TÜSİAD: Gelir dağılımı altüst
TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Tuncay Özilhan, son yıllarda düşük büyüme, yüksek enflasyon ve yüksek işsizliğin dar gelirli kesimlerde refah kaybına yol açtığına işaret ederek, “Ekonomideki sıkıntılar en çok toplumun en yoksul kesimlerini etkiledi. İnşaatta 500 bin kişi işsiz kaldı. İşsiz sayısı 4 milyon 650 bine ulaştı” dedi
04.12.2019 16:20:00
RECEP BAHAR/ANKARA
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Tuncay Özilhan, Ankara'da düzenlenen TÜSİAD YİK Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, ekonomide, iç ve dış politikada bir dizi risk faktörünün nihayet geride kaldığına işaret ederek, "İç politikada seçim sürecini geride bıraktık. Seçim öncesinde ve sonrasında yaşanan aksaklıklara rağmen, yerel seçimler Türk toplumunun demokrasi ve sandığın meşruiyetine duyduğu inancı teyit etti. Dış politikada, S-400 ve Suriye harekâtı gibi belirsizlik yaratan konuların ateşi en azından biraz hafifledi. Rusya ve ABD ile ilişkilerimizin seyri Türkiye'yi nereye gittiği en çok tartışılan ülkelerden biri olmaktan çıkardı" dedi.
Özilhan, konuşmasında özetle şunları söyledi:
• Ülkemizde nispeten daha sakin diyebileceğimiz günlere karşılık, dünyadaki olağandışı hareketlilik devam ediyor. Dünya, şiddetli toplumsal hareketlerden Brexit sürecine, ekonomik yavaşlamadan küresel iklim krizine, sosyo ekonomik dengesizliklerden teknolojik dönüşümün etkilerine uzanan çok geniş bir yelpazedeki sorunlar yumağıyla uğraşıyor. Bu nedenle birçok ülkede sokak siyaseti, 1968'den bu yana ilk kez parlamenter siyaseti gölgede bırakarak belirleyici dinamik haline geliyor. Dış tehditlere karşı en başta yapmamız gereken şey içeride bünyemizi kuvvetlendirmek ve değişen koşullara uyum yeteneğimizi artırmak.
Hayat pahalılığı ciddi sorun
• Hiç şüphesiz en kötünün geride kalması, mevcut durumun çok iyi olduğu anlamına gelmiyor. Örneğin ekonomide enflasyonun düştüğünü görüyoruz ama bu hayat pahalılığının olmadığı anlamına gelmiyor. Sadece fiyatların artış hızı azalmış durumda.
• Son işgücü istatistikleri geçen yıldan bu yana istihdam edilen kişi sayısında 800 bine yakın azalış olduğunu ortaya koyuyor. Ancak ekonomik daralma düşük gözükmesine rağmen işsizliğin bu kadar yüksek seviyelere gelmiş olması son derece endişe verici.
• Dünyanın en büyük 20 ekonomisinden beşi; Almanya, İngiltere, İtalya, Brezilya ve Meksika resesyon riskiyle karşı karşıya. Küresel ticaret adeta durakladı. Bu durum büyüme hızımızı yavaşlatacak.
Yatırım ortamı sorunlu
•Tarihsel olarak Türkiye ekonomisinin yumuşak karnı olan dış açık, TL'deki hızlı değer kaybı ve daralan iç talep sayesinde kapandı ve dış borçlanma hız kesti. Büyümenin geri dönmesiyle beraber dış açık sorununun hortlamaması için üretim yapısında radikal değişiklikler gerekiyor. Bunun için öncelikle yatırım ortamının iyileşmesi lazım. Yatırım ortamı iyileştikçe ve istihdam genişledikçe iç talep canlanacak ancak bu süreci desteklemek ve hızlandırmak gerekiyor. İyi bir planlama, etkin bir teşvik sistemi, istikrarlı bir makroekonomik ortam, hukuk ve yargı sisteminde devam edecek iyileştirmelerle rekabet gücü yüksek sektörlere yerli ve yabancı yatırımcıları daha çok çekmek mümkün olacak.
