Gerek dünyanın genelinde gerekse yaşadığımız toplumun hemen hemen her tabakasında ortak bir serzeniş ve bir sorgulama var: "Dünya nereye gidiyor?"
Bu soru aslında dünyadaki sistemlerin insanı mutlu edememesinin sonucunda ortaya çıkmış bir soru.
Norm, kural demektir. Normal ise kurallara uygun olan anlamına gelir. Anormal, kurallara, yasalara, inanç değerlerine, örfe, âdete, varoluş gerçeklerine uygun olmayan anlamında kullanılır.
Demek ki dünyada anormal bir şeyler oluyor ki dünyanın her kesiminden aynı soru soruluyor, "Dünya nereye gidiyor?" diye…
Dünyadaki insanların büyük bir çoğunluğu cehennemde yaşar gibi bir hayata mahkûm olmuş durumda. Bunun nedeni dünyada uygulanan ekonomik modeldir. Yani Kapitalizm... Bu soruyla, aslında Kapitalizm, Modernizm, sekülerleşme insanlığa ne kazandırdı ne kaybettirdi, bunun tartışması yapılıyor.
Bugün dünyadaki mutsuzluğun, umutsuzluğun, huzursuzluğun, insanın kadir ve kıymetinin bilinmemesinin, açlığın, acının, kan ve gözyaşının tabiki cinayetlerin, intiharların, uyuşturucu tüketiminin bu kadar fazla olmasının temel nedeni kapitalist ekonomik sistemin insanı taşıdığı, getirdiği yerin bir sonucudur.
Çünkü Kapitalizmin felsefesinde insanı önemseme yok. Kapitalizm insanın normaline, yaradılış ayarlarına uygun değil. Bu sistem insanı anormal bir mecraya sürüklüyor. Sürüklediği mecrayı da Modernizm diye parlatarak tanımlıyor, pazarlıyor.
Modernizmde, bencilik yani egoizm var.
Modernizmde dünyevileşme var.
Modernizmde insanı bir meta olarak görmek var.
Modernizmde merhamet, insanlık, empati yok.
Modernizm tam anlamıyla Kapitalizmin bir sonucudur.
Kapitalist dünyanın adeta göklere çıkardığı Einstein'ın hayatındaki şu anekdot aslında ne demek istediğimizi çok daha iyi anlatacaktır:
Einstein, Nobel fizik ödülü sahibi, çok yüksek IQ'sü var, mükemmel keman çalıyor, çok iyi satranç oyuncusu, kısaca bir dâhi ancak EQ yani duygusal zekâ neredeyse yerlerde sürünüyor.
Bu durumunu on yıl evli kaldığı eşine söylediği şu sözler tam anlamıyla ortaya koyuyor, şöyle ki: "Seninle evli kalmamı istiyorsan, benden şikâyet etme, yemeğimi her öğün düzenli olarak odama getir, benden dostluk ve yakınlık bekleme."
Bu adam çok zeki olabilir ama insanlıktan nasibini almamış. Adeta bir robot. IQ çok yüksekmiş, ama insanlık sıfır. Bu bir dengesizlik.
İnsanın dış yapısındaki organ dağılımına bakacak olursak normal bir insan dediğimizde insanın elinin, kolunun, ayaklarının, bacaklarının, başının bir uyum ve bir ölçü dâhilinde dengede olduğunu görüyoruz. Einstein'da belki kafa çok büyük ama diğer uzuvlar gelişmemiş bu nedenle dengesiz, uyumsuz, insanlıktan uzak bir insan olmuş. Böyle biriyle hangi kadın evlenmek ister ki. Kadın da dayanamamış ayrılmış.
Aslıda Einstein dünyanın şu an içinde yaşadığı insan modelinin adeta bir özeti gibi. Bugün çocuklarımıza öğretmen olun, doktor olun, avukat olun, mühendis olun diyoruz. Bunun için de her türlü imkânı sunmaya çalışıyoruz. Ancak çocuğumuzun manevi ve insani yönünü geliştirecek ahlaki eğitimini vermiyoruz. Seçeceği meslek için yaptığımız gayretin, fedakârlığın onda birini çocuğumuzun merhametli, şefkatli, saygılı, kalp boyutunun da gelişmesi için yapmıyoruz. Yani biz de inanç değerlerimize tamamen ters olan kapitalist sistemin insanları taşıdığı dünyevileşme anlayışının kurbanı olmuşuz. Farkında olalım, olmayalım, sonuç bu.
