Bir haftadan beri bu köşede, " Dinlerarası diyalog ve hoşgörü" adı altında yapılan faaliyetlerin eleştirildiği yazılar okuyorsunuz.
Gün geçtikçe, çevremizde ve eğitim çağındaki gençliğimiz üzerinde yaptığımız çok yüzeysel araştırmalar da gösteriyor ki; tehlike, bizim yazdıklarımızdan ve yansıtabildiklerimizden çok çok daha fazla ve daha büyük. Bundan ötürüdür ki, Yeni Mesaj gazetesi gösterdiği hassasiyetten dolayı milletimizin gönlünde yeniden taht kurmuştur. Bize düşen, bu gazeteyi ısrarla arayıp-soran insanımıza ulaştırmaktır.
STV'nin Mardin'den naklen yayınladığı ve duyarlı Anadolu insanının yerinde tesbitiyle "papazlar geçidi" adını taktığı program, hele ezanla çan sesinin birbirine karıştırılıp aynı anda verilmesi milletimizi derinden yaralamıştır. Israrla konunun üzerine giden Yeni Mesaj gazetesi ve Meltem TV'den sonra özellikle yazılı basında aynı doğrultuda yazıların yayınlanması bizleri sevindirdi, vatan, bayrak, bağımsızlık sevdası olan herkesi sevindirdi.
Din görevlileri adına kurulan sendikaların bu konuda ne dediklerini, ne yaptıklarını merak ediyorum, çünkü mesele İslam'ın sembollerinin diğerleri ile karıştırılması meselesi. Erzurum'daki din görevlisi arkadaşlarımızın altını çizdikleri bir konu daha var; diyorlar ki, ekranda uzun uzun boy gösteren papazı, hahamı, metropoliti, hepsi kendi özel kıyafetleri ile, boyunlarında inançlarının çeşit çeşit sembolleri ile göründüler. Fakat İslam'ı temsilen ortaya çıkan Diyanet İşleri Başkan yardımcısının da, İstanbul müftüsünün de dini kisveleri yoktu. Söz konusu, programın ne evvelinde ne ahirinde ne de ortasında dinimizin, ülkemizin, milletimizin hayırına hiçbir getirisi yoktu, maalesef götürdükleri çoktu tesbitinden sonra başlığımızı dönüyoruz.
Evet ulemanın "diyalog" çalışmalarına bakışı nasıl? Bir kaç örnek verelim ki; "sadece Haydar Hoca, sadece Yeni Mesaj ve Meltem TV karşı çıkıyor" diyenlerin iddiaları birkez daha, bin kez daha boşa çıksın.
Elimizde, İslami Araştırmalar Vakfı'nın "Tartışmalı İlmi Toplantılar Dizisi" üst başlığı ile yayınlanmış "Asrımızda Hıristiyan-Müslüman münasebetleri" adlı çalışma var. Baskı, tarihi 1993. Yani, Fetullah Hoca'nın ve gazetesi Zaman'ın rotayı Vatikan'a çevirmesinden iki sene önce.
Tebliğcilerden biri bugün "diyalog" cephesinde yer alan Prof. Dr. Suat Yıldırım. Sunduğu tebliğin başlığı ise, "Hıristiyanları Müslümanlarla diyaloğa sevkeden sebepler."
Tebliği özetleyen 7 maddeyi aynen okuyalım:
"Diyalogun muhtemel sebepleri şunlar olabilir.
1- Kilise, varlığını sürdürebilmek için dünyaya açılmayı, böylece gündemde kalmayı kaçınılmaz görmektedir.
2- Sekülarizmin ve materyalizmin yayılması ve dinlere toptan meydan okuması karşısında müşterek bir cephe teşkil etmek, Allah'a, ahirete, nübüvvete inanan asgari müştereklerde birleşmiş insanların sayısını artırmak istemektedir.
3- Hıristiyanlık, iki din mensuplarının temasından bazı faydalı katkılar sağlanabileceğini düşünmektedir. Mesela, Müslümanlarda geniş halk kitlelerinde görülen derüni iman ve ibadet hayatının, sekülarizmin yaygın olduğu Batı insanlarına dinin anlamını göstereceğini ummaktadır.