Gelir dağılımı bozuldu
• Gelir dağılımı 2010'lu yılların başlarına kadar düzeliyordu. Ancak son yıllarda, düşük büyüme, yüksek enflasyon ve yüksek işsizlik, dar gelirli kesimlerde refah kaybına yol açtı. İşsiz sayısı 4 milyon 650 bine ulaştı. Ekonomideki sıkıntılar en çok toplumun en yoksul kesimlerini etkiledi. İşsizlerin yüzde 17'si nitelik gerektirmeyen işlerde çalışanlar. İnşaatta 500 bin kişi işsiz kaldı.
• Dünyada durum birçok ülkede 1930'lu yılları hatırlatıyor. Adaletsizlikler sosyal ve siyasi dengeleri sarsıyor. Örneğin, sokak hareketleriyle sarsılan Şili gelir adaletsizliğinin en şiddetli olduğu ülkelerden birisi. Gelir adaletsizliğine yol açan en önemli sebeplerden birisi eğitimde fırsat adaletinin olmaması.
• Eğitim performansımız ulusal araştırmalarda da uluslararası karşılaştırmalarda da tatmin edici çıkmıyor. Bu koşullarda yetişen yeni nesiller işgücüne katıldığında iş bulmakta zorluk çekiyor ya da çok düşük ücretlere niteliksiz işlerde çalışıyorlar. Nitekim niteliksiz veya düşük nitelikli işlerde çalışanların oranı yüzde 40 civarında. Yeterli becerilerle donatılmayan gençler arasında işsizlik oranı yüzde 27'ye kadar yükseliyor.
İstişare zaruri
• Bir iş yapılacağı zaman işi ehline bırakalım. Harcamalar şeffaf olsun ki, paranın doğru kullanıldığı ve kayırmacılık yapılmadığı konusunda kimsenin şüphesi olmasın. Aksi halde ulaşmak istediğimiz hedeflere ulaşamayız. İşte enerji sektöründe, altyapı yatırımlarında, kentsel dönüşümde ve hatta eğitimdeki planlama hatalarının bedelini hepimiz ödüyoruz.
• Kaynakları nereye yönlendireceğimizi istişare ile belirleyelim.
• Parlamenter sistemden cumhurbaşkanlığı sistemine geçildikten sonra yeni sistemin kurumsal yapısının henüz oturtulamamış olması yapısal sorunların çözümünde bizi yavaşlatıyor.
• Laiklik bu ülkenin çimentosudur.
Dış borçta anormallik var
TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski de YİK Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, tüm büyük ekonomilerde 2020'li yıllara hazırlanmak için seferberlik olduğunu söyledi.
İşsizliğin en önemli iktisadi göstergelerden birisi olduğunu belirten Kaslowski, "İşsizlik oranlarımız hala tarihi olarak yüksek seviyelerde seyrediyor. Güven ortamını yeniden tesis etmeliyiz. Bunu yapmanın yolu hukuk devleti ilkelerini gerçek anlamda uygulamaktan, rekabetçi piyasa ekonomisi ilkelerinden taviz vermemekten, para ve maliye politikalarında tutarlı ve öngörülebilir hareket etmekten geçiyor" dedi.
Türkiye'nin dış borç oranının milli gelirin yüzde 62'si gibi daha önce hiç karşılaşılmayan bir seviyede olduğuna işaret eden Kaslowski, "Özel sektör bir miktar döviz borcu geri ödemesi yaparken, bu kez kamunun döviz ağırlıklı borçlandığını görüyoruz. Bütçe açığı bir seferlik gelirler hariç bırakıldığında yüzde 5'in üzerine çıkıyor. Herhalde bu nedenledir ki iktisadi kesimlerde tedirginlik yaratan düzenlemeler içeren yeni vergi tasarısı yeterince istişare edilmeden Meclis'ten geçirildi" şeklinde konuştu.
