"Veren el" olmak varken?

Lider o dur ki her konuşmasında yeni şeyler söyler.Lider o dur ki, her konuşmasında dinleyicilerin zihinlerinde yeni yeni ufuklar açar.Lider o dur ki, en karamsar ortamda, en karanlık günde dahi kitlelere moral verir, çıkış kapıları gösterir ve adeta boğulmak üzere olan ruhları kanatlandırır.Lider odur ki, kitleleri, sahip oldukları maddi ve manevi hazinelerden haberdar eder, o hazinelerin gerçek sahipleri kendileri olduğunu adeta zihinlerine kazır.Lider odur ki, önüne düştüğü kitleleri, her çeşit tehlikeye karşı daima uyarır, tehlikeler, iflaslar gelmeden haber verir ve tedbirleri işaret eder.Bütün bunları ve daha fazlasını BTP lideri sayın Haydar Baş'ta yakinen müşahede ediyoruz.Son on yıldır siyaset sahnesinde bir parti lideri olarak, daha önce de bir ilim, bir kültür adamı olarak hem basın yolu ile hem de bizzat milletimizin ayağına giderek uyarılarını yaptı ve yapmaya devam ediyor.İnanıyoruz ki aradaki kel ve fodullar, fitne ve fesat şebekeleri olmasa, Haydar Baş ile milletimiz baş başa kalsa ikaz ve işaretleri çok daha çabuk hedefine ulaşacak ve maksat daha tez hasıl olacaktır.En son takip ettiğimiz "Eko-Analiz" programında sayın Baş Müslüman Türk milletinin bütün bireylerini "veren el" olmaya davet etti.Bizim inancımızda "veren el alan elden hayırlıdır" hatırlatmasını yaptıktan sonra "niçin veren el olmaya değil de dilenciliğe talip oluyoruz?" dedi.Seçimden seçime kapımıza bırakılan üç-beş çuval kömür, üç beş koli erzak ile bizi kandırıyorlar hem yıllarımızı heba ediyorlar hem de hazinelerimizi birilerine peşkeş çekiyorlar.Başımızı ellerimizin arasına alıp sayın Baş'ın bu teklifini bir düşünelim.Gerçekten "veren el" olmak varken dilenciliğe neden talip oluyoruz?