4- Gaye, bir başka yöntemle hıristiyanlığı yaymaktır. Diyalog ile misyonerlik birbirine zıt değildir.
5- Değişen dünya şartları içinde, Batılı Hıristiyanlar, on asırdan fazla bir zamandır, İslam hakkında kendilerine öğretilen şeylerin iftiradan başka şey olmadığını gördüler. Bu durum çoğunu, dini makamlarına karşı güvensizliğe götürdü. İslam ise, insan tabiatına ve değişen hayat şartlarına, ilmi gelişmelere uygunluğu sebebiyle ortaya koyduğu muazzam hayatiyet kabiliyeti ve yön verici özelliği ile ilgi alanı olmaya devam ediyordu. Papalık bu arzuyu kanalize etmek yeni bir taktikle Hıristiyanlığı muhafaza etmek istemektedir.
6- Batı medeniyetinin değer hükümlerinin ve yaşayış tarzının dünyada ve bu arada İslam dünyasında yayılmasının semerelerini (meyvelerini) Hıristiyanlık lehine fikri ve dini planda devşirme zamanı geldiğini düşünmektedir.
7- Bazı samimi, dindar ruhlu beşeriyetin çektiği sıkıntılardan rahatsız olarak diğer din mensubu dindarlarla bazı problemleri çöz mede işbirliği arzu etmektedirler.
Müslümanların bu hususları değerlendirerek konu ile ilgilenmelerinde fayda vardır.
Gün geçtikçe, çevremizde ve eğitim çağındaki gençliğimiz üzerinde yaptığımız çok yüzeysel araştırmalar da gösteriyor ki; tehlike, bizim yazdıklarımızdan ve yansıtabildiklerimizden çok çok daha fazla ve daha büyük. Bundan ötürüdür ki, Yeni Mesaj gazetesi gösterdiği hassasiyetten dolayı milletimizin gönlünde yeniden taht kurmuştur. Bize düşen, bu gazeteyi ısrarla arayıp-soran insanımıza ulaştırmaktır.
STV'nin Mardin'den naklen yayınladığı ve duyarlı Anadolu insanının yerinde tesbitiyle "papazlar geçidi" adını taktığı program, hele ezanla çan sesinin birbirine karıştırılıp aynı anda verilmesi milletimizi derinden yaralamıştır. Israrla konunun üzerine giden Yeni Mesaj gazetesi ve Meltem TV'den sonra özellikle yazılı basında aynı doğrultuda yazıların yayınlanması bizleri sevindirdi, vatan, bayrak, bağımsızlık sevdası olan herkesi sevindirdi.
Din görevlileri adına kurulan sendikaların bu konuda ne dediklerini, ne yaptıklarını merak ediyorum, çünkü mesele İslam'ın sembollerinin diğerleri ile karıştırılması meselesi. Erzurum'daki din görevlisi arkadaşlarımızın altını çizdikleri bir konu daha var; diyorlar ki, ekranda uzun uzun boy gösteren papazı, hahamı, metropoliti, hepsi kendi özel kıyafetleri ile, boyunlarında inançlarının çeşit çeşit sembolleri ile göründüler. Fakat İslam'ı temsilen ortaya çıkan Diyanet İşleri Başkan yardımcısının da, İstanbul müftüsünün de dini kisveleri yoktu. Söz konusu, programın ne evvelinde ne ahirinde ne de ortasında dinimizin, ülkemizin, milletimizin hayırına hiçbir getirisi yoktu, maalesef götürdükleri çoktu tesbitinden sonra başlığımızı dönüyoruz.
Evet ulemanın "diyalog" çalışmalarına bakışı nasıl? Bir kaç örnek verelim ki; "sadece Haydar Hoca, sadece Yeni Mesaj ve Meltem TV karşı çıkıyor" diyenlerin iddiaları birkez daha, bin kez daha boşa çıksın.
Elimizde, İslami Araştırmalar Vakfı'nın "Tartışmalı İlmi Toplantılar Dizisi" üst başlığı ile yayınlanmış "Asrımızda Hıristiyan-Müslüman münasebetleri" adlı çalışma var. Baskı, tarihi 1993. Yani, Fetullah Hoca'nın ve gazetesi Zaman'ın rotayı Vatikan'a çevirmesinden iki sene önce.
