Davanın dukü duruşmasına, 14 sanık ve avukatları ile Ankara Barosu Başkanı Sadık Erdoğan'ın da aralarında bulunduğu müdahil avukatları katıldı.
Müdahil avukatları, şu aşamada bir taleplerinin olmadığını belirttiler.
Sanık Mehmet Kassap'ın avukatı Abdürrahim Özer, iddianamede, müvekkilinin eylemsel hiç bir faaliyetinden bahsedilmediğini, sadece Ankara'da bulunduğu sırada Tevhid Dergisi'ne gittiğinin belirtildiğini bildirdi.
Sanıklar Ferhan Özmen, Necdet Yüksel ve Rüştü Aytufan'ın avukatı İbrahim Ceylan ise avukat Mumcu'nun dilekçesinde belirttiği hususlara şu aşamada elinde net bilgi olmadığı için cevap veremeyeceğini söyledi. 1987 yılında maktül Uğur Mumcu ile İstanbul Sultanahmet Adliyesi'nde karşılaştığını ve Mumcu'ya "Yiğitçe yürüttüğün mücadeleden dolayı seni kutlarım" dediğini ifade eden Ceylan, avukat Mumcu'nun söylediğinin aksine, dilekçesinde, olaylarda hayatını kaybeden kişileri saygıyla andığını ve onlara karşı saygısızlık etmesinin aklının ucundan dahi geçmediğini söyledi.
Sanık Mehmet Şahin'in avukatı da müvekkilinin milli antrenör olduğunu ve antrenör olarak seçilirken de geniş çaplı bir güvenlik soruşturmasından geçtiğini söyledi. 'Müvekkilim bir örgüt üyesi olsaydı, bu güvenlik soruşturmasından geçer miydi?" diyen avukat, müvekkili Şahin'in, diğer sanıkların gelip çalışma yaptığı ve örgütün kullandığı iddia edilen sahibi olduğu spor salonuna, İstanbul Emniyet Müdürü Hasan Özdemir'in korumalarının da aralarında bulunduğu emniyet mensuplarının gelip çalıştığını söyledi.
İddianamede İran, Libya, Bosna ve Sudan terörist olarak niteleniyor
Sanıklardan Abdülhamit Çelik'in avukatı Faruk Gökkuş, müvekkilininİran'a Farsça öğrenmek için gittiğini ifade ederek, İran, Sudan, Libya ve Bosna gibi birtakım müslüman devletlerin terörist devlet olarak iddianemeye yansıtıldığını söyledi.
Gökkuş, terör örgütü Hizbullah'ın lideri Hüseyin Velioğlu'nun öldürüldüğü evde ele geçirilen disketteki birtakım bilgilerle, bu davanın sanıkları arasında bağlantı kurulduğunu belirterek, disketteki bilgileri verdiği iddia edilen Murat Filiz'in, Hizbullah operasyonu soruşturmasını yürüten savcıya verdiği ifadede, disketin "düzmece" olduğunu söylediğini savundu.
Duruşmada söz alan diğer sanık avukatları da müvekkilerinin suçsuz olduklarını iddia ederek, tahliye isteminde bulundular.
Cumhuriyet Savcısı Hamza Keleş, 1997 yılında Sincan'da gerçekleştirilen "Kudüs gecesi" ile ilgili olarak Nurettin Şirin ve arkadaşlarının yargılandığı dava dosyasındaki belge ve bilgilerin bu dosya için de kanıt teşkil ettiğinden, dosyanın, bu dava dosyasına konulmasını istedi. Savcı Keleş, birleştirilen dosyanın sanığı Şeref Dursun'un talimat ifadesinin alınması için İstanbul 2 No'lu DGM'ye yazılan talimatın beklenmesine ve tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini istedi.