Türk çiftçisi ile Fransız çiftçisi mukayese edildiğinde, bir Fransız çiftçisi 10 Türk çiftçisi kadar üretimde bulunuyormuş. Arada gerçekten korkunç bir uçurum var.
fakat, bunun çaresi konusunda, başta hükümet olmak üzere, kimin ne düşündüğünü gerçekten bilmek çok zor. Batının telkini ile çıkarılan kanunlar, zaten düşük verimle çalışan tarım sektörüne daha da yük getirmektedir.
Şeker çok düşük bir kotaya indirildi. Tütün, fındık ve diğer tarım ürünleri de kısıtlanma durumunda. Tarımın bir yan kolu sayılan hayvancılık ise daha önceden kurutulmuştu. Bir önceki yıla göre, et üreticisinin eline geçen para %50 oranında azaldı.
Özal döneminde bir Erzurum ziyaretimiz olmuştu. Bizi misafir eden ağabeyimiz, hepimizi hayrete düşürecek açıklamalarda bulunmuştu: "Kardeşim, hepiniz Erzurum'u hayvancılık merkezi olarak bilirsiniz değil mi? Şu an Erzurum'da tüketilen etin yarısı, yurtdışından ithal edilmektedir".
Yıllar önce, Türk hayvancılığının durumunu görmüş ve üzülmüştük. Şimdi de tarım aynı durumla karşı karşıya. Bu yasalardan önce bile Anadolu'da 300-400 dekar arazisi olan vatandaşların, verimsizlik nedeni ile arazilerini ekip-biçmedikleri haberini alıyorduk. Yasalardan sonra Türk tarım ve hayvancılığına bitti gözü ile bakmamak mümkün değil.
Gelinen bu noktada, sanayi yönünden çok gerisinde bulunduğumuz Batı ile artık tarım ve hayvancılık yönünden de yarışamayacağız demektir. Bir Fransız artık 10-15 Türk'e galip gelecektir.
Derviş'le, Tarım Bakanı Yusuf Gökalp arasındaki tartışma, hükümeti iyice salladı. Zira Gökalp'in ısrarına rağmen Derviş, kaynak yetersizliğinden dolayı çiftçiyi desteklemeye yaklaşmıyordu. Fakat aynı Derviş, para babalarının bankaları için aynı düşünmüyordu. Alınan dış borçlar, öncelikle banka sektörüne aktarılmak isteniyordu.
Durup sormak lazım kim haklı.
Sanayide çok açık farkla geri kalmışız. Tarımın önü tıkanıyor. Anadolu insanının bir numaralı ürünü olan pancar dörtte bire indirildi. Tütün engelleniyor. Dünya fındığının %70'i ülkemizde üretildiği halde, fındık üzerinde baskı giderek ağırlaştırılıyor. Hayvancılık her gün daha da geri durumlara düşmektedir. Tereyağı fiyat olarak margarinin altına düştü. Türkiye'nin en güzel tereyağı Akçaabat'ta üretiliyor. Kilosu bir buçuk milyon.
Pes doğrusu, sanayi alanında ayakları bağlanan Türkiye'nin, tarım ve hayvancılıkta hem elleri, hem de gözleri bağlanmaktadır. Dört dörtlük hazırlanan Batı ile erkekseniz yarışınız. Elsiz, ayaksız, gözsüz, kulaksız bir tutsak.
Bunu farketmeyenlere, farkedip çözüm aramayanlara bir daha seslenmek istiyoruz. Egemenliği de AB'ye verirseniz, sizi uşak bile yapmazlar. Öz vatanınızda parya durumuna düşer ve milleti köleleştirirsiniz. Tarih sizi, dünkü mandacıların da altında bir yere koyar.
fakat, bunun çaresi konusunda, başta hükümet olmak üzere, kimin ne düşündüğünü gerçekten bilmek çok zor. Batının telkini ile çıkarılan kanunlar, zaten düşük verimle çalışan tarım sektörüne daha da yük getirmektedir.
Şeker çok düşük bir kotaya indirildi. Tütün, fındık ve diğer tarım ürünleri de kısıtlanma durumunda. Tarımın bir yan kolu sayılan hayvancılık ise daha önceden kurutulmuştu. Bir önceki yıla göre, et üreticisinin eline geçen para %50 oranında azaldı.
Özal döneminde bir Erzurum ziyaretimiz olmuştu. Bizi misafir eden ağabeyimiz, hepimizi hayrete düşürecek açıklamalarda bulunmuştu: "Kardeşim, hepiniz Erzurum'u hayvancılık merkezi olarak bilirsiniz değil mi? Şu an Erzurum'da tüketilen etin yarısı, yurtdışından ithal edilmektedir".
Yıllar önce, Türk hayvancılığının durumunu görmüş ve üzülmüştük. Şimdi de tarım aynı durumla karşı karşıya. Bu yasalardan önce bile Anadolu'da 300-400 dekar arazisi olan vatandaşların, verimsizlik nedeni ile arazilerini ekip-biçmedikleri haberini alıyorduk. Yasalardan sonra Türk tarım ve hayvancılığına bitti gözü ile bakmamak mümkün değil.
Gelinen bu noktada, sanayi yönünden çok gerisinde bulunduğumuz Batı ile artık tarım ve hayvancılık yönünden de yarışamayacağız demektir. Bir Fransız artık 10-15 Türk'e galip gelecektir.
Derviş'le, Tarım Bakanı Yusuf Gökalp arasındaki tartışma, hükümeti iyice salladı. Zira Gökalp'in ısrarına rağmen Derviş, kaynak yetersizliğinden dolayı çiftçiyi desteklemeye yaklaşmıyordu. Fakat aynı Derviş, para babalarının bankaları için aynı düşünmüyordu. Alınan dış borçlar, öncelikle banka sektörüne aktarılmak isteniyordu.
Durup sormak lazım kim haklı.
Sanayide çok açık farkla geri kalmışız. Tarımın önü tıkanıyor. Anadolu insanının bir numaralı ürünü olan pancar dörtte bire indirildi. Tütün engelleniyor. Dünya fındığının %70'i ülkemizde üretildiği halde, fındık üzerinde baskı giderek ağırlaştırılıyor. Hayvancılık her gün daha da geri durumlara düşmektedir. Tereyağı fiyat olarak margarinin altına düştü. Türkiye'nin en güzel tereyağı Akçaabat'ta üretiliyor. Kilosu bir buçuk milyon.
Pes doğrusu, sanayi alanında ayakları bağlanan Türkiye'nin, tarım ve hayvancılıkta hem elleri, hem de gözleri bağlanmaktadır. Dört dörtlük hazırlanan Batı ile erkekseniz yarışınız. Elsiz, ayaksız, gözsüz, kulaksız bir tutsak.
Bunu farketmeyenlere, farkedip çözüm aramayanlara bir daha seslenmek istiyoruz. Egemenliği de AB'ye verirseniz, sizi uşak bile yapmazlar. Öz vatanınızda parya durumuna düşer ve milleti köleleştirirsiniz. Tarih sizi, dünkü mandacıların da altında bir yere koyar.
Baki Bektaş / diğer yazıları
- Gerçek hayat ahiret hayatıdır / 09.09.2003
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002