Tebliğcilerden biri bugün "diyalog" cephesinde yer alan Prof. Dr. Suat Yıldırım. Sunduğu tebliğin başlığı ise, "Hıristiyanları Müslümanlarla diyaloğa sevkeden sebepler."
Tebliği özetleyen 7 maddeyi aynen okuyalım:
"Diyalogun muhtemel sebepleri şunlar olabilir.
1- Kilise, varlığını sürdürebilmek için dünyaya açılmayı, böylece gündemde kalmayı kaçınılmaz görmektedir.
2- Sekülarizmin ve materyalizmin yayılması ve dinlere toptan meydan okuması karşısında müşterek bir cephe teşkil etmek, Allah'a, ahirete, nübüvvete inanan asgari müştereklerde birleşmiş insanların sayısını artırmak istemektedir.
3- Hıristiyanlık, iki din mensuplarının temasından bazı faydalı katkılar sağlanabileceğini düşünmektedir. Mesela, Müslümanlarda geniş halk kitlelerinde görülen derüni iman ve ibadet hayatının, sekülarizmin yaygın olduğu Batı insanlarına dinin anlamını göstereceğini ummaktadır.
4- Gaye, bir başka yöntemle hıristiyanlığı yaymaktır. Diyalog ile misyonerlik birbirine zıt değildir.
5- Değişen dünya şartları içinde, Batılı Hıristiyanlar, on asırdan fazla bir zamandır, İslam hakkında kendilerine öğretilen şeylerin iftiradan başka şey olmadığını gördüler. Bu durum çoğunu, dini makamlarına karşı güvensizliğe götürdü. İslam ise, insan tabiatına ve değişen hayat şartlarına, ilmi gelişmelere uygunluğu sebebiyle ortaya koyduğu muazzam hayatiyet kabiliyeti ve yön verici özelliği ile ilgi alanı olmaya devam ediyordu. Papalık bu arzuyu kanalize etmek yeni bir taktikle Hıristiyanlığı muhafaza etmek istemektedir.
6- Batı medeniyetinin değer hükümlerinin ve yaşayış tarzının dünyada ve bu arada İslam dünyasında yayılmasının semerelerini (meyvelerini) Hıristiyanlık lehine fikri ve dini planda devşirme zamanı geldiğini düşünmektedir.
7- Bazı samimi, dindar ruhlu beşeriyetin çektiği sıkıntılardan rahatsız olarak diğer din mensubu dindarlarla bazı problemleri çöz mede işbirliği arzu etmektedirler.
Müslümanların bu hususları değerlendirerek konu ile ilgilenmelerinde fayda vardır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Beterin beteri basiretsizlik / 19.07.2025
- Görmeyen gözler işitmeyen kulaklar ve ürpermeyen kalpler / 18.07.2025
- İmtiyazlı zümre doymak bilmiyor / 17.07.2025
- Hacım! Hayırlı olsun yeni yol arkadaşlarınız da!.. / 16.07.2025
- ‘Her kışın sonunda bir bahar olur’ / 15.07.2025
- Gül vekilim gül / 12.07.2025
- Yalamış yutmuşlar / 09.07.2025
- Dökülüyoruz dökülüyorsunuz dökülüyorlar / 08.07.2025
- Emeklinin payına bir kez daha hüsran düştü / 07.07.2025
- ‘İçi nasırlanmış elleri de yaz’ / 05.07.2025
- Görmeyen gözler işitmeyen kulaklar ve ürpermeyen kalpler / 18.07.2025
- İmtiyazlı zümre doymak bilmiyor / 17.07.2025
- Hacım! Hayırlı olsun yeni yol arkadaşlarınız da!.. / 16.07.2025
- ‘Her kışın sonunda bir bahar olur’ / 15.07.2025
- Gül vekilim gül / 12.07.2025
- Yalamış yutmuşlar / 09.07.2025
- Dökülüyoruz dökülüyorsunuz dökülüyorlar / 08.07.2025
- Emeklinin payına bir kez daha hüsran düştü / 07.07.2025
- ‘İçi nasırlanmış elleri de yaz’ / 05.07.2025