Üretim toplumundan sadaka toplumuna

Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Günaydın, yaptığı açıklamada, bu yılın ilk yarısında tarım ürünleri ithalatının yüzde 53.4 artarak 3 milyar 602 milyon dolara ve buna bağlı olarak da tarımsal dış ticaret açığının 1 milyar 802 milyon dolara yükseldiğini belirtti ve altı defalarca çizilmesi gereken şu önemli değerlendirmeyi yaptı:"Söz konusu durum sadece kuraklıkla açıklanamaz. IMF-Dünya Bankası güdümünde uygulanan 'yoksulluk yönetimi' politikaları destekleri üretimden bağımsızlaştırmakta, girdi fiyatlarında yaşanan artışlar ve iç ticaret hadlerinde tarım aleyhine olan hareketler ekim alanlarını daraltmakta, verimlilik ve kalite geriye gitmektedir. bu gelişmelerin doğal bir sonucu olarak, Türkiye tarım sektöründe net dışalımcı konuma doğru sürüklenmektedir"Bu açıklamada bir çok noktaya değiniliyor, ama ben özellikle bir noktaya yoğunlaşmak istiyorum: "IMF-Dünya Bankası güdümünde uygulanan 'yoksulluk yönetimi' politikaları destekleri üretimden bağımsızlaştırmakta?" ifadesine.Dikkat ederseniz, AKP'nin iktidar olduğu 2002 yılından bu yana uyguladığı, IMF güdümlü popülist görünümlü politikaları özetlemiş.Özellikle seçim dönemlerinde yoğunlaşan, ama diğer zamanlarda da yapılan kömür yardımı, erzak yardımı, o yardımı, bu yardımı?Çalışıp üretmeye teşvik değil, ihtiyacı olmadığı halde yardım bazlı yaşamaya yönelik uygulamalar. Adeta bir "sadaka toplumu" üretilmeye çalışıldı.Yanlış anlaşılmasın, muhtaç olanlara, çalışamayacak olanlara sadaka verilmesine, devlet eliyle desteklenmesine asla karşı olmamız mümkün değil. Ama dikkat ederseniz sadece 22 Temmuz seçimlerinden önce yaklaşık 7 milyon aileye kömür yardımı yapıldı. Yine milyonlarcasına erzak yardımı yapıldı.Bu ailelerin fertleri gerçekten çalışamayacak durumda mı? Elbette ki hayır.Olayı bir de tersinden okuyalım. Peki, bu kömür yardımını alanlar çalışabilecekleri halde neden kömür yardımı almaya tenezzül edecek kadar muhtaç durumdalar? Çünkü iş bulamıyor, aş bulamıyor, çalışsa da aylığı yetmiyor, kazanamıyor, "en azından ailemizi kışın üşütmeyelim, ısınma masrafından kurtulalım" mantığıyla bu sadakaya tenezzül ediyor.Esasen uygulanan bu tür sadaka ekonomileri global manada Batılı ülkelerin bir sömürge yöntemidir. IMF, Dünya Bankası, BM, AB, ABD'nin dünya çapındaki uygulamalarına bakın, hep bu tarzdadır. Üretime teşvik yok, sadakaya alışmış toplumlar üretiliyor.Yerli kaynakların milli politikalarla işletilmesine müsaade edilmiyor, yabancılara satışı teşvik ediliyor, yabancılar da o millete o kaynaklardan hiç pay ayırmıyor. Yerli para kullandırılmıyor, borç verilerek o millet kontrol altında tutuluyor. Böylece hem borç alanların bağımlılığı artıyor, hem de oluşan faiz yüküyle borçların ödenmesi imkansızlaşıyor. İthalat teşvik ediliyor, maliyetler artıyor, devlet kurumlarının satışı teşvik ediliyor ve neticede üretici, sanayici sahipsiz, maliyetlerin altında ezilip kalıyor.İthalata teşvik, borca teşvik, satışa teşvik?Ve yer altı ve yer üstü kaynakları milletimizin kat kat fazlasını bakabilecek ülkemizde sadakaya teşvik.Sen üç kuruşa tenezzül ederken, onlar sana ait ne var ne yok bedavaya götürüyorlar.