Özneleri üç aşağı-beş yukarı aynı birçok fıkra var kültürümüzde.
Temel, İngiliz, bir de Japon diye başlar ve sürer gider fıkralarımız.
İşte onlardan biri.
Türkler, İngilizler ve Japonlar Nil Nehri’ne tünel yapma ihalesi için Mısır’dalar.
Türkleri her zaman olduğu gibi Temel temsil etmektedir.
Herkes komisyonuna ihale için düşüncelerini ve hedeflerini sunar.
İngilizler:
-Nehrin her iki tarafından tünel işine başlayacaklarını, hesaplamalarına göre 60-70 santimlik bir sapma ile orta yerde buluşacaklarını söylerler.
Japonlar da aynı şekilde hareket edeceklerini, hesaplamalarına göre 30-40 santimlik bir sapma beklediklerini ifade ederler.
Sıra Temel’dedir.
-Piz da iki taraftan paşlayacağuk işe. Orta yerde puluşursak ne alâ. Şayet buluşamazsak iki tüneliniz olacak, fena mı?
Birkaç gündür Karadeniz’deyim.
Trabzon, Rize, Artvin.
Adım başı üst geçit ve her üst geçitte; Şehit piyade onbaşı… şehit çavuş… şehit üsteğmen… yazılı levhalar var, bazılarında ise şehit düşen delikanlının resmi de var.
İnsanın içi burkuluyor, hüzünleniyor.
Binlerce ana-baba yüreğine, PKK ile verilen savaşta evladını kaybetmenin ateşi düştü.
Karadeniz şehit vermede ilk sıralardadır.
Şehit düşen delikanlılar için nice ağıtlar yakıldı, nice türküler söylendi.
Gözyaşlarını içine doğru akıtan metanet timsali babalar da evlatlarının ardından; bütün çocuklarım vatan-millet uğruna feda olsun dediler.
Başbakan’ın, İmralı(!) ile yaptığı ve kaçınılmaz sonu ülkenin bölünmesi demek olan malum müzakere zemini için yaptığı göstermelik ikna turlarına partisinin Karadenizli milletvekillerini ve teşkilat mensuplarını kabul ederek sürdürmüş ya.
Göstermelik diyorum, zira Barzani’yi; “Türkiye seninle gurur duyuyor” sloganlarıyla Ankara’da baş tacı edenleri niye ikna edeceksiniz ki?
Üstatlarının büyük “Kürdistan idealini” gerçekleştireni başka nasıl karşılayacaklardı?
Barzani önderliğinde sürdürülen ve “anaların gözyaşı dinsin” aldatmacası ile millete yutturulmaya çalışılan bu tehlikeli sürece şehit yakınlarına; her bir şehit çocuğunuza bir üstgeçit verdik, hayatta olsalardı böyle bir şansları mı olacaktı” diyerek mi ikna edecekler?
Yürek yarasını her an tazeleyen bu üstgeçit işi bana göre yanlış. Oğlunun ismini ve resmini her görüşünde anne-babaların acısı yeniden tazelenmiyor mu?
Niye APO ile yapılan görüşme değil de İmralı ile yapılan görüşme deniyor acaba?
İmralı ne?
Ada. Yüzölçümü 9.98 metrekare.
Her biri, önce mücahit, sonra müşahit ve son raddede birer müteahhit olan iktidar mensupları için İmralı çok rantabl/verimli bir yer olabilir.
Boşalt adayı ve ver bir AKP’liye doldursun gökdelenlerle.
Gökdelen.
Ne iddialı söz ama!
Yeryüzünde ancak fosseptik çukuru açabilenler meğer göğü deliyormuş da haberimiz yokmuş.
Hafıza kaybına uğramayanlar, Sayın Gül’ün, Sayın Erdoğan’ın her dem: “Biz Irak’ın toprak bütünlüğünden yanayız, asla bölünmüş bir Irak’a razı olamayız” sözlerini hatırlamakta zorluk çekmez. Ne hazin bir hal ki, bu iktidar Irak’ın fiili bölünmesi demek olan Kuzey Irak yönetimiyle, yani Kürdistan devletiyle petrol ticareti yapıyor, yani Barzani’nin petrolünü pazarlıyor dünya âleme.
Ve bunu da Irak devletine rağmen yapıyor.
Peki, söyler misiniz? Bunun, Irak’ın bölünmesini hızlandırmanın dışında başka ne gayesi olabilir?
Kafatası boşluğunda bir çay kaşığı beyni olan şunu rahatlıkla kavrar ki, bizim başımıza bela edilen PKK ile Suriye’nin başına bela edilen PYD aynı şeydir ve her ikisi de Barzani’nin elemeği-göz nuru ürünüdür.
Müşterek ana gayeleri de sadece Büyük Kürdistan’dır.
