Washington Yönetimi uzun bir aradan sonra önceki gün ilk kez düzenli olarak Irak rejim muhalifleriyle biraraya geldi.
Görüşmeler zirve toplantıdan ziyade Dışişleri ve Savunma Bakanlıklarının orta düzey bürokratları kanalıyla gerçekleştirildi
Saddam'a karşı düzenlenmesi planlanan operasyonun takvimi ve yöntemi konusunda net bir bilgi ortaya çıkmış değil.Toplantılar sürüyor ama Savunma Bakanlığı (Pentagon) operasyon planlarıyla ilgili basına şu aşamada bilgi vermenin anlamsız olacağını savunuyor
Irak Ulusal Kongresi'nden Kürdistan Demokrat Partisi'ne,Yurtseverler Birliği'nden Monarşi taraftarlarına ve Şii temsilcilere kadar geniş katılımlı bu toplantılarda Türkmenler bulunmuyor.
Washington'da toplantıların başladığı zamanla eşanlı olarak Rusya ve BM'den gelen aykırı ses dikkat çekici. Rusya başından beri Irak operasyonuna karşı görüş sunarken BM de askeri öncelikler yerine siyasal diyaloğun işlerlik kazandırılması yönünde görüş bildirdi.
Fakat şunu da gözden uzak tutmamak gerek; ABD kafasına koyduğu operasyon planlarında Moskova yönetiminin sadece görüşlerini alıyor , Avrupa başkentlerinin tavsiyelerini dinliyor . Ama; tek yanlı aldığı kararları uygulamaktan asla geri kalmıyor.Bunu Sırplar'a karşı yapılan harekatta ve 91'de Körfez müdahalesinde 'de gördük. Tarihi açıdan örnekleri çoğaltmak mümkün.
Ankara'nın seçim atmosferinde oksijen aradığı şu günlerde Bağdat ve Washington'un Ankara'ya yaklaşımına baktığımızda ; Bush Yöneti bazılarının ''Ankara'nın stratejik önem arzettiği, 'olur' vermediği taktirde operasyonun uzayacağı ya da sekteye uğrayacağı ''gibi bir durum yok.Ankara'ya sadece lojistik açıdan önem atfediliyor. Ankara'nın vazgeçilemez müttefik olduğu gibi bir izlenim yok esasında.
Bağdat Yönetimi de Ankara'nın başından beri tarafsız kalması, en azından lojistik destek sağlamaması, bunu da Müslüman ülke olarak pratiğe geçirmesi gerektiği açıklamalarını yeni filizlenen thing thank'lerle dile getiriyor.
Bağdat'ın Ortadoğu'da,Arap ülkelerinin oluşturduğu ekonomik ve siyasal örgütlenmelerde Türkiye'den daha çok ağırlığa sahip olduğu unutulmamalı.(Irak'ın son İsrail saldırılarında Arap kamuoyunu harekete geçirmesinde olduğu gibi.)
Saddam Muhalifleri'ne dönecek olursak; Türkiye'nin yanlarında bulunması onlar açısından çok önemli.Bir nevi ABD'den sonra bölgede şekillenecek olan yeni rejimde Türkiye'nin enazında strajejik komşu olarak bir ağırlığı ister istemez oluşacak.
Irak'ın toprak bütünlüğünden yana tavır alan Türkiye'nin kaygılarını muhalifler de çok iyi biliyorlar. Yeni yapılanmalara Türkiye'nin ne derece hazır olduğu ise tartışılır
İncirlik-Diyarbakır ve Erzurum üslerinin lojistik kullanımının ağırlıkta rol oynayacağı takvimi belirsiz operasyona artık start verildi diyebiliriz
ABD başından beri planını gizli çizdiği Afganistan sonrası bu yeni operasyon ile hem yıpranan imajına yeni bir şekil vermeye çalışacak, hem de başta Ortadoğu ülkeleri olmak üzere Avrupa başkentlerinde'' yasal mıydı, meşru muydu?'' tartışmalarına kapı aralayacak.
