlerini AB, NATO ve ABD'ye çevirdiği için Şangay Sekizlisine bu partilerin iktidarları döneminde girmek (her ne kadar basına bu yönde söylemleri yansısa da) parti programları nedeniyle hayalden ibarettir. 
Zira ŞİÖ kurucularından İvaşov, Türkiye'nin ŞİÖ'ye üyeliği ile ilgili "NATO'dan ayrılma sürecini başlatmalı" demiştir.  Avrupa Birliği ve Küresel Araştırmalar Derneği Başkan Yardımcısı Baydarol da; "Batı dünyası içindeyseniz Çin ve Rusya ile yan yana yer alamazsınız" görüşünü savunmaktadır. 
Yine Putin'in danışmanı Sergey Markov; "Türkiye hem NATO üyesi, hem de ABD'nin en yakın müttefiklerinden. ŞİÖ üyelerinin bu şartlarda Türkiye'yi tam üyeliğe kabul etmesi mümkün değil" açıklamaları bu durumu açıkça ortaya koymaktadır. O halde "Beni de Şahghay'a alın" demeden önce yönünüzü AB ve ABD'ye çeviren parti programınızı hukuken değiştirip samimiyetinizi göstereceksiniz. Akabinde müttefiklerinizi değiştireceksiniz. 
Görüldüğü üzere Türkiye'nin Şanghay Sekizlisine üye olması sadece Bağımsız Türkiye Partisi iktidarında mümkün olabilir. Zira sadece BTP, parti programına konulan Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli adlı eseri, AB ve NATO konsepti dışında bu tür bölgesel işbirliği örgütlerini teşvik etmektedir.