Vatandaşlık hakları ve Alucralılık!

Vatandaşlık, devlete bağlı olarak yaşamına devam eden yurttaşlar için kullanılan bir kelimedir.

Her vatandaşın yaşadığı devletine karşı sorumlulukları vardır. Bu sorumlulukların başında kanunlara uyma, vergi verme ve askerlik görevini yerine getirmeyi bir çırpıda sıralayabiliriz.

Vatandaşların bağlı bulundukları devletlere karşı görevleri olduğu gibi, o devletlerin de tabiiyeti altında yaşayan vatandaşlarına karşı yükümlülükleri ve sorumlulukları vardır.

Devletlerin vatandaşlarına karşı sorumlu olduğu görevleri üç ana başlık altında; sosyal, ekonomik ve siyasal haklar olarak sınıflandırıp bunları biraz daha açabiliriz.

Vatandaşların sosyal hakları: Devlet, ferdin doğumundan itibaren hayat hakkını gözeterek, ailesi ile sağlıklı, mutlu bir ortamda ve çevrede yaşaması için başta gıda, beslenme olmak üzere barınma, konut ihtiyacı gibi hayatını devam ettirebilmesi için olmazsa olmaz yaşamsal ana kalem ihtiyaçları yerine getirebilmeyi sağlaması gerekmektedir. 

Devletin, eğitim ve öğretimi vatandaşlarına eşitlik ilkesini göz önünde bulundurarak vatanın her köşesine ulaştırması, sosyal devletin gerekliliğindendir. Devletin bir önemli görevi de vatandaşlarının sağlık koşulları ile ilgilenmektir. Vatandaşlarından dul, yetim, gazi gibi korunmaya muhtaç olanları korumak, hasta sakat ihtiyar gibi bakıma muhtaç olanları bakmaktır, devletin vatandaşlarına karşı sosyal görevi.

Vatandaşların ekonomik hakları nelerdir: Devletin ekonomik olarak vatandaşlarına sağlaması gereken öncü hakların en başında sosyal adaleti ve hemen arkasından ülkenin kalkınmasını sağlaması en önemli ekonomik görevlerindendir. 

Üreticinin, sanayicinin, çiftçinin ürününün korunması, çalışan işçinin, emekçinin hayatını müreffeh bir ortamda sürdürebilmesi, hayat standartlarının yükseltilmesi ve yaptıkları işe uygun, adaletli ücretlendirilmeleri, devletin vatandaşlarına olan ekonomik vazifelerinden bazılarıdır.

Vatandaşların siyasi hakları nelerdir diye sorarsanız: Siyasi hakların başında seçme ve seçilme hakkı dediğimiz demokratik hakları vatandaşlarına sunması ve yaşatması en başlıca görevidir baba devletin. 

Ülkemiz gibi temsili demokrasi ile yönetilen ülkelerde devletin vatandaşlara, belli zaman dilimlerinde belli sayıda siyasal temsilciyi, vatandaş adına, vatandaşın yararına, vatandaşın verdiği yetkiyle kendisini demokratik yollarla yönetme hakkını, sağlaması gerekir. Siyasi haklar bağlamında siyasi partilerin kurulması, üye olunması veya üyelikten çıkılması, derneklerin ve sendikaların kurulması hep siyasi haklardandır.   

Bir devletin vatandaşına tanıdığı haklar anayasada belirtildiği üzere bu yazıya sığdıramayacağımız kadar çoktur. Ben bu yazıyı yaşandığı iddia edilen bir olayla bitirmek istiyorum.

Malumunuz Anadolu'muzun en geçit vermez bölgelerinden birine vilayetlik yapan Şebinkarahisar'ın il merkezliği düşürüldüğünde; ilçeleri Koyulhisar ve Suşehri Sivas'a, Mesudiye Ordu ilimize, Alucra ilçesi de Giresun ilimize bağlanmıştı. 

Alucra'dan il merkezi Giresun'a ulaşım o kadar zahmetli ve meşakkatli olmuş ki, vatandaş hak ettiği eğitim ve sağlık hizmetleri başta olmak üzere devletin kendisine ulaştırması gereken hizmetlerini alamamaya başlamıştı.

Tam bu esnada bir muavin, Giresun'da takoz koymadığı için devrilen bir otobüste tam 18 kişinin ölümüne sebep olmaktan mahkemede yargılanırken, hâkimin "18 vatandaşın ölümüne sebep olmuşsun. Ne diyeceksin?" sorusuna, "Onlar vatandaş değil hâkim bey. Alucralı!" cevabı, vatandaş yerine konulabilmenin önemini mizansen olarak bizlere çok güzel yansıtmaktadır.

İlk başta vatandaş olarak bizler devletimize karşı görevlerimizi yerine getirmemiz gerektiği gibi, devletimizin de Bağımsız Türkiye Partisi iktidarında vatandaşlarına baba olarak kol kanat gerecek günleri yakında göreceğimize inancımız tamdır.