Siyasilerin ve medya-basın organlarının propagandalarına bakılırsa, Mehmet Şimşek'in direksiyonunda oturduğu Türkiye ekonomisi gayet iyi gidiyor.
Esasen, ekonomik tabloya hangi açıdan baktığınız önemli. Eğer sermaye sahibiyseniz, helal-haram ölçünüz de yoksa, parayla para kazanma kapıları sonuna kadar açık ve size göre ekonomi iyiye gidiyor gözükebilir. Ama siz asgari ücretli işçi, emekli, memur, esnaf, üretici, tarım köylüsü, işsiz, ev hanımı, genç, öğrenci vs. iseniz, Türkiye'de şu ana kadar yaşanmamış büyük bir ekonomik kriz var.
Dilerseniz her zaman olduğu gibi güncel ekonomik veriler üzerinden gidelim.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) dün, haziran ayı iş gücü istatistiklerini açıkladı.
Buna göre Türkiye'de işsizlik oranı, haziranda bir önceki aya göre 0,7 puan artarak yüzde 9,2 oldu. Bu dönemde işsiz sayısı 3 milyon 305 bin kişi olarak kayıtlara geçti. İşsiz sayısında bir aylık artış 234 bin kişi.
TÜİK'e göre, zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel iş gücü ve işsizlerden oluşan atıl iş gücü oranı ise, haziranda aylık bazda 3,8 puan artarak yüzde 29,2 oldu.
Bildiğiniz gibi TÜİK'in işsizlik verisi "dar tanımlı işsizlik", atıl iş gücü ise "geniş tanımlı işsizlik olarak ifade ediliyor.
Disk-Ar tarafından yapılan açıklamada, geniş tanımlı işsiz sayısı bir ayda 1 milyon 718 bin artarak 11 milyon 810 bin kişi oldu. Gerçek işsiz sayısı da bu.
Demek ki, iktidarıyla muhalefetiyle siyasetçilerin, medya-basın organlarının ve uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının birbiri ardınca övgüler dizdiği Mehmet Şimşek ekonomisi çalışanlara ve işsizlere pek fayda getirmemiş.
Atıl iş gücü kapsamında 1 milyon 718 çalışan daha işsiz kalmış, işsizler ordusu geniş tanımlı olarak 12 milyon kişiye yaklaşmış.
Şimşek'in ekonomi yönetimini övenler, dolar mevduatına rağbetin azaldığını, TL'ye güvenin arttığını iddia ediyorlar.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun (BDDK) verilerine göre, yerel seçim sonrası 29 Mart-2 Ağustos arasındaki dört ayda döviz mevduat hacmi 22,3 milyar dolar gerilerken döviz kredi hacmi 22 milyar dolar arttı.
Yerel seçim sonrası dört ayda TL cinsi kredi hacmi yüzde 5,17 oranında artarken, bu rakam döviz cinsi kredilerde yüzde 16,31 oldu. Son dört ayda döviz kredi büyüme hızı, TL kredi büyüme hızını üçe katladı. Bu dönemde toplam kredi hacmi içinde döviz mevduatın payı yüzde 43,77'den yüzde 37,51'e gerilerken, döviz kredilerin payı yüzde 33,64'ten yüzde 36,43'e yükseldi.
2 Ağustos 2024 tarihi itibarıyla TL cinsi kredilerin dört haftalık artışı yüzde 1,26 olurken, döviz cinsi kredilerde bu oran yüzde 2,18 oldu. 2 Ağustos itibarıyla yıllıklandırılmış 13 haftalık artışlar bireysel kredilerde yüzde 34,2, TL ticari kredilerde yüzde 12,4, döviz kredilerde yüzde 49,1 olarak kayıtlara geçti.
Dolarizasyon mevduattan kredilere kaydı. Buna en büyük sebep, dolar kurunun baskılanması, faizlerin ise yüksek olması. Peki, dolarizasyonun mevduatta mı olması daha tehlikeli yoksa borçlanmada mı? Elbette ki borçlanmada. Yani Şimşek'in ekonomisi finansal politikaları daha tehlikeli bir vadiye doğru itiyor.
Doların baskılanması, yüksek faiz ile ülkeye getirilen döviz ile sağlanıyor. Diğer ifadeyle taşıma suyuyla. Bu kalıcı bir istikrar değildir. Yarın bir gün faiz geliri elde eden yabancı sermaye parasını geri çektiğinde, ya da herhangi bir istikrarsızlık durumunda döviz kurları fırladığında, söyler misiniz dövizle alınan borçların durumu ne olacak? Burası gerçekten patlamaya hazır bir bomba! Yüksek faiz sebebiyle döviz kredilerine yönelen üreticiler bir anda iflas bayrağını çeker. Demek ki, Şimşek'in ekonomi yönetimi, sanayici, üretici, tüccar için büyük riskler barındırıyor.
Paylaşacağımız son veri de vatandaşların bankalara olan borçları olsun.
BDDK verilerine göre, vatandaşların bankalara borcu 2 Ağustos haftasında 3 trilyon 293 milyar lirayı aştı. Bunun 1 trilyon 756 milyar 674 milyon liralık kısmını tüketici kredileri, 1 trilyon 536 milyar 547 milyon liralık bölümünü ise kredi kartları oluşturdu. Yılbaşından bu yana tüketici kredilerinde artış oranı yüzde 15.8'de kalırken, kredi kartı borcunda artış oranı yüzde 31'e ulaştı.
Bankacılık sektöründe genel olarak takipteki alacaklar, 2 Ağustos itibarıyla önceki haftaya göre 3 milyar 77 milyon lira artışla 244 milyar 296 milyon liraya çıktı. Şimşek'in ekonomi yönetimi, vatandaşları da, işletmeleri de borç batağına soktu.
Vatandaş kazanamıyor, vatandaş masraflarını karşılayamıyor, vatandaş her açıdan zor durumda. O halde Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın ifade ettiği gibi, bu karanlık tabloya neden olan tercihlerini değiştirecek, tercihini çözümden yana yapacak.
Bu noktada önünde tek bir seçenek duruyor o da ekonomi programında Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli olan Bağımsız Türkiye Partisi'ne (BTP) ve lideri Hüseyin Baş'a fırsat vermek. Bunu yapmadığımız müddetçe sorunlarımız asla çözülmeyecek.
- ‘Atatürk'ün Müslümanlığı bunların hepsine nal toplatır’ / 17.09.2024
- Ülkemizde aile kurumu çatırdıyor / 14.09.2024
- Kıbrıs’taki anlaşma, ulusal güvenliğimizi tehdit ediyor / 13.09.2024
- Şirketler iflas ederken işsizlik düşüyor! / 11.09.2024
- Bütçede ‘kara delik’ büyüyor / 10.09.2024
- OVP’de milletin payına vergi artışı düştü / 07.09.2024
- OVP millete nasıl yansıyacak? / 06.09.2024
- Türk milletinin tamamı Mustafa Kemal’in askeridir / 04.09.2024
- Kendine değil, vatandaşa çalışacak siyaset lazım / 31.08.2024