logo
10 TEMMUZ 2025

Türk'ü mankurtlaştırarak kimliğine yabancılaştırmak

14.04.2015 00:00:00
Ömer Seyfettin, 1918'de "Ashab-ı Kehf'imiz" adında, bir Ermeni gencinin günlüğü tarzında bir eser yayınlar. O kitapta Paris'te hukuk tahsili yapmış kozmopolit bir Türk'ün Avrupa'da aldığı eğitimle millî kimliğine nasıl yabancılaştığı, Türklük ruh ve şuurundan nasıl tamamen koparıldığı, Türk birliği fikrine nasıl kayıtsız kaldığı, batılılar tarafından nasıl mankurt bir Türk olarak yetiştirilip ülkemize gönderildiği kendi ifadeleriyle açık bir şekilde anlatılıyor. Niyazi Bey adındaki bu mankurt Türk'ün düşünce ve yaklaşımlarıyla bugünkü liberal, Türk düşmanı ve milliyetsiz İslamcı güruhun yaklaşımları birbirine çok benziyor. Bu mankurt Türk, itiraflarında bazı doğruları da itiraf etmiyor değil. Şöyle diyor: "İttihat ve Terakki'den şüpheniz pek boştur! diyordu, Pantürkizm, Panislamizm filan Avrupa hayalperverlerinin iftirasıdır. Bir de bir mesel vardır, biliyor musunuz, 'Kişi kişiyi kendi gibi bilir.' Avrupa'da uğursuz, suni bir akım yaşar: Milliyet, kavmiyet akımı! Orada her şeyi milliyet rengine boyarlar. Mesela Fransızların ırkça bir birlikleri olmadığı hâlde o kadar milliyetçi, o kadar milliyette mutaassıptırlar ki Paris koketleri bile Almanlarla münasebette bulunmazlar. Almanya'da her şey millîdir. Hatta sosyalizm bile... Böyle bir çevrede 'hüküm'ler de millî olarak verilir. Mesela Rene Pinon bir kitabında 'Türkler, aldıkları askerin içinden ırkça Türk olanları İstanbul'da, Edirne'de, Makedonya'nın mutedil, güzel yerlerinde istihdam ederler, Türk olmayanları Yemen'e, Fizan'a, en uzak yerlere gönderirler,' diyor. Hâlbuki Osmanlı hükümeti tamamıyla bunun aksini yapmıştır. Arnavutlar, Araplar hep Hassa Ordusu'na gelirler. Yıldız'ın rahat kışlalarında askerliklerini yaparlar. Yemen'e, Fizan'a, Makedonya'ya hep Türkler, yani Anadolu çocukları gider. Hatta Yemen'e 'Türk Mezarı' derler. Şimdiye kadar hastalıkla, harple bir milyondan ziyade Anadolulu Türk'ün Yemen'de öldüğünü rivayet ederler. Mösyö Rene Pinon yalan söylemek, bize iftira etmek istemiyor. Onun kendi mantığı Türklerin böyle yapmasını, yani imparatorluğun fena, uzak yerlerine Türk olmayanları göndermesini kabul ediyor. Bizim de böyle yaptığımıza hükmediyor. Çünkü Fransa'da birkaç unsur olsa onlar mutlaka ilk peşin Fransızları düşüneceklerdir. Bunun gibi bu asırda Slav birliği, Cermen Birliği, Latin Birliği Avrupa siyasetinin ana hatlarıdır. Hep bu üç ideal etrafında onların politikası sabit, değişken şekiller alır. Böyle ideallerin doğduğu çevrede insanî, necip bir siyaset düşünülebilir mi? Avrupalılar her milleti kendileri gibi sanıyorlar. Türklerin de 'Türklük' diye bir milliyetleri, tarihleri, emelleri olduğuna ihtimal veriyorlar. Yanılıyorlar. Çünkü hisleriyle muhakeme ediyorlar. Bize dair hiç inceleme yapmadan, hiçbir Türk'ün aklından geçmeyen 'Pantürkizm' hayalleri uyduruyorlar. Sonra sizin gibi içimizde yaşayan, bizim içimizi dışımızı bilen Hristiyan vatandaşlarımız da Avrupa hayalperverlerinin düzdükleri bu yalanlara inanıyorlar. Vatanımızda, yaşadığımız memlekete kim 'Türkiye' der? Yalnız Avrupalılarla Avrupa gazeteleri bu manasız ismi çıkarmışlar. İşte Tanzimat eğitimi meydanda... Hiçbir okul kitabında, hiçbir coğrafya kitabında 'Türkiye' diye bir memleket ismine rast gelmeyeceksiniz. Osmanlı Avrupa'sı, Osmanlı Asya'sı, Osmanlı Afrika'sı, sonra hepsine birden 'Osmanlı Memleketleri' deriz. Kendi tarihlerinizi tabii bilirsiniz. Bir de bizim okullarımızda okuttuğumuz tarihlere bakınız. Bir 'Türk' kelimesi bulamayacaksınız. Bundan başka bizim tarihlerimiz bilhassa Türklük aleyhinde tertip olunmuştur. Hülagu, Timurlenk gibi dünyanın en büyük cihangirlerini sırf Türk oldukları için, küfürler, lanetlerle tarihlerimizde yÂd ederiz. Sonra Sezar, İskender, Napolyon hakkında tarihlerimiz saygıda kusur göstermezler. Hatta bunlar için şairlerimizin bazıları şiirler bile tanzim etmişlerdir. Hele İskender, edebiyatımızda âdeta bir telmih olmuştur. Her milletin şairleri kendi milletlerini, tarihlerini, geleneklerini terennüm ederler. Bizim şairlerden ne yenisi, ne eskisi, Türklüğe dair bir kelime yazmadıkları gibi kendi milliyetlerinden bahis icap edince 'Etrâk-i bî-idrâk' (Anlayışsız Türkler) demişlerdir. Memleketimizin son şairi Tevfık Fikret meşhur 'Rübab-ı Şikeste'sinde, ilaç için olsun bir 'Türk' kelimesi geçilmemiştir. Mehmet Emin Bey Osmanlılarca bir fantezistten başka bir şey değildir. İşte kendi milliyetini tarihiyle, eğitimiyle, edebiyatıyla bu kadar inkâr etmiş bir millet kendi milliyeti esasına dayalı bir 'birlik' ideali yapabilir mi? Avrupalılar bizi incelemediklerinden böyle bir idealin varlığına ihtimal verebilirler!.. Aramızdakiler bu kadar saflık göstermemelidir. Memleketimizde 'Türk, Türklük, Türkiye, Türkiyat' kelimelerinin içeriği, anlamı olmadığı gibi 'Türkçe' diye de bir lisan yoktur." 1908 sonrası İkinci Meşrutiyet döneminde Niyazi Bey adındaki bu mankurt Türk'ün yukarıdaki açıklamalarıyla bugünkü Türk düşmanı batıcı liberal ve milliyetsiz İslamcıların sözleri neredeyse birebir aynı. 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
 