EDİTOR
Görüşmeler zirve toplantıdan ziyade Dışişleri ve Savunma Bakanlıklarının orta düzey bürokratları kanalıyla gerçekleştirildi
Saddam'a karşı düzenlenmesi planlanan operasyonun takvimi ve yöntemi konusunda net bir bilgi ortaya çıkmış değil.Toplantılar sürüyor ama Savunma Bakanlığı (Pentagon) operasyon planlarıyla ilgili basına şu aşamada bilgi vermenin anlamsız olacağını savunuyor
Irak Ulusal Kongresi'nden Kürdistan Demokrat Partisi'ne,Yurtseverler Birliği'nden Monarşi taraftarlarına ve Şii temsilcilere kadar geniş katılımlı bu toplantılarda Türkmenler bulunmuyor.
Washington'da toplantıların başladığı zamanla eşanlı olarak Rusya ve BM'den gelen aykırı ses dikkat çekici. Rusya başından beri Irak operasyonuna karşı görüş sunarken BM de askeri öncelikler yerine siyasal diyaloğun işlerlik kazandırılması yönünde görüş bildirdi.
Fakat şunu da gözden uzak tutmamak gerek; ABD kafasına koyduğu operasyon planlarında Moskova yönetiminin sadece görüşlerini alıyor , Avrupa başkentlerinin tavsiyelerini dinliyor . Ama; tek yanlı aldığı kararları uygulamaktan asla geri kalmıyor.Bunu Sırplar'a karşı yapılan harekatta ve 91'de Körfez müdahalesinde 'de gördük. Tarihi açıdan örnekleri çoğaltmak mümkün.
Ankara'nın seçim atmosferinde oksijen aradığı şu günlerde Bağdat ve Washington'un Ankara'ya yaklaşımına baktığımızda ; Bush Yöneti bazılarının ''Ankara'nın stratejik önem arzettiği, 'olur' vermediği taktirde operasyonun uzayacağı ya da sekteye uğrayacağı ''gibi bir durum yok.Ankara'ya sadece lojistik açıdan önem atfediliyor. Ankara'nın vazgeçilemez müttefik olduğu gibi bir izlenim yok esasında.
Bağdat Yönetimi de Ankara'nın başından beri tarafsız kalması, en azından lojistik destek sağlamaması, bunu da Müslüman ülke olarak pratiğe geçirmesi gerektiği açıklamalarını yeni filizlenen thing thank'lerle dile getiriyor.
Bağdat'ın Ortadoğu'da,Arap ülkelerinin oluşturduğu ekonomik ve siyasal örgütlenmelerde Türkiye'den daha çok ağırlığa sahip olduğu unutulmamalı.(Irak'ın son İsrail saldırılarında Arap kamuoyunu harekete geçirmesinde olduğu gibi.)
Saddam Muhalifleri'ne dönecek olursak; Türkiye'nin yanlarında bulunması onlar açısından çok önemli.Bir nevi ABD'den sonra bölgede şekillenecek olan yeni rejimde Türkiye'nin enazında strajejik komşu olarak bir ağırlığı ister istemez oluşacak.
Irak'ın toprak bütünlüğünden yana tavır alan Türkiye'nin kaygılarını muhalifler de çok iyi biliyorlar. Yeni yapılanmalara Türkiye'nin ne derece hazır olduğu ise tartışılır
İncirlik-Diyarbakır ve Erzurum üslerinin lojistik kullanımının ağırlıkta rol oynayacağı takvimi belirsiz operasyona artık start verildi diyebiliriz
ABD başından beri planını gizli çizdiği Afganistan sonrası bu yeni operasyon ile hem yıpranan imajına yeni bir şekil vermeye çalışacak, hem de başta Ortadoğu ülkeleri olmak üzere Avrupa başkentlerinde'' yasal mıydı, meşru muydu?'' tartışmalarına kapı aralayacak.
EDİTOR
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.