Bu çağın en önemli hastalığı ANOMİ. Anomi varoluşun amacını değiştirmektir. Normları, normali değiştirmek. Mesela bu anlayışta din sosyal bir kurum olarak gösterilir. Oysaki din sadece sosyal bir kurum değil ki aynı zamanda varoluşsal bir kurum. "Ben bu dünyaya niye geldim?", "Hayat niye var?" konuları konuşulmuyor, susuluyor. Konuşanlar da insanları yanlış yönlendiriyor, dinin asıl gayesi olan tevhitten, Resulü Ekrem'den, Ehl-i Beyt'in ahlakından ve muradından uzaklaştırıyorlar. Dini kültür, ahlakı da bilgi olarak veriyorlar. Böyle olunca da gençler dinin, ahlakın bilgisini, kültürünü belki biliyor ama uygulamada yok, hayatın içinde bildiğini okuyor. Neye benziyor bu? Sigaranın zararlarını çok iyi bilen hatta bu işin hocalığını yapan birinin günde iki paket sigara içmesi gibi. Bilgi var ama bildiği ile amel etme yok. Neye yarar?
Kapitalist sistem varoluşun amacını değiştirdi. Ego ideali değişti. Gençlere bu zamanda uğruna yaşayabilecekleri bir ideal veremiyoruz.
Gençlere idealleriniz nedir diye sorduğumuzda verdikleri cevap evim olsun, arabam olsun, zengin olayım, varlıklı olayım, meşhur olayım vs.
Gençlerde sosyal hedefler idealler, hayaller yok gibi. Benmerkezci hedefleri var. Şu andaki popüler kültür, Hollywood, egosantrik ve konforist gençler yetiştiriyor. Adeta hesap verilecek olmasını, ölümü yok sayarak yaşamayı teklif ediyor.
Kapitalizm ve Modenizmin neticesi hedonizmdir.
Hedonizm yani hazcılık gençlere zevk peşinde koşmayı öğretiyor.
Peki, ne yapmalıyız?
Gençlere, uğrunda yaşayacakları bir ideal verilmeli. Eğitim sistemimiz popüler kültürün tekrarını yapmamalı. Milli duruşu olan, insanı fabrika ayarlarına döndüren, varoluş gerçeğine uygun olan bir eğitim, bir anlayışla ekonomiden, kültüre, aileye vs. her alanda milli bir hedef ve programla insanların yetiştirilmesi gerekiyor. Yoksa Kapitalizmin ürettiği sayısız virüs önce bizim insanımızı sonra da tüm insanlığı adeta bir ahtapot gibi sarıyor, yok ediyor.
Mesela çocuklara temel eğitimin ilk dört yılında milli ve manevi konularda uygulamalı olarak bir bilinç oluşturacak kültür şoku yapılabilir, verilebilir. Kendi kültürlerini yoğun bir şekilde öğrenen nesiller artık hariçten gelenlere göğsünü gerebilir, sarsılmaz, daha dayanıklı olur.
Milli ve manevi donanımını tam olarak almış nesiller her türlü yabancı kültürel virüs saldırılarına ve salgınına karşı dirençli olur, karşı kor ve kendine güvenir. Bu güvenle de insan onurunu koruyan, geliştiren projeler ve modeller ortaya konur. Böylece ağlayan gözleri, yüzleri güldüren nesiller yetişir.
Milli ve manevi eğitim şart.
Ergül Güner / diğer yazıları
- Çanakkale ile İstiklal marşındaki ruh aynı ruh / 18.03.2024
- Matematiğin, fiziğin formülü mü yoksa insanlığın formülü mü? / 19.02.2024
- İnsanlığa insanlık yolculuğu şart / 15.01.2024
- Güçlü aile güçlü millet demektir / 19.12.2023
- Cumhuriyet yüz yaşında, nice yüzyıllara / 01.11.2023
- Saygı beyaz çizgimiz olmalı / 15.10.2023
- Dinin mücadelesi dinsizlikle değil din ile olmuştur / 10.09.2023
- Mum kadar ışığı yok, Kendini Güneş sananlar / 06.09.2023
- Merhamet, hürmet, muhabbet / 28.08.2023
- Aslında çifte kıble olmaz / 25.08.2023
- Matematiğin, fiziğin formülü mü yoksa insanlığın formülü mü? / 19.02.2024
- İnsanlığa insanlık yolculuğu şart / 15.01.2024
- Güçlü aile güçlü millet demektir / 19.12.2023
- Cumhuriyet yüz yaşında, nice yüzyıllara / 01.11.2023
- Saygı beyaz çizgimiz olmalı / 15.10.2023
- Dinin mücadelesi dinsizlikle değil din ile olmuştur / 10.09.2023
- Mum kadar ışığı yok, Kendini Güneş sananlar / 06.09.2023
- Merhamet, hürmet, muhabbet / 28.08.2023
- Aslında çifte kıble olmaz / 25.08.2023