Kaslowski konuşmasını "Önümüzdeki yolun engelleri, sorunları büyük. Çözüm biziz; hepimiziz. Yolumuzda kararlılıkla ilerleyeceğiz" ifadesiyle bitirdi.
AŞAĞIDAKİ VİDEOLAR İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Tuncay Özilhan, Ankara'da düzenlenen TÜSİAD YİK Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, ekonomide, iç ve dış politikada bir dizi risk faktörünün nihayet geride kaldığına işaret ederek, "İç politikada seçim sürecini geride bıraktık. Seçim öncesinde ve sonrasında yaşanan aksaklıklara rağmen, yerel seçimler Türk toplumunun demokrasi ve sandığın meşruiyetine duyduğu inancı teyit etti. Dış politikada, S-400 ve Suriye harekâtı gibi belirsizlik yaratan konuların ateşi en azından biraz hafifledi. Rusya ve ABD ile ilişkilerimizin seyri Türkiye'yi nereye gittiği en çok tartışılan ülkelerden biri olmaktan çıkardı" dedi.
Özilhan, konuşmasında özetle şunları söyledi:
• Ülkemizde nispeten daha sakin diyebileceğimiz günlere karşılık, dünyadaki olağandışı hareketlilik devam ediyor. Dünya, şiddetli toplumsal hareketlerden Brexit sürecine, ekonomik yavaşlamadan küresel iklim krizine, sosyo ekonomik dengesizliklerden teknolojik dönüşümün etkilerine uzanan çok geniş bir yelpazedeki sorunlar yumağıyla uğraşıyor. Bu nedenle birçok ülkede sokak siyaseti, 1968'den bu yana ilk kez parlamenter siyaseti gölgede bırakarak belirleyici dinamik haline geliyor. Dış tehditlere karşı en başta yapmamız gereken şey içeride bünyemizi kuvvetlendirmek ve değişen koşullara uyum yeteneğimizi artırmak.
Hayat pahalılığı ciddi sorun
• Hiç şüphesiz en kötünün geride kalması, mevcut durumun çok iyi olduğu anlamına gelmiyor. Örneğin ekonomide enflasyonun düştüğünü görüyoruz ama bu hayat pahalılığının olmadığı anlamına gelmiyor. Sadece fiyatların artış hızı azalmış durumda.
• Son işgücü istatistikleri geçen yıldan bu yana istihdam edilen kişi sayısında 800 bine yakın azalış olduğunu ortaya koyuyor. Ancak ekonomik daralma düşük gözükmesine rağmen işsizliğin bu kadar yüksek seviyelere gelmiş olması son derece endişe verici.
• Dünyanın en büyük 20 ekonomisinden beşi; Almanya, İngiltere, İtalya, Brezilya ve Meksika resesyon riskiyle karşı karşıya. Küresel ticaret adeta durakladı. Bu durum büyüme hızımızı yavaşlatacak.
Yatırım ortamı sorunlu
•Tarihsel olarak Türkiye ekonomisinin yumuşak karnı olan dış açık, TL'deki hızlı değer kaybı ve daralan iç talep sayesinde kapandı ve dış borçlanma hız kesti. Büyümenin geri dönmesiyle beraber dış açık sorununun hortlamaması için üretim yapısında radikal değişiklikler gerekiyor. Bunun için öncelikle yatırım ortamının iyileşmesi lazım. Yatırım ortamı iyileştikçe ve istihdam genişledikçe iç talep canlanacak ancak bu süreci desteklemek ve hızlandırmak gerekiyor. İyi bir planlama, etkin bir teşvik sistemi, istikrarlı bir makroekonomik ortam, hukuk ve yargı sisteminde devam edecek iyileştirmelerle rekabet gücü yüksek sektörlere yerli ve yabancı yatırımcıları daha çok çekmek mümkün olacak.
