Kötü gidişin sorumlusu millettir!

Ben Türk milletine âşık bir insanım. 

Bunu bütün yazılarımda ve ruhumda yansıtmış bir gazeteci ve aynı zamanda bir vatandaşım. 

Aziz Atatürk'ün, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" sözü ne kadar büyük bir övünç madalyamızdır. 

Sevgili milletim! Hiç kusura bakmayın ama eğer bugün Atatürk cumhuriyetinden uzaklaşma söz konusu olmuş ve açlık sınırının altında bir yaşam mücadelesine mecbur bırakılmışsak, bunun birincil nedeni siyaset değil, sizsiniz! 

Siyasetçileri seçip o makamlara getiren, sizsiniz. 

Asıl olan siz, vekil olan onlardır. 

Siyaset ve iktidar, milletin yansımasıdır. 

Siz doğru insanları seçtiniz de bugün şikâyet ettikleriniz uzaydan mı geldi? 

Valla açık yazan ve konuşan bir kardeşiniz olarak diyorum ki, lütfen gençlerin önünü daha fazla tıkamayın. 

Geçmişte şöyle yokluklar vardı, böyle kıtlık ve kuyruklar vardı gibi saçma sapan nakaratlarla, zekâ seviyesi eski nesilden 100 kat daha üst seviyelerde olan gençleri harcamayın. 

Gençlik büyük bir nimettir. 

Kusura bakmayın ama, sürekli eskiyi örnek göstererek umursamadığınız evlatlarınıza ihanet ediyorsunuz! 

Eskisi çok kötü ise, bunun da sebebi gelişime ve bilime kapalı olan millettir. 

Gelişim ve bilimi talep edecek olan vatandaştır. 

Dünyada nelerin olup bittiğini anında ekranında gören günümüz gençliğine gazel okumayı bırakın ve daha fazla vebale girmeyin. 

Asla geçmişi ve eski kuşakları hor görmem, aksine onların tecrübelerinin çok kıymetli olduğuna inanan birisiyim. 

Güney Kore'ye ve oradaki hızlı gelişme ve kalkınmaya hiç baktınız mı sevgili halkım. 

Hiç merak ettiniz mi sevgili seçmen kardeşim, bu ülke daha 1948 yılında kuruldu ve bu noktaya nasıl ve ne zaman geldi. 

Seni sağ-sol, Sünni-Alevi diye oyalayanlara hesap sordunuz mu? 

Bak adamlar yeni kurulmuş bir devlet ama bugün dünyanın 10. büyük ekonomisine sahip. 

Üstelik bu devletin yöneticileri her fırsatta, Mustafa Kemal Atatürk'ü örnek aldıklarını belirtiyorlar. 

Kalkınmamızı Atatürk'ün görüşlerine borçluyuz diyorlar. 

Onlarda sağ-sol, şucu bucu kavgası olmamış. 

Onlar sürekli okumuş araştırmış, önce sanayi hamlesi yapmış ve ardından yüksek katma değer üreten teknolojik atılımlarda bulunmuş bir ülkenin insanları. 

Biz 1948'de kurulmuş bir devlet miyiz!? 

Bazılarının 5 bin yıllık yazılı tarihimiz vardır tespitleri doğru değildir. 

Biz Türk milleti olarak, en az 18 bin yıllık bir tarihi birikime sahibiz. 

Dünyaya uygarlığı ve medeniyeti biz Türk'ler taşıdık. 

Roma İmparatorluğu'nu kuran Türklerdir. 

Zannedildiği ve çeyrek tarih bilgisi olanların dediği gibi, Yunan medeniyeti veya Roma hukuku diye bir gerçeklik söz konusu değildir. 

Romalıların elde ettiği  her türlü sanat ve mimarinin yanı sıra, hukuk alanında sahip oldukları müktesebatın gerçek sahipleri, Türklerdir. 

Zira yazıyı icat eden ve kağıdı bulan Türklerdir. 

Yazı olmadan siz hangi medeniyeti veya hukuku inşa edebilirsiniz. 

Şimdi içinde bulunduğumuz duruma dönelim ve çuvaldızı vatandaş olarak kendimize batıralım. 

Allah aşkına en son hangi kitabı okudunuz. 

Zihin dünyanızı malum medyanın işgaline açık hale getirirseniz, işte sonuç bu olur! 

Benim partim, benim liderim diye diye ülkemizi adeta çadır devlet konumuna sürüklediniz. 

Bir kerecik olsun bir Allah kulu seçmenin, destek verdiği partinin parti programını açıp okuduğunu hiç duydunuz mu? 

Neymiş efendim, benim liderim daha dindar. 

Benimki daha bilmem ne. 

Gördük sizin dindar dediklerinizin ülkede yarattığı deizm enflasyonunu. 

Siz bu işleri geçiniz efendim. 

Kim sana yeni bir ekonomi modelinden bahsediyor. 

Hangisi sana daha fazla emekli veya asgari ücret maaşı vereceğim diyor. 

Hangisi, Tam bağımsız Türkiye diyor. 

Milli Ekonomi Modeli diyor. 

Vatandaşlık maaşı diyor. 

Sosyal devlet-milli devlet anlayışından bahsediyor. 

Bunları diyenler oldu ve bugün de var. 

Neden ilgini çekmiyor? 

Çünkü beslendiğiniz en büyük kaynak, saçma ideolojiler ve sözde muhafaza-KAR'lık anlayışı. 

Bak dün kurulan devlet neler üretiyor aç oku internetten. 

Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyetin daha ilk yıllarında uçak fabrikası kurulmuş ve sonraki yıllarda yeter sayıda ürettiğimiz halde, bazılarını da başka devletlere hediye vermiştik. 

O anlayışa ve kalkınma hızına o gün bugündür erişilemiyor. 

Sebebini hiç merak ettiniz mi? 

Atatürk'e ve ilkelerine sırt dönmek. 

Bak bugün afra tafra kesen siyasetçilerimizin yönettiği Türkiye'de neleri ithal ediyoruz. 

Sadece bir kısmı. 

Türkiye'nin toplamda ithal ettiği başlıca ürünler arasında petrol ürünleri, makineler, elektrikli makineler, kıymetli metaller, motorlu taşıtlar, demir çelik ve plastik yer alıyor.  

Bu ürünlerin yanı sıra, gıda sektöründe de buğday, soya fasulyesi, ham ayçiçeği yağı, palmiye yağı, mısır, pamuk, et-ot-saman ve arpa gibi ürünler önemli ithalat kalemleri arasında bulunuyor. 

Nasıl beğendiniz mi? 

Dünyanın en yüksek faiz uygulamasına sahip ikinci ülkeyiz. 

Bütçesinin yüzde 85'ini dolaylı vergilerin oluşturduğu, en geri kalmış ülkeyiz. 

 23 yıllık iktidar serüveni sonucunda ödendiği ileri sürülen faiz kalemi, yaklaşık 550 milyar dolar. 

3 tane Türkiye inşa edilir bu paraya! 

İşte bütün bu ahval ve şeraitin tek sorumlusu, varlığı ile iftihar ettiğimiz Türk milletidir. 

Sevgili 65 yaş kuşağı ağabeylerim. 

Lütfen siyaseti de, dünya ile yarışmayı da gençlere bırakın. 

 Onlara güvenimiz sonsuz ve onlar, mutlaka başaracaklar. 

Selam olsun Atatürk'ün gençliğine.