Etrafımızı ateş çemberi ile kuşatan global güçlerin ve onların aramıza serpiştirdikleri siyasal, dinsel ve medyatik taşeronlarının ahvali, Türk Milleti'nin "milli uyanışı"ndan acayip şekilde korktuklarının göstergesi.ABD, Türk Milleti'nden çekiniyor.AB, Türk Milleti'nden çekiniyor.IMF, Türk Milleti'nden çekiniyor.Bölgemiz ve coğrafyamız üzerinde iştah kabartanlar, Türk Milleti'nden ve Türk devletinden çekiniyorlar.Şayet bu millet kendine gelir ve başta "bir nevi kendi akrabası sayılan Türk dünyası" olmak üzere, etrafındaki mağdur ve mazlum ülkelerle işbirliğine geçer ise, global güçlerin çöreklendikleri "yağlı lokma"lar ellerinden gidecek.Diledikleri gibi sömüremeyecekler.Diledikleri gibi yeraltı kaynaklarına üşüşemeyecekler.Diledikleri gibi millet ve devlet malı işletmelere konamayacaklar.Diledikleri gibi at oynatamayacaklar.Ülkemiz ve coğrafyamızdaki "AB'ci, Amerikancı ve IMF'ci yerli taşeronları" eliyle önlerine konan sofranın, çekilip alınmasından ürküyorlar.Bu sebeple "sadece kendilerinden akıl alan ve kendi güdümleriyle iş gören" siyasal ve dinsel işgüzarları, iş başında tutmak için her türlü yöntemi uyguluyorlar, her şeyleriyle seferber oluyorlar.Bu süreç, maalesef içerideki "ecnebi işbirlikçileri" eliyle işgal öncesi "milletin fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşürülüp dağıtılması ve devletin yok edilmesi" süreci olarak devam etmektedir.Ülkemizi Yağma Hasan'ın böreğine çeviren, bölgemize ve coğrafyamıza çöreklenen küresel güçler, bu "sömürü süreci"nin kesintiye uğramamasını arzulamaktadırlar.Milli uyanış, işte tam bu noktada oyun bozmaktadır, ezber bozmaktadır.İster milliyetçi, ister halkçı, ister Atatürkçü, ister muhafazakar, ister mukaddesatçı kim olursa olsun; şayet bu "büyük oyun"u bozacak "milli bir model"e veya "milli bir akla" sahip değil ise o makbuldür, o işbaşında tutulmalıdır.Bu bakımdan o, "milli çözüm ve milli akıl"dan yoksun olması münasebetiyle "milli bir duruş" sergilemesi münkün olmayacağı için, gönüllü veya potansiyel bir "global güç hizmetkârı"dır. Bu politik tipler, millet ve devletin geleceği adına "ortak bir milli akıl" üretmek için kafa kafaya vermezler; ama küresel odakların ve onların içerideki taşeronlarının ikaz sinyalleri istikametinde kenetlenmiş ellerini havaya kaldırabilirler. Böyle bir politik tiyatronun, 23 Nisan müsameresi kadar dahi kıymeti harbiyesi yoktur.Bu bağlamda Başbakan R. T. Erdoğan'ın özel danışmanı Cüneyt Zapsu'nun Amerikan lobilerinde "Bu adamı biraz daha kullanın? Delikten aşağı süpürmeyin" ifadesi kadar, geçmiş dönemde güya millet ve milliyetçilik adına işbaşına geldiği halde, AB ve IMF'nin taşeronu olmaktan öteye gidemeyen iktidar sahiplerinin ahvali de millet ve devlet adına içler acısıdır.Gelinen noktada çok daha önemli bir gerçek ile karşı karşıyayız; artık milletimizin ve devletimizin yeni veya eski AB, ABD ve IMF taşeronlarını denemeyanılma lüksü kalmamıştır. Millet artık bunun farkındadır.İçten ve dıştan tüm gayretlere rağmen Türkiye tıkanmamıştır.Dünya tarafından kabul görmüş Milli Ekonomi Model'i ve Sosyal-Milli Devlet projeleriyle yüzlerce bilim adamı tarafından Nobel'e aday gösterilen BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın varlığı, millet ve devletin bahtının açık olduğunun ifadesidir.Türk devletinin bahtı açık, Türk milletinin bahtı açık; çünkü BTP var, çünkü BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Baş var.Hafta ortasında Bursa'da ve İzmit'teki işadamlarımızın, haftasonunda ise Arnavutköy beldesi İmrahor köyündeki, Sefaköy'deki meşhur İpek Kıraathanesindeki ve Bayrampaşa Yıldırım mahallesi BTP temsilciliğinin açılışındaki her partiden vatandaşlarımızın BTP Genel Başkanı'na olan kalbî ilgi, destek ve alakaları, Türkiye'nin bahtının açık olduğunu haykırmaktaydı. Her partiden vatandaşlarımızın "Artık oyuna gelmeyiz, artık klasik particilik işli bitti, çünkü Türkiye bitti; o halde bu sefer BTP, bu sefer Haydar Hoca" demelerini görmeliydiniz.Medyanın tüm saklamalarına rağmen Türk milleti, devletini ve milletini, "reel milli çözüm ve projeleri"yle kurtaracak "her şeyiyle yerli lideri"ne kavuşmanın sevincini yaşamaktadır.Herhalde önümüzdeki seçim, sadece "milli akıl ve milli çözüm"lerden mahrum siyasilerin değil, aynı zamanda "milli duyarlılık ve milli duruş"tan mahrum "besleme medya"nın sandığa gömüleceği seçim olacaktır.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019