Prof. Dr. Nurullah Çetin / diğer yazıları
12 askerimiz nasıl şehit oldu?
Milli Savunma Bakanlığından açıklama
Bu vahşete kim dur diyecek?
Gazze'ye son 24 saatte 180 hava saldırısı
Vadedilmiş topraklar yalanı tescillendi
BOP'un dayanağı yapmışlardı
Yoğun bakımdaydı
Murat Çalık anjiyoya alındı
Şile Belediyesine operasyon
Belediye Başkanı gözaltına alındı
'Sandıktan korkuyorlar'
Özel Sancaktepe'de konuştu
Suriye'de kirli ittifak
Şara, Abdi ve ABD'nin Suriye Temsilcisi Barrack ile bir araya geldi
'PKK/YPG değerli bir ortak'
'Soğanın kabuklarını soyar gibi yavaş yavaş..'
Fahrettin Altun'un yerine Burhanettin Duran atandı
İletişim Başkanlığı'nda değişim
Erdoğan'dan erken seçim açıklaması
Özgür Özel'e cevap verdi
Trump çıldırdı
Moskova ve Pekin'i bombalama tehdidi
Dünyada 18. sıradayız
İşte Türkiye'nin nüfus gerçekleri
10 kişi daha gözaltına alındı
İBB'ye yeni operasyon
Erişime engellenen ilk yapay zekâ aracı
Grok hakkında soruşturma
'Ne anayasası yani'
'Muhaliflere düşman hukuku uygulanırken..'
12 askerimiz nasıl şehit oldu?
Milli Savunma Bakanlığından açıklama
Bu vahşete kim dur diyecek?
Gazze'ye son 24 saatte 180 hava saldırısı
Vadedilmiş topraklar yalanı tescillendi
BOP'un dayanağı yapmışlardı
Yoğun bakımdaydı
Murat Çalık anjiyoya alındı
Şile Belediyesine operasyon
Belediye Başkanı gözaltına alındı
'Sandıktan korkuyorlar'
Özel Sancaktepe'de konuştu
Suriye'de kirli ittifak
Şara, Abdi ve ABD'nin Suriye Temsilcisi Barrack ile bir araya geldi
'PKK/YPG değerli bir ortak'
'Soğanın kabuklarını soyar gibi yavaş yavaş..'
Fahrettin Altun'un yerine Burhanettin Duran atandı
İletişim Başkanlığı'nda değişim
Erdoğan'dan erken seçim açıklaması
Özgür Özel'e cevap verdi
Trump çıldırdı
Moskova ve Pekin'i bombalama tehdidi
Dünyada 18. sıradayız
İşte Türkiye'nin nüfus gerçekleri
10 kişi daha gözaltına alındı
İBB'ye yeni operasyon
Erişime engellenen ilk yapay zekâ aracı
Grok hakkında soruşturma
'Ne anayasası yani'
'Muhaliflere düşman hukuku uygulanırken..'
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.