Bütün bir yeryüzünden zulmü silip-süpürmek için gönderilmiş, görevlendirilmiş olan son elçi son Peygamber Hz. Muhammed aleyhisselamın evinden, ocağından ve mübarek kucağında büyümüş olan torunlarından zulme onay çıkar mıydı?
Elbette çıkmazdı ve işte çıkmadı.
Kerbela çölünde Peygamber evladına karşı işlenen korkunç cinayetin ana sebebi budur.
Muaviye oğlu mel'un Yezid, babasının başlattığı ve kendisinin de devam ettirdiği arsızlığa, hırsızlığa, yetki gaspına ve emsalsiz zulme, Peygamber torunu Hz. Hüseyin'den onay istemiştir, çıkmayınca da elindeki devlet gücünü kullanarak o korkunç vahşete imza atmıştır.
Peygamber ocağından, vahiy evinden zulme onay çıkmayacağını bilemeyecek, kestiremeyecek kadar iz'ansız ve idraksiz birinin, yönetim makamını işgal etmiş olması, Hz. Hüseyin'in kıyamının ne kadar yerinde olduğunun delillerinden sadece biridir.
Kerbela katliamını dikkatle ve ibretle inceleyenler görecektir ki; aslında bu facianın ilk adımını, bir ayağı çukurda iken, şehir şehir dolaşıp sarhoş oğlu için biat toplayan Muaviye atmıştır.
Ümmet-i Muhammedin başına bela olan Yezit kadar, onu Müslümanların başına bela eden baba Muaviye de sorumludur ve suçludur.
Asırlardan beri İslam aleminde, Müslümanlar arasında "Sünni görüş, Ehl-i Sünnet görüşü" adı altında servis edilen Kerbela yorumlarının gerçek İslam ile hiçbir ilgisi, alakası yoktur, Peygamber evladına karşı işlenen korkunç cinayeti saklama ve katilleri de aklama gayretlerinden ibarettir.
Bu konuda elbette söylenecek çok sözümüz var ama şimdilik bir virgül koyarak iki sene evvel yine bu sütunlarda yayınlanmış olan bir şiirimi sizlerle paylaşmak istiyorum:
Yezid orduları yolun kesmişler
Ağaç budar gibi kolun kesmişler
On binler kuşanmış kılıçlarını
Hem sağını hem de solun kesmişler
On dört asır sonra duydum ağladım
Hem ağladım hem de bağrım dağladım
Yezid orduları düşmüş peşine
Kılıcın kalkanın orda işi ne?
Fâtıma kızı Zeyneb feryad ederken
Ok atmışlar dudağına dişine
On dört asır sonra duydum ağladım
Sular seller gibi coştum çağladım
Yezid orduları bir tuzak kurmuş
O kutlu kervanın yolunda durmuş
Kadınlar çocuklar feryad ettikçe
Çadırları birden alevler sarmış
On dört asır sonra duydum ağladım
Dicle Fırat gibi coştum çağladım
Yezid orduları kana susamış
Peygamber soyundan cana susamış
Kesmişler Fırat'ın yollarını da
Küçük Ali ise suya susamış
On dört asır sonra duydum ağladım
Hem ağladım hem de kara bağladım
Yezid orduları kılıç kuşanmış
Hepsi Kabil olmuş çöle taşınmış
İnsan kisvesinden sıyrılmışlar da
İnsanlık yıpranmış orda aşınmış
On dört asır sonra duydum ağladım
Sular seller gibi coştum çağladım
Yezid orduları kastetmiş cana
Zeyneb de orada bacı ve ana
Çakal sürüleri sarmış Hüseyin'i
Bir ana yüreği nasıl dayana?
On dört asır sonra duydum ağladım
Hem ağladım hem de kara bağladım
Yezid orduları kesmişler başı
Elbet bu cinayet titretmiş Arş'ı
Korkunç katliamla yetinmemişler
Çiğnetmişler ata mübarek naaşı
On dört asır sonra duydum ağladım
Dicle Fırat gibi coştum çağladım
Aziz Karaca'yım içim kan ağlar
Kerbela olayı yüreğim dağlar
Yezid'e bir değil bin lanet olsun
Öyle bir acı ki dayanmaz dağlar
On dört asır sonra duydum ağladım
Hem ağladım hem de bağrım dağladım.
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024