Gelir dağılımı bozuldu
• Gelir dağılımı 2010'lu yılların başlarına kadar düzeliyordu. Ancak son yıllarda, düşük büyüme, yüksek enflasyon ve yüksek işsizlik, dar gelirli kesimlerde refah kaybına yol açtı. İşsiz sayısı 4 milyon 650 bine ulaştı. Ekonomideki sıkıntılar en çok toplumun en yoksul kesimlerini etkiledi. İşsizlerin yüzde 17'si nitelik gerektirmeyen işlerde çalışanlar. İnşaatta 500 bin kişi işsiz kaldı.
• Dünyada durum birçok ülkede 1930'lu yılları hatırlatıyor. Adaletsizlikler sosyal ve siyasi dengeleri sarsıyor. Örneğin, sokak hareketleriyle sarsılan Şili gelir adaletsizliğinin en şiddetli olduğu ülkelerden birisi. Gelir adaletsizliğine yol açan en önemli sebeplerden birisi eğitimde fırsat adaletinin olmaması.
• Eğitim performansımız ulusal araştırmalarda da uluslararası karşılaştırmalarda da tatmin edici çıkmıyor. Bu koşullarda yetişen yeni nesiller işgücüne katıldığında iş bulmakta zorluk çekiyor ya da çok düşük ücretlere niteliksiz işlerde çalışıyorlar. Nitekim niteliksiz veya düşük nitelikli işlerde çalışanların oranı yüzde 40 civarında. Yeterli becerilerle donatılmayan gençler arasında işsizlik oranı yüzde 27'ye kadar yükseliyor.
İstişare zaruri
• Bir iş yapılacağı zaman işi ehline bırakalım. Harcamalar şeffaf olsun ki, paranın doğru kullanıldığı ve kayırmacılık yapılmadığı konusunda kimsenin şüphesi olmasın. Aksi halde ulaşmak istediğimiz hedeflere ulaşamayız. İşte enerji sektöründe, altyapı yatırımlarında, kentsel dönüşümde ve hatta eğitimdeki planlama hatalarının bedelini hepimiz ödüyoruz.
• Kaynakları nereye yönlendireceğimizi istişare ile belirleyelim.
• Parlamenter sistemden cumhurbaşkanlığı sistemine geçildikten sonra yeni sistemin kurumsal yapısının henüz oturtulamamış olması yapısal sorunların çözümünde bizi yavaşlatıyor.
• Laiklik bu ülkenin çimentosudur.
Dış borçta anormallik var
TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski de YİK Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, tüm büyük ekonomilerde 2020'li yıllara hazırlanmak için seferberlik olduğunu söyledi.
İşsizliğin en önemli iktisadi göstergelerden birisi olduğunu belirten Kaslowski, "İşsizlik oranlarımız hala tarihi olarak yüksek seviyelerde seyrediyor. Güven ortamını yeniden tesis etmeliyiz. Bunu yapmanın yolu hukuk devleti ilkelerini gerçek anlamda uygulamaktan, rekabetçi piyasa ekonomisi ilkelerinden taviz vermemekten, para ve maliye politikalarında tutarlı ve öngörülebilir hareket etmekten geçiyor" dedi.
Türkiye'nin dış borç oranının milli gelirin yüzde 62'si gibi daha önce hiç karşılaşılmayan bir seviyede olduğuna işaret eden Kaslowski, "Özel sektör bir miktar döviz borcu geri ödemesi yaparken, bu kez kamunun döviz ağırlıklı borçlandığını görüyoruz. Bütçe açığı bir seferlik gelirler hariç bırakıldığında yüzde 5'in üzerine çıkıyor. Herhalde bu nedenledir ki iktisadi kesimlerde tedirginlik yaratan düzenlemeler içeren yeni vergi tasarısı yeterince istişare edilmeden Meclis'ten geçirildi" şeklinde konuştu.
Kaslowski konuşmasını "Önümüzdeki yolun engelleri, sorunları büyük. Çözüm biziz; hepimiziz. Yolumuzda kararlılıkla ilerleyeceğiz" ifadesiyle bitirdi.
AŞAĞIDAKİ VİDEOLAR İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: