Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, nihayet baklayı ağzından çıkarttı. Gül diyor ki, Ege konusundaki "casus belli-savaş nedeni" kararının kaldırılması hususunda TBMM Başkanı Bülent Arınç'la aynı görüşteyiz, doğrudur, "casus belli" kaldırılmalıdır. "Casus belli" kararı 1995'in toplumsal talebi idi, 2005'te böyle bir toplumsal talep yok, diyor Gül.
Demek iş "devlet meselesi" değil, "millet meselesi" imiş? Daha doğrusu "konjonktür meselesi", devlete ve millete rüzgara göre yelken açtırma meselesi.
"Ege kıta sahanlığı" konusu, devlet meselesi olmayınca da herkesin karnından konuşmaya hakkı oluyormuş demek ki?
Biz de bunu demiştik.
AB, ABD, IMF ve azınlıkların taleplerini fazlasıyla yerine getirmesi sebebiyle milletimiz nezdinde kredisini yitiren AKP, Yunanistan'ın taleplerini karşılamak üzere Arınç'ı "taviz sözcüsü" olarak kullandı, sonra Gül devreye girdi.
Arınç, Yunan'a altyapı hazırlıyor. Ve bu Arınç hâlâ TBMM Başkanı? Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir düsturu altında devlet koltuğuna kurulmuş olanlar, milletimizin talepleri yerine şimdi de Yunan'a tavizin sözcülüğüne soyundular.
Bu "casus belli"den öteki "casus belli"ye geçelim dilerseniz?
Sonra da ekran baykuşları, "vatandaşın her tarafı kabardı ya hu" deyip duruyorlar. Toplumun "milli refleksleri"nin devreye girmesini demokrasiyle bağdaştıramıyorlar, demokrasi namına millete set çekmeye çalışıyorlar.
Bu ne biçim demokratik açılım ki, vatanı satmak serbest. Bu ne biçim demokratik açılım ki, bayrağı yırtmak serbest.
Bu ne biçim demokratik açılım ki, Kıbrıs'ı vermek maharet. Bu ne biçim demokratik açılım ki, Ege'yi peşkeş çekmek siyaset.
Bu ne biçim demokratik açılım ki, milleti aç-susuz bırakmak fazilet. Bu ne biçim demokratik açılım ki, Hazineyi 380 milyar dolar borç batağına batırmak, borçların faizini kapatmak için gariban vatandaşın sırtına vergi
üstüne vergi zam üstüne zam bindirmek erdem.
Bu ne biçim demokratik açılım ki, işgalci ABD'nin stratejik piyonu olarak Irak'ta sergilenen "insanlık suçu"na ortak olmak koltuk garantisi.
Bu ne biçim demokratik açılım ki, bu demokrasiden, Apo affedilmek ve yeniden yargılanma hakkı elde etmek suretiyle istifade ediyor, papaz sevdalıları ve diyalogcular tüm vatan sathında kendi beyanlarıyla 25 bin, Emniyet raporlarına göre 36 bin kilise ev açmak suretiyle istifade ediyor.
Milletimizin makul taleplerine sıra gelince, demokrasi de bitiyor, demokratik açılım da? Bu demokratik açılım işinde sıra, Yüce milletimize gelince ne bayrağına sahip çıkabiliyor, ne vatanına, ne dinine, ne Kıbrıs'ına, ne Ege'sine, ne malına, ne mülküne, ne parasına, ne puluna?
Vatandaşa göre "casus belli"; işte bu.
Ekran baykuşları anında sesleniyor; "Olamaz bunlar, demokrasi elden gidiyor!"
Ekran baykuşları anında köpürüyor; "Bayrağa sahip çıkmak sana mı kaldı, vatana sahip çıkmak sana mı kaldı, ekonomiye sahip çıkmak sana mı kaldı?
Hele bak, bütün bunlara sahip çıkmaya başladığın an demokrasi sarsılıyor."
Vatandaşa göre "casus belli"; işte bu.
AB'nin, ABD'nin, IMF'nin ve azınlıkların taleplerini karşılarken demokrasi sarsılmıyor da, milletimiz, kendi istiklal ve istikbalini, kendi değerlerini muhafaza ve müdafaa etmeye başlayınca mı demokrasi çöküyor!
Sizin demokratik anlayışınızda millet yok mu; milletin değerleri, milletin refleksleri yok mu hey kraldan daha kralcı ve AB'den daha AB'ci Haçlı fanatikleri!?
Vatandaşa göre "casus belli"; işte bu.
Vatanı satmak, bayrağı yırtmak, Kıbrıs'ı ve Ege'yi peşkeş çekmek, ekonomiyi batırmak ve milletimizi dağıtmak namına "demokrasi"yi ve "demokratik açılım"ı istismar eden "Haçlı fanatikliği" söz konusu ülkemizde? Marjinal bunlar, marjinal. Vızıltısı gürleme gibi çıkan "hoparlöre dayatılmış sivrisinek" gibi marjinal bunlar.
Adları ve sanları bizden olmak dışında milletimizin değerleri ve medeniyetiyle bağı erozyona uğramış "Haçlı marjinalleri" bunlar.
Vatandaşın ifadesiyle "casus belli kardeşim casus belli". Yok bunun ötesi?
Evet vatandaşa göre "casus belli".
Bu "demokrasi artistleri"ne dur deyip Türkiye'yi bölünmez bütünlüğü, tarihi coğrafyasındaki potansiyeli, insan kaynakları, yeraltı ve yerüstü ekonomik değerleri ve medeniyetiyle yeniden şahlandırmak, her Türk evladının "demokratik hakkı" ve hatta "vatan, namus ve demokrasi borcu"dur.
Kuvay-ı Milliye budur, Bağımsız Türkiye budur.
Her şey gün gibi açık; artık vatandaşa göre "casus belli".
Arınç ve AKP'nin bel bağlamaktan vazgeçeceği "casus belli" Ege kıta sahanlığındaki değil, AB ve ABD namına ekranlara ve kartele konuşlanmış bu "marjinal casus belli"lerdir.
Demek iş "devlet meselesi" değil, "millet meselesi" imiş? Daha doğrusu "konjonktür meselesi", devlete ve millete rüzgara göre yelken açtırma meselesi.
"Ege kıta sahanlığı" konusu, devlet meselesi olmayınca da herkesin karnından konuşmaya hakkı oluyormuş demek ki?
Biz de bunu demiştik.
AB, ABD, IMF ve azınlıkların taleplerini fazlasıyla yerine getirmesi sebebiyle milletimiz nezdinde kredisini yitiren AKP, Yunanistan'ın taleplerini karşılamak üzere Arınç'ı "taviz sözcüsü" olarak kullandı, sonra Gül devreye girdi.
Arınç, Yunan'a altyapı hazırlıyor. Ve bu Arınç hâlâ TBMM Başkanı? Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir düsturu altında devlet koltuğuna kurulmuş olanlar, milletimizin talepleri yerine şimdi de Yunan'a tavizin sözcülüğüne soyundular.
Bu "casus belli"den öteki "casus belli"ye geçelim dilerseniz?
Sonra da ekran baykuşları, "vatandaşın her tarafı kabardı ya hu" deyip duruyorlar. Toplumun "milli refleksleri"nin devreye girmesini demokrasiyle bağdaştıramıyorlar, demokrasi namına millete set çekmeye çalışıyorlar.
Bu ne biçim demokratik açılım ki, vatanı satmak serbest. Bu ne biçim demokratik açılım ki, bayrağı yırtmak serbest.
Bu ne biçim demokratik açılım ki, Kıbrıs'ı vermek maharet. Bu ne biçim demokratik açılım ki, Ege'yi peşkeş çekmek siyaset.
Bu ne biçim demokratik açılım ki, milleti aç-susuz bırakmak fazilet. Bu ne biçim demokratik açılım ki, Hazineyi 380 milyar dolar borç batağına batırmak, borçların faizini kapatmak için gariban vatandaşın sırtına vergi
üstüne vergi zam üstüne zam bindirmek erdem.
Bu ne biçim demokratik açılım ki, işgalci ABD'nin stratejik piyonu olarak Irak'ta sergilenen "insanlık suçu"na ortak olmak koltuk garantisi.
Bu ne biçim demokratik açılım ki, bu demokrasiden, Apo affedilmek ve yeniden yargılanma hakkı elde etmek suretiyle istifade ediyor, papaz sevdalıları ve diyalogcular tüm vatan sathında kendi beyanlarıyla 25 bin, Emniyet raporlarına göre 36 bin kilise ev açmak suretiyle istifade ediyor.
Milletimizin makul taleplerine sıra gelince, demokrasi de bitiyor, demokratik açılım da? Bu demokratik açılım işinde sıra, Yüce milletimize gelince ne bayrağına sahip çıkabiliyor, ne vatanına, ne dinine, ne Kıbrıs'ına, ne Ege'sine, ne malına, ne mülküne, ne parasına, ne puluna?
Vatandaşa göre "casus belli"; işte bu.
Ekran baykuşları anında sesleniyor; "Olamaz bunlar, demokrasi elden gidiyor!"
Ekran baykuşları anında köpürüyor; "Bayrağa sahip çıkmak sana mı kaldı, vatana sahip çıkmak sana mı kaldı, ekonomiye sahip çıkmak sana mı kaldı?
Hele bak, bütün bunlara sahip çıkmaya başladığın an demokrasi sarsılıyor."
Vatandaşa göre "casus belli"; işte bu.
AB'nin, ABD'nin, IMF'nin ve azınlıkların taleplerini karşılarken demokrasi sarsılmıyor da, milletimiz, kendi istiklal ve istikbalini, kendi değerlerini muhafaza ve müdafaa etmeye başlayınca mı demokrasi çöküyor!
Sizin demokratik anlayışınızda millet yok mu; milletin değerleri, milletin refleksleri yok mu hey kraldan daha kralcı ve AB'den daha AB'ci Haçlı fanatikleri!?
Vatandaşa göre "casus belli"; işte bu.
Vatanı satmak, bayrağı yırtmak, Kıbrıs'ı ve Ege'yi peşkeş çekmek, ekonomiyi batırmak ve milletimizi dağıtmak namına "demokrasi"yi ve "demokratik açılım"ı istismar eden "Haçlı fanatikliği" söz konusu ülkemizde? Marjinal bunlar, marjinal. Vızıltısı gürleme gibi çıkan "hoparlöre dayatılmış sivrisinek" gibi marjinal bunlar.
Adları ve sanları bizden olmak dışında milletimizin değerleri ve medeniyetiyle bağı erozyona uğramış "Haçlı marjinalleri" bunlar.
Vatandaşın ifadesiyle "casus belli kardeşim casus belli". Yok bunun ötesi?
Evet vatandaşa göre "casus belli".
Bu "demokrasi artistleri"ne dur deyip Türkiye'yi bölünmez bütünlüğü, tarihi coğrafyasındaki potansiyeli, insan kaynakları, yeraltı ve yerüstü ekonomik değerleri ve medeniyetiyle yeniden şahlandırmak, her Türk evladının "demokratik hakkı" ve hatta "vatan, namus ve demokrasi borcu"dur.
Kuvay-ı Milliye budur, Bağımsız Türkiye budur.
Her şey gün gibi açık; artık vatandaşa göre "casus belli".
Arınç ve AKP'nin bel bağlamaktan vazgeçeceği "casus belli" Ege kıta sahanlığındaki değil, AB ve ABD namına ekranlara ve kartele konuşlanmış bu "marjinal casus belli"lerdir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019