logo
19 NİSAN 2024

Türkün istiklalci ruhunu diri tutması

19.05.2013 00:00:00
Türk adının geçtiği ilk Türk Devleti Göktürk Devleti’dir. Göktürk Devleti’nin bariz vasfı, Çin emperyalizmine karşı istiklal mücadelesi vererek var olmasıdır. O döneme ait bütün kaynaklar dikkatle incelendiğinde Çin zulmüne, baskısına, emperyalizmine karşı Türklerin büyük bir istiklâl mücadelesi ruh ve şuuruna sahip olduklarını görürüz. Son Devletimiz Türkiye Cumhuriyeti Devleti de Batı emperyalizmine karşı verilen bir istiklâl mücadelesi sonucu kuruldu. Bu iki devlet arasında kurulan Türk devletlerinin dışarıdan emperyalist baskılara karşı bir istiklâl davası ve meselesi pek fazla olmamıştır. Tam tersine genellikle ve çoğunlukla fetihlerle genişleme, büyüme ve ilerleme süreci vardır. Bu bakımdan ilk devletlerimizden biri olan Göktürk Devleti ile son devletimiz Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ortak yönü, her ikisinin de dış emperyalist baskılar karşısında varoluş ve istiklâl mücadelesi ile özdeş olmaları ve bu istiklâl ruh ve şuurunu da devletlerinin adında “Türk” kelimesine yer vererek ifade etmiş olmalarıdır. Ayrıca Türk kültür ve edebiyat tarihinin en büyük ürünlerinden biri olan Ergenekon Destanı da hem Göktürk Devleti, hem de Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin mücadele süreçlerinde işlevsel olarak kullanıldı. Ergenekon, düşmanlar tarafından yok etme amaçlı kuşatma, kıstırma ve sıkıştırma çemberini yarma iradesinin sembolüdür. Bu bağlamda her iki devlet de Ergenekon’dan çıkış mücadelesine sahne oldu. Mesela Mehmet Akif, İstiklal Marşı’nda “Yırtarım dağarı enginlere sığmam taşarım” mısraında Ergenekon’dan çıkış ruhunu haykırıyor. Ergenekon Destanı’nda demirden dağlar, odun ve kömür yakılıp onların ateşiyle eritilerek Türklerin önündeki özgürlüklerine giden engeller yok edilmişti. Millî Mücadele döneminde de işgalcilerin demirden, çelikten olan top, tüfek, uçak gibi silah dağları Türk’ün nefesinin ateşiyle eritilip yırtılarak özgürlüğe kavuştuk.Bugün de dışarıdan Haçlı-Siyon cephe ve içerden onların yerli işbirlikçileri tarafından para, politika, kültür ve psikolojik harekât tezgâhlarıyla kuşatılmış ve modern bir Ergenekon vadisine kıstırılmış durumdayız. Bu anlamda siyasî, kültürel, ekonomik anlamda yeniden bir Ergenekon’dan çıkış mücadelemiz kaçınılmazdır. Demek ki Türk olmak, istiklâlci olmak demektir.İstiklâlci Türk olmak adam olmak, mükemmel insan olmak, şahsiyetli kişi olmak, efendi Türk olmak, şerefli Türk olmak demektir. İstiklâlciliği bir tarafa bırakıp teslimiyetçi, mandacı, bağımlı Türk olmak da bunların tersi oluyor. İstiklâl kavramına yüklediğimiz anlam, başlıca 4 alanla ilgilidir. 1. Siyasi istiklâl: Türk milletinin kendi hür vatanında, kendi milleti üzerinde, kendi bağımsız siyasi idarî teşkilâtı olan kendi devletinde, kendi bağımsız siyasi iradesini kendi idaresine hâkim kılması demektir. Yani Türkiye ve bütün dünya Türklerinin kendilerini Amerika’nın, Avrupa’nın, İsrail’in, Rusya’nın, Çin’in, İran’ın, Barzani’nin; şunun bunun emrine, keyfine göre değil de, tamamen bağımsız Türk iradesiyle yönetmesidir. Siyasi istiklâl budur. 2. Kültürel istiklâl: Türk milletinin kendi İslamî ve millî kültür değerlerinden oluşan Türk-İslam kültür ve medeniyet kimliğini özgürce yaşayabilmesi, yaşatabilmesi, geliştirebilmesi ve koruması demektir. Bugün itibariyle bütün dünya Türkleri, Amerika ve Batı kültür emperyalizmi altında gönüllü esir durumundadır. Neredeyse Rus kültür emperyalizmi de kalmadı ya da çok azaldı. Ortalık Asya dahil, dünyanın her tarafındaki Türkler, kendi millî İslamî kültür kimliğinden sıyrılmış, emperyalist Batının batıl kültür değerleriyle zehirlenmiş durumdadır ve gittikçe de zehirlenmektedir. Birçok Ortalık Asya Türkistan ülkelerinde bulundum, oradan biliyorum. Onlar da Rus emperyalizminden kurtulup Amerikan emperyalizmine gönüllü olarak dahil oluyorlar. Türkiye Türklüğü olarak biz zaten uzun zamanlardan beri Batı kültürü ile zehirlenmiş durumdayız. Dolayısıyla bütün Dünya Türklüğü olarak kendi millî İslamî kültür istiklâlimizi sağlamak zorundayız. 3. Ekonomik İstiklâl: Bu da bütün dünya Türklerinin kendi vatanlarında var olan yer altı ve yer üstü bütün ekonomik kaynak ve değerlerinin sadece ve sadece Türk milletinin istifadesine sunulması demektir. Maalesef bugün bütün zenginliklerimiz Amerikalılar, Avrupalılar, İsrailliler, onlar bunlar tarafından yağmalanmış, talan edilmiş, ele geçirilmiş durumdadır. Dolayısıyla bugün bütün Türk yurtları, ekonomik anlamda da tam bir işgal altındadır. Kendi vatanlarımızda kendi zenginliklerimiz üzerinde kiracı gibi, işçi gibi, köle gibi, sığıntı gibi duruyoruz. 4. Askerî İstiklâl: Bir milletin siyasi, kültürel ve ekonomik istiklâli askerî istiklâline bağlıdır. Türk milletini ancak, bağımsız siyasî iradesinin emrinde bir askerî varlığı tam bağımsız yapabilir. Bugün itibariyle bütün Turan yurtlarında Türklerin orduları, askerî varlıkları da işgal altındadır. Türkiye toprakları sayısı belirsiz Amerika ve NATO üsleri tarafından işgal edilmiş, silah teknolojimiz büyük ölçüde Amerika’ya bağlanmış, Türk ordusu büyük bir psikolojik baskı altında moralsiz hale getirilmiştir.Sadece Türkiye Türklüğünün değil, bütün dünya Türklüğünün tam istiklâli, bu dört temel alandaki işgali yok edip tam bağımsızlığı gerçekleştirmeye bağlıdır. Bu da ancak dünyanın her yerindeki Türk devlet ve topluluklarının her anlamda birleşmeleri ve büyük Turan Türk birliğini kurmaları ile mümkündür. Bugün Amerika Birleşik Devleti var, Avrupa Birliği var, Arap Birliği var, Afrika Birliği bile var; ama Türk birliği yok. Propagandalarla, psikolojik harekâtlarla, zihinlerde, vicdanlarda ve ruhlarda yaptıkları büyük operasyonlarla Türk’ün kalbinden Türklük bilincini, ruh ve şuurunu söküp almışlardır. Türk’ü mankurtlaştırmışlar, Türk’ü birbirine güvenmez, hatta birbirine düşman ve rakip hale getirerek Turan birliğine engel olmuşlardır. Bugün emperyalist dünyanın en büyük korkusu büyük Turan Türk birliğinin kurulmasıdır. Bu olmasın diye çok büyük çalışmalar yapıyorlar, çok büyük projeler üretiyorlar ve korkunç paralar harcıyorlar. Renkli devrimlerin, Arap baharı denilen tezgâhların, PKK pisliğinin tamamı büyük Turan’ın kurulmasını engelleme amaçlıdır. Haçlı-Siyon emperyalizminin en büyük düşmanı, tarih boyunca hep Türkler olmuştur. Çünkü bu coğrafyada Haçlı emperyalizmine karşı büyük direniş cephesini kurma ve bozulan dünya dengesini eksenine oturtma iradesi, sadece Türk’te vardır. Onların derdi ve düşmanı Araplar değildir. Çünkü Araplarda o büyük direniş iradesi bugün itibariyle yoktur. Hz. Muhammed ve 4 Halife döneminde saf İslam imanıyla şekillenen istiklâlci Müslüman siyasi irade, son dönem Araplarında kalmamıştır. Olmasını isteriz, ama maalesef yoktur. Olmadığını da hem Birinci Dünya Paylaşım Savaşı sırasında, hem de son Arap baharı olaylarında gördük. Her iki süreçte de Haçlı-Siyon emperyalizmine teslim olmuşlar, hatta gönüllü kölelik ve işbirlikçilik yapmışlardır. Birinci Dünya Paylaşım Savaşında Araplar Haçlı-Siyon cephede kolayca konumlanırken, Türkler büyük bir cihad olan Millî Mücadele ile direnmişlerdir. Bu millî direniş ruhu bugün de Türk milletinde çok güçlü bir şekilde vardır. Bunu bildikleri için Amerika’sı, Avrupa’sı, İsrail’i, şusu busu bütün plan ve projelerini sadece Türklere göre yapıyorlar. O bakımdan hem bütün dünya Türklüğünün, hem bütün İslam dünyasının, hatta hem de bütün insanlığın huzura çıkması, mutluluğa kavuşması, şahsiyetli, özgür bir hayata kavuşmaları, istiklâlci Türk iradesinin belirleyici olduğu büyük Turan birliğinin kurulması ile mümkündür. Çünkü tarihte biz bunu ispat ettik. Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye yani Yüce Osmanlı Devleti, bu dediğimiz manada Türklerin, Müslümanların ve hatta Müslüman ve Türk olmayanların huzur, saadet, adalet, özgürlük içinde yaşamalarını temin eden fedakâr bir siyasî teşkilat mahiyetindeydi. Osmanlı Devleti kerîm devlet idi. Sömüren, emperyalist bir imparatorluk değil; kendinden fedakârlık yapan, hep veren, hep feragat eden, âdeta dünyanın fedaisi bir milletin siyasî teşkilâtı idi. Bugün böyle bir Türk devleti olmadığı için, bu Türk ve İslam bölgelerinde sorunlar, huzursuzluklar bitmiyor. Bunun çaresi açıkça söylüyorum büyük Turan Türk birliğine ve Türk iradesinin siyaseten hâkimiyetine bağlıdır. Bu, uzun tarihî tecrübelerin bir neticesidir.
 
Prof. Dr. Nurullah Çetin / diğer yazıları
Yeni seçilen CHP’li başkanların ‘genelge’ sıkıntısı
Liyakat mi sadakat mi?
İsrail, Suriye'nin hava savunma sistemlerini hedef aldı
Saldırıda maddi hasar meydana geldi
Polat çiftine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Diğer suçlardan 'tutukluluk' devam ediyor
CHP'den iktidarın arazi satışlarına tepki
'AKP enkaz bırakarak çöküyor'
Yüksek et fiyatı sorunu ithalatla çözülemez
Et ürünlerinde KDV kaldırılsın
Merkez Bankası anketi açıklandı
Dolar, enflasyon, faiz tahminleri belli oldu
Gelecek burada
10 yılda 20 kat büyüyecek
Çocuk nüfusumuz açıklandı
Nüfusumuzun yüzde 26'sı çocuk
İran'dan saldırıya ilişkin açıklama geldi
'3 mini İHA saldırısı püskürtüldü'
Şehit edilen babasının koltuğuna oturdu
29 yıl önce babası o koltuktaydı
Kaçak kazı zannedildi gerçek bambaşka çıktı
Soruşturma devam ediyor
Depremin izleri gün ağarınca ortaya çıktı
Binalar ve minareler yıkıldı
2 kurşun camlara isabet etti
Holding binasına ateş açıldı
Komşusunun kapısına balyoz ve matkapla dayanıp ateşe verdi
Gürültü kavgasını özel harekat bitirdi
İsrail'den İran'a misilleme
İran'da uçuşlar askıya alındı
Yeni seçilen CHP’li başkanların ‘genelge’ sıkıntısı
Liyakat mi sadakat mi?
İsrail, Suriye'nin hava savunma sistemlerini hedef aldı
Saldırıda maddi hasar meydana geldi
Polat çiftine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Diğer suçlardan 'tutukluluk' devam ediyor
CHP'den iktidarın arazi satışlarına tepki
'AKP enkaz bırakarak çöküyor'
Yüksek et fiyatı sorunu ithalatla çözülemez
Et ürünlerinde KDV kaldırılsın
Merkez Bankası anketi açıklandı
Dolar, enflasyon, faiz tahminleri belli oldu
Gelecek burada
10 yılda 20 kat büyüyecek
Çocuk nüfusumuz açıklandı
Nüfusumuzun yüzde 26'sı çocuk
İran'dan saldırıya ilişkin açıklama geldi
'3 mini İHA saldırısı püskürtüldü'
Şehit edilen babasının koltuğuna oturdu
29 yıl önce babası o koltuktaydı
Kaçak kazı zannedildi gerçek bambaşka çıktı
Soruşturma devam ediyor
Depremin izleri gün ağarınca ortaya çıktı
Binalar ve minareler yıkıldı
2 kurşun camlara isabet etti
Holding binasına ateş açıldı
Komşusunun kapısına balyoz ve matkapla dayanıp ateşe verdi
Gürültü kavgasını özel harekat bitirdi
İsrail'den İran'a misilleme
İran'da uçuşlar askıya alındı
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.