Veremle mücadele 10 yıl geriye gittik
2-8 Ocak Verem Farkındalık Haftası münasebetiyle açıklamalarda bulunan İstanbul Veremle Savaş Derneği Başkanı Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan, "Koronavirüs salgını nedeniyle veremle mücadele dünyada yaklaşık 8-10 yıl geriye gitti" dedi
04.01.2022 12:38:00





2-8 Ocak Verem Eğitimi ve Farkındalık Haftası'nda, Covid-19 salgını döneminde veremin durumu, dünyada ve Türkiye'de güncel verem hastalığı, veremle mücadelede yapılması gerekenler gibi konular hakkında açıklamalrda bulunan Göğüs hastalıkları uzmanı ve İstanbul Veremle Savaş Derneği Başkanı Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan, veremin bulaşıcı hastalıklardan erişkin yaştaki ölümün birinci sırasında bulunduğunu söyledi. Prof. Dr. Kılıçaslan, şunları kaydetti: "Verem hastalığı, halen tüm dünyada halk sağlığını tehdit eden çok önemli bir bulaşıcı hastalık olarak devam etmektedir. Dünyada tüm ölümlerin 9. ya da 10. sırasında gelmektedir. Bulaşıcı hastalıklardan erişkin yaştaki ölümün ise birinci sırasındadır. Aslında veremin etkeni belli, çok eskiden beri bilinen bir hastalık, etkili ilaçları var. Buna rağmen veremin devam etmesi insanlık adına utanç verici bir olaydır. Her yıl dünyada 1.5 milyon insan veremden dolayı ölmektedir. Dünyada 100 binde 125-130 civarında hasta görülürken bu oran Türkiye'de geçen sene 100 binde 11'di. 2020'de 100 binde 10.3'e düşmüştü. Beklenenden biraz daha fazla düşmüştü. Aslında Türkiye'de tüberküloz azalmaya devam ediyor fakat 2020 yılında beklenenden daha fazla azaldı. İşte burada Covid salgınının etkisini görebiliriz. Tüm dünyada böyle. Covid salgını hastaneye başvuruları azalttı, birçok insan hafif şikayetler için hastaneye gitmeyebiliyor. Hastalıklar birbirine karışmaya başladı. Çekilen filmlerde 'Covid mi, tüberküloz mu', böyle karışıklıklar oldu. Dünya ve kısmen Türkiye için söylüyorum, bu mücadeleye ayrılan insan kaynakları Covid salgınında çalışmaya başladı. Dolayısıyla hem hasta başvurusunun azalması hem tanı tedavi hizmetlerindeki problemler nedeniyle kayıtlı hasta sayısı azalmaya başladı. Yani Covid salgını nedeniyle veremle mücadele dünyada yaklaşık 8-10 yıl geriye gitti."
Veremlilerin yüzde 30'u Suriyeli
2005'te verem hastalarının yüzde 0.5'i göçmenken şu anda bu oranın yüzde 20'ye yaklaştığını kaydeden Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan, "Göç, en büyük problemlerimizden bir tanesi. Türkiye çok sayıda göçmen barındırıyor. 2005 yılında hastalarımızın yüzde 0.5'i göçmenken şu anda Türkiye'de bu oran yüzde 20'ye yaklaşmış durumda. İstanbul'da ise yüzde 25. Veremliler içerisinde Suriyeli göçmenlerin sayısı giderek azalıyor. Bundan 3-4 sene öncesine kadar yarısı Suriyeli idi. Şu anda yüzde 30'u Suriyeli, yüzde 70'i diğer ülkelerden. Özellikle Afganistan, Pakistan, Bangladeş ve Afrika ülkelerinden sayı artmış durumda. Bu bir bulaşıcı enfeksiyon hastalığı. Bu kadar küresel ilişkilerin olduğu bir dünyada bir ülkede varsa başka bir ülkeye de yayılır. O yüzden göç, verem hastalığının kontrolü için bir sorun değildir, bir fırsat olarak kullanılmalıdır. Belki kendi ülkesinde tanı-tedaviye ulaşamayacak bir insan burada ise biz ona kendi vatandaşlarımızla aynı eşit şekilde tanı koymalıyız, tedavi etmeliyiz. Biz de bunu elimizden geldiği kadar yapıyoruz" dedi.
Veremlilerin yüzde 30'u Suriyeli
2005'te verem hastalarının yüzde 0.5'i göçmenken şu anda bu oranın yüzde 20'ye yaklaştığını kaydeden Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan, "Göç, en büyük problemlerimizden bir tanesi. Türkiye çok sayıda göçmen barındırıyor. 2005 yılında hastalarımızın yüzde 0.5'i göçmenken şu anda Türkiye'de bu oran yüzde 20'ye yaklaşmış durumda. İstanbul'da ise yüzde 25. Veremliler içerisinde Suriyeli göçmenlerin sayısı giderek azalıyor. Bundan 3-4 sene öncesine kadar yarısı Suriyeli idi. Şu anda yüzde 30'u Suriyeli, yüzde 70'i diğer ülkelerden. Özellikle Afganistan, Pakistan, Bangladeş ve Afrika ülkelerinden sayı artmış durumda. Bu bir bulaşıcı enfeksiyon hastalığı. Bu kadar küresel ilişkilerin olduğu bir dünyada bir ülkede varsa başka bir ülkeye de yayılır. O yüzden göç, verem hastalığının kontrolü için bir sorun değildir, bir fırsat olarak kullanılmalıdır. Belki kendi ülkesinde tanı-tedaviye ulaşamayacak bir insan burada ise biz ona kendi vatandaşlarımızla aynı eşit şekilde tanı koymalıyız, tedavi etmeliyiz. Biz de bunu elimizden geldiği kadar yapıyoruz" dedi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.