Cumhurbaşkanı Erdoğan, resmi bir ziyaret kapsamında dün Katar'a gitti.
Bugün de Katar'da temaslarına devam eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar 69 belge imzaladıklarını açıkladığı Katar'la yeni anlaşmalar yapılacağını da açıkladı.
Dün Katar'a yola çıkarken yaptığı açıklamada Erdoğan'ın, "Körfez'deki diğer ülkelerle de işbirliğimizi geliştirmeye çalışıyoruz. Bölgenin en güçlü ülkelerinden biri olan Katar ile attığımız adımlar bunun nişanesidir. Rakamlar ufak rakamlar değil. Ciddi yatırımlarla bunu sürdürüyoruz. Türk işadamlarına yönelik Katar'ın yaklaşımı çok çok yüksek rakamlardır. Katar'daki işlerin tutarı yaklaşık 15 milyar dolar tutarındadır" şeklindeki ifadeleri, ziyaretin 'tamamen duygusal' olduğunun göstergelerinden biri.
Türkiye ekonomisinin Cumhurbaşkanı Erdoğan yönetiminde girdiği son macera, yurt dışından ülkemize büyük miktarlarda para girişini zorunlu kılıyor.
Para denilince de akla elbette Katar ve diğer Körfez ülkeleri geliyor.
Bu kapsamda Cumhurbaşkanı Erdoğan Körfez'in bir diğer petrol zengini ülkesi Birleşik Arap Emirlikleri'ni (BAE) de Şubat ayında ziyaret edecek.
Ancak bu ülkelerden gelecek para, IMF'den alınan borçlardan ya da Batılı kuruluşlardan alınan finansmandan daha insaflı değil.
Bu bağlamda Ak Parti hükümetinin yeni ekonomi derken neyi kastettiği de ortaya çıkmış oluyor.
Daha önce Batılı kuruluşların ve IMF'nin kapısını borç için çalan Türkiye, yeni ekonomide şimdi Katar ve BAE, belki de yakın gelecekte Suudi Arabistan gibi ülkelerin kapısını çalacak.
Yani Ak Parti'nin yeni ekonomi söylemiyle değişen tek şey borç aldığımız ülkeler olacak.
Ancak bu borçlar için ödediğimiz bedel çok daha ağır olacak.
Zira emin olun ki, çoğu Batılı ülke kapitalist olma konusunda Katar, BAE ve Suud gibi ülkelerin eline su bile dökemez.
Bu tespitlerimizi doğrulayacak bir olay dün Katar'ın başkenti Doha'da Katarlı mevkidaşı Şeyh Muhammed bin Abdurrahma Es-Sani ile Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun düzenlediği basın toplantısında yaşandı.
Reuters muhabiri Çavuşoğlu'na, "Türkiye'nin yaşadığı ekonomik kaosu aşması için Katar'dan mali destek istemeye mi geldiniz?" sorusunu yöneltti.
Elbette 'evet' diyecek değiller ya, iki bakan da doğal olarak bu soruya 'hayır' yanıtını verdi.
Ancak asıl dikkatinizi çekmek istediğim nokta, cevabı 'kesinlikle evet' olması gereken bu kritik soru değil, Katar Dışişleri Bakanı Es-Sani'nin bir cümlesi.
Es-Sani, "Türkiye'nin ekonomik gidişatı nedeniyle ortaya çıkacak fırsatları değerlendiriyoruz" dedi.
Bu ne demek biliyor musunuz, Türkiye'de milyonlarca vatandaş bu büyük krizde ayakta kalma mücadelesi verirken, Katar bizim krizimizi fırsata çevirecek.
Sizi bilmem ama ben bugün ya da yarın hükümetten, 'Katar'la 10-15 milyar dolarlık yeni anlaşmalar yaptık' gibi bir açıklama gelirse sevinemeyeceğim, karşılığında kelepir fiyata Türkiye'nin hangi varlıklarının üzerine Katarlıların çöktüğünü düşünüp gerçekten üzüleceğim.
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024