Meclis Genel Kurulu'nda bugün görüşülmeye devam edecek olan Vakıflar Kanunu ile Türkiye'deki 'azınlık' vakıfları ile yabancı vakıflara önemli imtiyazlar tanınıyor.
Meclis Genel Kurulu'nda bugün görüşülmeye devam edecek olan Vakıflar Kanunu ile Türkiye'deki 'azınlık' vakıfları ile ülkemizde kurulacak, faaliyet gösterecek yabancı vakıflara önemli imtiyazlar tanınıyor. Avukat Gülseren S. Aytaş'ın Yeni Mesaj gazetesi için yaptığı çalışmaya göre, yasanın Türkiye için mahzurları şöyle: 1) Cemaat vakıfları, eski Vkaıflar Kanunu ile belirlenen mülhak vakıfların bir türü olmasına rağmen, bu konumlarının dışına çıkarılmakta, yeni vakıflar statüsüne yaklaştırılmakta, Cumhuriyet kanunlarına uygun olarak kurulmuş gibi işletilmesine cevaz verilmektedir. Böylece bu vakıflara ekonomik ve siyasi güç elde etme imkânı sağlanmış olmaktadır.2) Cemaat vakıflarının mal edinmeleri önündeki bütün sınırlamalar kaldırılmaktadır. Dini, hayri, eğitsel vs. ihtiyaçlarla sınırlı olmaksızın ve herhangi bir yerden izin almaksızın sınırsız mal edinebilme imkânı tanınmaktadır: "Vakıflar mal edinebilirler.." (Yeni Vakıflar Kanunu madde12/1)3) Yöneticilerin talebi ve Vakıflar Meclisi kararı ile vakıf amaç ve işlevi değiştirilebilecektir. (md.14) Bu durum, belli bir malın/malların bir amaca tahsis edilmesi demek olan vakıf kavramına aykırıdır.4) Cemaat vakıfları taşınmazları (kısmen hayrat olarak kullanılmayan) aynı cemaatteki başka bir vakfa tahsis edebilecektir. (md.16/son)5) Vakıflar (bu arada cemaat vakıfları) herhangi bir merciden izin almaksızın yurt içi veya yurt dışı kurum ve kuruluşlardan -sınırsız- ayni veya nakdi bağış veya yardım alabilecektir. (md.25/2) Böylece kurucularının çoğunluğu yabancı vakıflara Türkiye'de mal edinmeleri için getirilen Tapu Kanunun 35. maddedeki sınırlamanın (md.12/son) fiili bir değeri kalmamaktadır. 6) Yabancılar Türkiye'de hukuki ve fiili mütekabiliyet esasına göre yeni vakıf kurabilirler. (md.5/son) Ancak, vakıfların yöneticilerinin yabancı olması bakımından mütekabiliyet şartı aranmamıştır. (md.6/son) Başka bir deyişle, vakfın kuruluşunda karşılıklılık koşulu aranmış, ancak yönetiminde aranmamıştır. Bu arada yabancı vakıfların Türk vakıflarıyla karşılaştırılmayacak derecede güçlü mali kaynaklara sahip olduğu unutulmamalıdır. 7) Herhangi bir merciden izin almaksızın/beyanla iktisadi işletme-şirket kurabilir. (md.26)8) Nam-ı müstear (takma adla) veya nam-ı mevhumlar (sanal isimler, örneğin şu anda yaşamayan bir kişi adına kurulan vakıflar) adına kayıtlı tapular ile 1936 Beyannamesinden sonra satın alınmış veya bağışlanmış malların mülkiyeti 18 ay içinde cemaat vakıfları adına tescil edilecektir. (Geçici md.7) Bu durumda, 1936 Beyannameleri dışındaki taşınmazların durumu da tartışmalı hale gelecektir. Bu maddenin 1453'e kadar geriye yürüyebileceği ileri sürülebilecektir.
Meclis Genel Kurulu'nda bugün görüşülmeye devam edecek olan Vakıflar Kanunu ile Türkiye'deki 'azınlık' vakıfları ile ülkemizde kurulacak, faaliyet gösterecek yabancı vakıflara önemli imtiyazlar tanınıyor. Avukat Gülseren S. Aytaş'ın Yeni Mesaj gazetesi için yaptığı çalışmaya göre, yasanın Türkiye için mahzurları şöyle: 1) Cemaat vakıfları, eski Vkaıflar Kanunu ile belirlenen mülhak vakıfların bir türü olmasına rağmen, bu konumlarının dışına çıkarılmakta, yeni vakıflar statüsüne yaklaştırılmakta, Cumhuriyet kanunlarına uygun olarak kurulmuş gibi işletilmesine cevaz verilmektedir. Böylece bu vakıflara ekonomik ve siyasi güç elde etme imkânı sağlanmış olmaktadır.2) Cemaat vakıflarının mal edinmeleri önündeki bütün sınırlamalar kaldırılmaktadır. Dini, hayri, eğitsel vs. ihtiyaçlarla sınırlı olmaksızın ve herhangi bir yerden izin almaksızın sınırsız mal edinebilme imkânı tanınmaktadır: "Vakıflar mal edinebilirler.." (Yeni Vakıflar Kanunu madde12/1)3) Yöneticilerin talebi ve Vakıflar Meclisi kararı ile vakıf amaç ve işlevi değiştirilebilecektir. (md.14) Bu durum, belli bir malın/malların bir amaca tahsis edilmesi demek olan vakıf kavramına aykırıdır.4) Cemaat vakıfları taşınmazları (kısmen hayrat olarak kullanılmayan) aynı cemaatteki başka bir vakfa tahsis edebilecektir. (md.16/son)5) Vakıflar (bu arada cemaat vakıfları) herhangi bir merciden izin almaksızın yurt içi veya yurt dışı kurum ve kuruluşlardan -sınırsız- ayni veya nakdi bağış veya yardım alabilecektir. (md.25/2) Böylece kurucularının çoğunluğu yabancı vakıflara Türkiye'de mal edinmeleri için getirilen Tapu Kanunun 35. maddedeki sınırlamanın (md.12/son) fiili bir değeri kalmamaktadır. 6) Yabancılar Türkiye'de hukuki ve fiili mütekabiliyet esasına göre yeni vakıf kurabilirler. (md.5/son) Ancak, vakıfların yöneticilerinin yabancı olması bakımından mütekabiliyet şartı aranmamıştır. (md.6/son) Başka bir deyişle, vakfın kuruluşunda karşılıklılık koşulu aranmış, ancak yönetiminde aranmamıştır. Bu arada yabancı vakıfların Türk vakıflarıyla karşılaştırılmayacak derecede güçlü mali kaynaklara sahip olduğu unutulmamalıdır. 7) Herhangi bir merciden izin almaksızın/beyanla iktisadi işletme-şirket kurabilir. (md.26)8) Nam-ı müstear (takma adla) veya nam-ı mevhumlar (sanal isimler, örneğin şu anda yaşamayan bir kişi adına kurulan vakıflar) adına kayıtlı tapular ile 1936 Beyannamesinden sonra satın alınmış veya bağışlanmış malların mülkiyeti 18 ay içinde cemaat vakıfları adına tescil edilecektir. (Geçici md.7) Bu durumda, 1936 Beyannameleri dışındaki taşınmazların durumu da tartışmalı hale gelecektir. Bu maddenin 1453'e kadar geriye yürüyebileceği ileri sürülebilecektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.