Temel, İngiliz, bir de Japon diye başlar ve sürer gider fıkralarımız.
İşte onlardan biri.
Türkler, İngilizler ve Japonlar Nil Nehri’ne tünel yapma ihalesi için Mısır’dalar.
Türkleri her zaman olduğu gibi Temel temsil etmektedir.
Herkes komisyonuna ihale için düşüncelerini ve hedeflerini sunar.
İngilizler:
-Nehrin her iki tarafından tünel işine başlayacaklarını, hesaplamalarına göre 60-70 santimlik bir sapma ile orta yerde buluşacaklarını söylerler.
Japonlar da aynı şekilde hareket edeceklerini, hesaplamalarına göre 30-40 santimlik bir sapma beklediklerini ifade ederler.
Sıra Temel’dedir.
-Piz da iki taraftan paşlayacağuk işe. Orta yerde puluşursak ne alâ. Şayet buluşamazsak iki tüneliniz olacak, fena mı?
Birkaç gündür Karadeniz’deyim.
Trabzon, Rize, Artvin.
Adım başı üst geçit ve her üst geçitte; Şehit piyade onbaşı… şehit çavuş… şehit üsteğmen… yazılı levhalar var, bazılarında ise şehit düşen delikanlının resmi de var.
İnsanın içi burkuluyor, hüzünleniyor.
Binlerce ana-baba yüreğine, PKK ile verilen savaşta evladını kaybetmenin ateşi düştü.
Karadeniz şehit vermede ilk sıralardadır.
Şehit düşen delikanlılar için nice ağıtlar yakıldı, nice türküler söylendi.
Gözyaşlarını içine doğru akıtan metanet timsali babalar da evlatlarının ardından; bütün çocuklarım vatan-millet uğruna feda olsun dediler.
Başbakan’ın, İmralı(!) ile yaptığı ve kaçınılmaz sonu ülkenin bölünmesi demek olan malum müzakere zemini için yaptığı göstermelik ikna turlarına partisinin Karadenizli milletvekillerini ve teşkilat mensuplarını kabul ederek sürdürmüş ya.
Göstermelik diyorum, zira Barzani’yi; “Türkiye seninle gurur duyuyor” sloganlarıyla Ankara’da baş tacı edenleri niye ikna edeceksiniz ki?
Üstatlarının büyük “Kürdistan idealini” gerçekleştireni başka nasıl karşılayacaklardı?
Barzani önderliğinde sürdürülen ve “anaların gözyaşı dinsin” aldatmacası ile millete yutturulmaya çalışılan bu tehlikeli sürece şehit yakınlarına; her bir şehit çocuğunuza bir üstgeçit verdik, hayatta olsalardı böyle bir şansları mı olacaktı” diyerek mi ikna edecekler?
Yürek yarasını her an tazeleyen bu üstgeçit işi bana göre yanlış. Oğlunun ismini ve resmini her görüşünde anne-babaların acısı yeniden tazelenmiyor mu?
Niye APO ile yapılan görüşme değil de İmralı ile yapılan görüşme deniyor acaba?
İmralı ne?
Ada. Yüzölçümü 9.98 metrekare.
Her biri, önce mücahit, sonra müşahit ve son raddede birer müteahhit olan iktidar mensupları için İmralı çok rantabl/verimli bir yer olabilir.
Boşalt adayı ve ver bir AKP’liye doldursun gökdelenlerle.
Gökdelen.
Ne iddialı söz ama!
Yeryüzünde ancak fosseptik çukuru açabilenler meğer göğü deliyormuş da haberimiz yokmuş.
Hafıza kaybına uğramayanlar, Sayın Gül’ün, Sayın Erdoğan’ın her dem: “Biz Irak’ın toprak bütünlüğünden yanayız, asla bölünmüş bir Irak’a razı olamayız” sözlerini hatırlamakta zorluk çekmez. Ne hazin bir hal ki, bu iktidar Irak’ın fiili bölünmesi demek olan Kuzey Irak yönetimiyle, yani Kürdistan devletiyle petrol ticareti yapıyor, yani Barzani’nin petrolünü pazarlıyor dünya âleme.
Ve bunu da Irak devletine rağmen yapıyor.
Peki, söyler misiniz? Bunun, Irak’ın bölünmesini hızlandırmanın dışında başka ne gayesi olabilir?
Kafatası boşluğunda bir çay kaşığı beyni olan şunu rahatlıkla kavrar ki, bizim başımıza bela edilen PKK ile Suriye’nin başına bela edilen PYD aynı şeydir ve her ikisi de Barzani’nin elemeği-göz nuru ürünüdür.
Müşterek ana gayeleri de sadece Büyük Kürdistan’dır.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Hz. Muhammed'den (saa) kim niye rahatsız olur? / 17.03.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024