23 Ekim 2011 günü öğlen saatlerinde başlayan Van'daki halkın dramı devam ediyor. Tabiri caizse iktidarı, belediyesi, il afet yönetimi her şeyi yüzlerine, gözlerine bulaştırdılar. Daha ilk andan itibaren yapılan yanlışları biz yazdık, vatandaş ise hem acısını çekti, hem bedelini ödedi. Günler, haftalar, aylar derken aha yılda bitti. Yeni bir yıl. Ama sorunlar eski, acılar taze. Çadır kriziyle başlamıştı süreç. Suriye sınırına nerden ve ne amaçla geldiği belli olmayan birilerinin barınması için daha onlar gelmeden kış şartlarına uygun çadır kentler kuran iktidar Van'da bu başarıyı gösteremedi. Halk sokakta, soğukta kaldı. Bizzat Erdoğan'ın yardımcısı; bu kadar çok talep beklemiyorduk, diye tarihe not düşecek bir açıklama yaptı.Peşine Erdoğan Bayraktar çıktı dedi ki; "Deprem açısından en güvenilir Van ve Erciş'tir. Yıkık binalara yaklaşılmasın. Bunun dışındaki binalara girilebilir. Deprem söylentilerine itibar etmeyin." İnsanlar evlerine döndü. Bir deprem daha ve onlarca can daha gitti. Erdoğan Bayraktar ise koltuğunda. Neden? Rus turistlerin (!) duasıyla olsa gerek diyorum. Depremden bir gün önce Erciş'te bir otelde ahlak masasınca gözaltına alınan 40 kadar Rus turist (!) deprem sonrası Türk polisine gözü yaşlı teşekkür etmiş. Çünkü kaldıkları otel harabeye dönmüş, kendileri ise nezarette idi. Tabi bakanda payına düşeni almıştır.Bir başka bakan çıktı; Ocak ayına kadar çadırlarda kimse kalmayacak, dedi. Bizde eyvah, dedik. Yoksa çadırların hepsi mi yanacak! Çünkü depremden sonra kurulan çadırlarda çıkan yangınlarda birçok vatandaşımızı kaybettik. Daha birkaç gün gün önce 16 yaşında bir genç yanarak öldü. Başka bir icraata girişmeyen anlayış acaba vatandaşı çadırlardan yakarak mı uzaklaştıracak, diye düşünüyor insan? AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik; "Bir büyük deprem daha olsa afet bölgesine gönderilecek yeterli sayıda çadırımız yok" diyor ve ekliyor; "Çadır potansiyelinin yetersiz olduğunu anladıklarını söylemiş" Tecrübe bu olsa gerek!İnsanlar çadırlarda yaşıyor. Soğuk her tarafı sarmış durumda. Anne, babalar bir yandan kendilerini ısıtmak için çabalarken diğer taraftan sabahlara kadar evlatlarının başında nöbet tutuyorlar aman çocuklarımıza bir şey olmasın diye. Patnos ilçesinde ise deprem tedirginliği ile çadır isteyen öğretmenler hakkında soruşturma açılıyor. Can korkusu, soğut, eğitim ve insan. Bunların hepsi aynı anda bir bünyede toplanabilir mi? Veya hangi bünye bu kadar çok uçları kaldırabilir? Görevi vatandaşını her halükarda en iyi imkanlara kavuşturmak için plan ve proje yapmak olan iktidar ve diğer idari birimler bırak desteği, köstek olmayı hangi mantığa göre yapıyorlar. Bu ülkede insan hayatı bu kadar ucuz mu? ***Ben hâlâ gülüyorumNeye mi? 2011 yılının esprisine. Sayın Gül, Sarkozy'yi üç gün boyunca aradı. Ama Sarkozy KORKUDAN telefonlarına bile çıkmadı!!!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- FETÖ yoktur, ABD’nin derin devleti vardır -1- / 14.07.2025
- Diyanet’in 15 Temmuz hutbesi / 13.07.2025
- PKK, ‘ak’landı / 12.07.2025
- Küfrün karşısında bir tek İmam Hüseyin kalmıştı / 05.07.2025
- ‘Bana Hüseyin’den haber ver’ / 04.07.2025
- Milletin sorunlarını artık kale bile almıyorlar / 02.07.2025
- Ortadoğu'da ikinci dizayn dönemi / 30.06.2025
- Fitneye karşı Hüseyin olmak / 29.06.2025
- Sözde ‘Terörsüz Türkiye’ye’ feda edilen değerlerimiz / 28.06.2025
- NATO toplantısı öncesi ve sonrası / 27.06.2025
- Diyanet’in 15 Temmuz hutbesi / 13.07.2025
- PKK, ‘ak’landı / 12.07.2025
- Küfrün karşısında bir tek İmam Hüseyin kalmıştı / 05.07.2025
- ‘Bana Hüseyin’den haber ver’ / 04.07.2025
- Milletin sorunlarını artık kale bile almıyorlar / 02.07.2025
- Ortadoğu'da ikinci dizayn dönemi / 30.06.2025
- Fitneye karşı Hüseyin olmak / 29.06.2025
- Sözde ‘Terörsüz Türkiye’ye’ feda edilen değerlerimiz / 28.06.2025
- NATO toplantısı öncesi ve sonrası / 27.06.2025